6 Nisan 2015 tarihli Yeni Şafak Gazetesinin "Bir gizli güç hep arkasındaydı" başlığı altında verdiği "Masonlara Hoca'yı küstürmeyin çağrısı" haber içeriği bizce farklı değerlendirilmekte, önce Yeni Şafak'ın yazdıklarına detaylı bakalım; (Tüm yazılanlar gözönüne alınmamıştır, Masonluk bölümünü ilgilendiren kısımlar dikkate alınmaktadır)
İstihbarat raporlarında verilen bilgiler Yeni Şafak'ın Gülen'in Masonluk belgeleri arasında yayınladığı Kasım Gülek'in 16 Temmuz 1967 tarihli şu mektubuyla örtüşüyor:
“Saygıdeğer KK" (KK: Konuk Kardeşler)Değerlendirmemiz;
“Türkiye'de yegane ve muntazam mason teşkilatı, Türkiye Hür ve Kabul edilmiş Masonları Büyük Locası (Türk Yükseltme Cemiyeti)'dır. Hal böyle iken bazı kimselerin biraraya gelerek bir dernek kurmalarıyla bunca yıllık, temeli 1900'lere dayanan ve dünyaca tanınmış ve kabul görmüş Türk masonluğunu bir kenara itmeğe çalışmak doğru bir iş değildir. (...)
Birtakım yan fikirlerle destekleyip kamufle edilen bu şiddetli ihtiras Türk masonluğunu ikiye hatta üçe bölmüş, bir kısım arkadaşlarımızı Ş.K., A.Ş., Fethullah Gülen hocamızı, A.D., Z.E., K.T., V.K. ve T.K. biraderleri küstürmüşlerdir. Bu arkadaşlarımızın büyük locadan en büyük madalya aldıkları unutulmaktadır. Üstün hizmet madalyasına sahip olmak her masonun rüyasıdır.
Türk masonluğunu bozmaya, bölmeye ve Türkiye büyük locasını yıkmaya yeltenen bir kimse Türk masonluğuna karşı nasıl bir suç işlemiş olmaktadır? Geliniz de bu sualin cevabını herkesin vicdanına, nizamnamelere ve Türk masonluğu tarihine bırakılır.
TELKİNDE BULUNANLAR
İnsanların iyi niyetle biraraya gelerek halledemeyecekleri hiçbir ihtilaf, elbirliğiyle ıslah olunmayacak hiçbir aksaklık bulunmadığına göre bir kısım biraderlerin bu normal yoldan ayrılarak, fani insan için böylesine ideal, böylesine güzel bir birliğin bozulmasına teşvik edenlere uymuş olmalarını anlamak kabil değildir. Onlar acaba nefis muhasebesinde bulundukları zaman bu tutumlarını samimiyetle doğru mu buluyorlar.
İnsanlık mabedi mefkuresini bu mukaddes emaneti her zaman korumak ve daha ilerilere götürmeğe çalışmak zaruridir. Bunda kimsenin tereddüdü yoktur. Herhalde mevzuları ve hadiseleri varmak istedikleri neticelere göre izah etmek suretiyle, biraderlere telkin ve teşviklerde bulunanların bu maksatlı hareketlerine aklıselim sahiplerinin pek gecikmeden teşhislerini koyacaklarını ve hakikatleri olduğu gibi göreceklerine eminim.
Bir mason olarak saygılarımı sunarım." (Kasım Gülek)
1) Mektup girişinde yazan "KK" harfleri çoğul eki görevi görmekte, "Konuk Kardeşler" anlamı değil, "Kardeşler" manası çıkar. Tek harf olsaydı kardeş kelimesini kullanırdık, 2 tane "k" harfi olduğu için "Kardeşler" kelimesi kullanılır.
2) Sözde tekris belgesi 1975 yılına ait, Kasım Gülek'in yazdığı iddia edilen mektup 1967 yılına ait. Bir kişi tekris olmadan, 8 sene önceden kendisi hakkında masonlar bu tip bir yazı yazamazlar. Bir kişiyi tanımadan, araştırması yapılmadan masonlar kendi içlerine asla almazlar.
3) Aynı Mektup, farklı tarihlerde, farklı şekilde yayınlanıyor. 30 Mart 2015 tarihli Yeni Şafak'ın haberinde yayınlanan mektubun belgesi. 6 Nisan 2015 tarihli Yeni Şafak'ın haberinde yayınlanan mektubun belgesi. Son yayınlanan belgede bazı kısımlar siyaha boyanmış fakat diğer belgede buzlanmış halde görmüştük. Keza son belgede sayfanın alt kısımlarıyla bir oynama yapıldığı görülüyor fakat eski belgede sayfanın altında oynama mevcut değil. Birkaç gün ara farkla yayınlanan belgede, bu hızda bir değişim olması çok düşündürücü !!! Belge dediğiniz sabit, tek sayfalık veya birkaç sayfalık doküman olur. Eski mesajlarımızda belirttiğimiz gibi, Gazete çok feci bir şekilde oyuna getiriliyor ve inandırıcılığını yitiriyor.
4) Mektubun içeriğini birkaç dakikanızı vererek okuduğunuzda, konu olarak Masonların 2'ye bölünme mevzusundan bahsediyor. İçerik olarak 1965 olaylarından sonra yaşanan sürecin bir yansıması gibi duruyor. Fethullah Gülen ve Kasım Gülek hadisesi sanki sonradan eklenmiş izlenimi uyandırıyor. Çünkü konusu masonların birlik, beraberliğine atıf yapıyor, kendi içlerinden ayrılan masonlardan bahsediyor. Yani, Gazetenin bahsettiği konularla hiçbir alakası bizce yok gibi duruyor.
5) Gazete maalesef yanlışı savunmaya devam ediyor, kafalarda belli algıları oluşturmak yerine somut veriler üzerinden tartışmalar yapılsa bizce daha sağlıklı olacağını düşünüyoruz. Belgeler arasında tutarsızlık olduğu gibi, üzerinde birçok oynama iddialarıda mevcut. Mesela, Üçgen Locasına ait bir belge üzerine "Türkiye Büyük Mason Mahfili" damgasının basılması gibi, 2 farklı obediyans aynı kağıt üzerinde buluşması imkansız !!! Hür ve Kabul Edilmiş Masonlar Derneği, bu belgenin orijinal halini yayınlayarak, tüm söylenenlere son noktayı koyabilir. Ne hikmetse onlarda bu tartışmanın ortasına girmek istemiyor !