Bornocu Ersan 11 Kasım 2015 Çarşamba



Göreve başlarken, Türkiye Yüksek Şurası ile ilişkilerimin beni zorlayıcı bir unsur olacağından endişeliydim. 31. Dereceye gelmiş bir Skoç Riti Masonu olmama ve Rit'in üst yönetimindeki Kardeşlerimle hep muhabbetli ilişkiler kurmama rağmen, Büyük Locamız için yapmayı düşündüğüm tüzük devriminin bilhassa hazırlık sürecinin, Yüksek Şura ile ilişkilerimizi gerebileceğinden korkuyordum. Zira, tarihi sebeplerden dolayı Büyük Loca'da ağırlığı olan bir Skoç Riti kültürü vardı ve ortadan kaldırmaya çalışacağım Büyük Loca'dan Loca'ya giden yönetim anlayışı da Skoç Riti'nin Yüksek Şura'dan atölyeye giden yukarıdan aşağıya yönetim modelinin Büyük Locamıza yansımasıydı. Dolayısıyla, Yüksek Şura ile ilişkilerimizi germeden, onların yönetim modelini Büyük Loca'dan tasfiye etmek gibi zorlu bir işle karşı karşıyaydım. Elbette ki Skoç Riti'nin yönetim modeliyle bir alıp veremediğim yoktu. Zaten, bu, üzerime vazife de değildi. Benim derdim, bu modelin Büyük Loca'ya taşınmasıylaydı. Ancak ben ne düşünürsem düşüneyim, bu, yanlış anlamaya, daha da önemlisi yanlış anlatmaya çok müsait bir konuydu. Daha açık söyleyecek olursam, Büyük Loca'da gerçekleştirmeyi umduğum değişime karşı çıkacak Kardeşlerimin (ki bunların önemli bir bölümü Skoç Riti'nde ilerlemişlerdi) bu konuyu kasıtlı olarak speküle etmelerinden endişeliydim.

Endişelerim boşunaymış. Bu Kardeşlerim ne yaptılar bilmiyorum ama Türkiye Yüksek Şurası, hayatımda tanıdığım en olgun ve anlayışlı insanı Hakim Büyük Amir seçmiş. Mehmet Güven Akçar Kardeşim beni bir an bile yanlış anlamadı. Aksine, heyecanımı paylaştı; attığım her adımı manen destekledi. Bunun beni ne kadar rahatlattığını ifade etmem mümkün değil. Zira, Büyük Loca içerisinde ciddi bir mücadele verirken, bir de Yüksek Şura ile gerginlik yaşamak, kolay taşıyabileceğim bir durum olmazdı. Mehmet Güven Akçar Kardeşimin bilgeliği sayesinde, bir yandan Büyük Loca, Yüksek Şura'nın yönetim modelini bünyesinden tasfiye ederken; diğer yandan iki kurumun yönetimleri arasında dünyaya örnek olacak bir muhabbet mevcuttu.

Bu muhabbet içerisinde bütün paylaştıklarımızın yanı sıra, üç hususu burada kayda geçirmek ve bunlar için, Mehmet Güven Akçar Kardeşimin şahsında Türkiye Yüksek Şurası'na özel teşekkürlerimi sunmak isterim.

Birincisi, 33. Dereceye yükseltilme sürecimle alakalıdır. Bu bölümün sonuna aldığım bir konuşmamda anlattığım nedenlerden ötürü, Büyük Üstadın ritler üstü olması gerektiğini; dolayısıyla Büyük Üstat seçildikten sonra mensubu olduğu ritten istifa etmesinin yakışık alacağını düşünüyorum. Dolayısıyla, benim de yapmam gereken Skoç Riti'nden istifa etmekti. Ancak o günün ikliminde böyle bir istifanın yaratacağı spekülasyonları düşünmek dahi istemediğimden, bunu yapmadım. Diğer yandan, Yüksek Şuramız, Büyük Üstat seçilen Kardeşe 33. Dereceyi tevcih etme nezaketini gösterir. Bana da bu teklifte bulunuldu. Ben de Rit bünyesinde kaldığım için teklifi kabul ettim. Ne var ki 33. dereceye yükselme töreninde, Büyük Üstada uygulanması uygun olmayan bazı bölümler vardı. Hakim Büyük Amir, konuyu, "Büyük Üstada özel bir ritüel" oluşturmak suretiyle halletti.

İkincisi, dış ilişkilerimize verdikleri destekle alakalıdır. Yüksek Şura, dış ilişkilerimizde bizi zora sokacak hiçbir adım atmadı. Aksine, daima destek olacak şekilde davrandı. Kendi dış ilişkilerini oluştururken bile buna dikkat etti. Bulgaristan Birleşik Büyük Locası Büyük Üstadı da dahil olmak üzere Bulgar Kardeşlerin Türkiye'de Skoç Riti'ne alınmaları Büyük Locamız için önem arz ediyordu. Bu konudaki destek talebimize Yüksek Şura'nın gösterdiği candanlığı unutmam mümkün değildir.

Üçüncü teşekkürüm, Yüksek Şura yönetiminin, "Yüksek Şura Büyük Loca'nın idari işlerine karışıyor" görüntüsü verecek her davranıştan dikkatle kaçınma hassasiyeti içindir. Bu dikkat iki kurumun iyi ilişkileri için önemli bir unsurdur çünkü böyle konularda algı da bazen gerçek kadar önemlidir. Ben de bu dikkate mukabele etmek için elimden geleni yaptım. Atölyelerden gelen konuşma yapma taleplerini geri çevirdim. Hattâ, Hakim Büyük Amir'in yönettiği Kolej ve Yüksek Şura toplantıları haricinde hiçbir Skoç Riti toplantısına katılmadım. Yeri gelmişken, Hakim Büyük Amir'in beni bütün Skoç Riti toplantılarına Büyük Üstat regalyasıyla kabul ettiğini söylemek isterim. Bu jestin sembolik anlamı büyüktür. Biz de kendisini Büyük Loca toplantımızda Hakim Büyük Amir regalyasıyla ağırladık. Kimse yadırgamadı; sadece hoşluk ve güzellik oldu; böylece yılların anlamsız bir tartışması da ortadan kalktı.

Yüksek Şura-Büyük Loca ilişkileri dünyanın her yerinde zor ve dikkat gerektiren bir konudur. Muhtemelen her ülkede, Masonluk tarihlerinin bir noktasında, Büyük Loca ile Yüksek Şura arasında, az ya da çok bir gerginlik yaşanmıştır. Biz kavgamızı yarım asır evvel ettik. Bundan gereken dersleri çıkarttık. Artık ilişkilerimize 1965 olaylarının korkuları yön veremez. Kimse endişe etmesin. Türkiye Yüksek Şurası'nın Türkiye Büyük Locası'nı yönetmek gibi bir merakı yok. Zaten olsaydı bile, 19 Kasım 2011'de geçtiğimiz Loca merkezli yönetim modelinden sonra, buna imkan kalmamıştır.

Yeri gelmişken, iki kurum arası ilişkilerde ağız tadını kaçırma potansiyeline sahip bir hususu da tespit etmek isterim. Skoç Riti'nde ilerlemiş bazı Kardeşlerimizin bunu Büyük Loca bünyesinde kullanma temayülleri. Burada fikrî bir kullanımdan, hattâ çocukça bir övünmeden bahsetmiyorum. Kastettiğim, düpedüz, Skoç Riti derecelerinin Büyük Loca içi tartışmalarda bir silah olarak kullanılmasıdır. Çoğu zaman daha dikkatli ifade edilse de özetini "Büyük Loca bünyesinde istediğim gibi davranmazsan Skoç Riti'nde yükselmene mani olurum" basitliğinde bulan bu davranış biçiminin kökünü kazımak zorundayız. Skoç Riti üst yönetiminin bunu tasvip etmediğinden eminim. Ancak bunların olmaması için ne kadar etkin tedbir alındığını bilemiyorum. Burada haksız bir değerlendirme yapmak istemem. Neticede, kraldan fazla kralcılar, her zaman ve her yerde, kontrol edilmesi güç bir baş derdidir. Ben de bundan çok çektim; Hakim Büyük Amiri de çok iyi anlıyorum. Aslında, burada en büyük sorumluluk, bu davranış biçimiyle karşılaşan Kardeşlerime düşmektedir. Neticede, şeyh uçmaz, mürit uçurur!

Özetle, Büyük Loca-Yüksek Şura ilişkilerindeki sorun potansiyeli idari değil kültüreldir. 1965 olaylarının kompleksiyle ritler konusu Localarımızda yeterince ve gereğince ele alınmadığından, ritlerin varlık sebepleri ve Masonlukta neyi temsil ettikleri Kardeşlerce iyi bilinmemektedir. Bu durum, Skoç Riti'nin Türkiye'deki tek rit olması durumuyla birleşince, çok Kardeşimde gerçekle hiç alakası olmayan bir Skoç Riti algısı oluşmuştur. Hemen söyleyeyim. Masonluk birinci dereceden otuz üçüncü dereceye uzanan bir merdiven değildir. Skoç Riti de Büyük Loca'nın devamı değildir. Atölye çalışmaları Loca çalışmalarından daha "felsefi" değildir. Hele ki Localar ilkokul, atölyeler üniversite hiç değildir. Zaten Masonluk da, Skoç Riti'nin kendisine has Masonluk anlayışından ibaret değildir.

Peki ya nedir? Bunun cevabını, Büyük Üstat olduktan sonra Localarda bu konuya dair yapmış olduğum bir konuşmayla vereceğim. Böyle bir konuşmayı bilhassa yaptım. Zira rit kavramı etrafında oluşmuş tabuyu yıkmak istedim. Tabu yıkmaktan hoşlanmam bir yana, Yüksek Şura ile sahip olduğumuz fevkalade muhabbetli ilişkinin gelecekte de sürmesinin teminatı, Kardeşlerin Masonlukta ritler konusunun temel kavramlarını doğru bilmeleridir. Bu da, konunun Localarımızda daha fazla konuşulmasıyla mümkündür. Onun için bu bölümün sonsözü olarak bu konuşmamdan önemli bulduğum bazı alıntıları paylaşıyorum:

•Ritler, üyelerini üstat Masonlardan alan, kendilerine has alegorileri ve sembolizmaları olan inisiyatik derecelendirme sistemleridir. Dünyada farklı sayıda dereceye sahip birçok rit mevcuttur. Türkiye'de ise sadece 33 Dereceli Eski ve Kabul Edilmiş Skoç Riti vardır.

•Masonluğun sembolizması, Çırak-Kalfa-Üstat dereceleriyle tamamlanır. Başka bir deyişle bu üç derece, Masonluğun sembol dağarcığını tamamlarlar. Zaten onun için Üstatlık, Masonluğun son ve âli derecesidir.

•Ritlerin misyonu, kendi sembol ve alegorileriyle, mensuplarına yeni inisiyatik bakış açıları kazandırmak ve böylece Masonluğun ifadesini üç derecede bulan sembol dağarcığını daha iyi idrak etmelerini sağlamaktır. Her rit, Masonluğa bir bakıştır ve her ritin kendisine has bir bakışı yani Masonluk anlayışı vardır.

•Bu açıdan, Masonluk-rit ilişkisinin mahiyeti, din-tarikat ilişkisinin mahiyetine benzer. Mesela İslamiyet'i ele alalım. İçinde çok farklı anlayışları barındıran kapsayıcı bir tarife sahiptir. Fakat bir de kendi anlayışları çerçevesinde özel yolları temsil eden tarikatlar vardır, Nakşibendilik, Mevlevilik, Bektaşilik gibi. Bunların her biri belirli bir İslamiyet anlayışına sahiptir ve zımnen de olsa o anlayışın İslamiyet'in daha iyi idrak edilmesi sağlayacağı iddiasındadır. Her Müslüman, diniyle kurduğu ilişkide bu anlayışlardan birini seçebileceği gibi, hiçbirini de seçmeyip İslamiyet içerisindeki arayışını bağımsız olarak sürdürebilir. Her halükârda, hiçbir tarikat, İslamiyeti sadece kendisinin temsil ettiği ve kendisinin dışında Müslüman olunamayacağı iddiasında bulunamaz. Aynı durum Masonluk-rit ilişkileri için de geçerlidir. Her rit belirli bir Masonluk anlayışına sahiptir ve zımnen de olsa o anlayışın Masonluğun daha iyi idrak edilmesi sağlayacağı iddiasındadır. Her Mason, Masonlukla kurduğu ilişkide bu anlayışlardan birini seçebileceği gibi, hiçbirini de seçmeyip Masonluk içerisindeki arayışını bağımsız olarak sürdürebilir. Her halükârda, hiçbir rit, Masonluğu sadece kendisinin temsil ettiği ve kendisinin dışında Mason olunamayacağı iddiasında bulunamaz.

•Bu son tespit, Büyük Loca-rit ilişkilerinde belirleyici bir unsurdur. Ritlerin Büyük Loca dışında örgütlenmeleri, Büyük Loca yönetimine karışmamaları ve Çırak-Kalfa-Üstat derecesinde Loca kurmamaları gereği, ritlerin kendilerine özel anlayışlarını Masonluğun bütününe yaymamaları içindir. Büyük Locamızın 1960'ların ortasına kadar muntazam Masonluk ailesinin dışında kalmasının temel sebeplerinden bir tanesi, Yüksek Şura'nın yönetimi altında olmamız ve buna bağlı olarak Skoç Ritinin sistemimiz içerisinde kabul edilebilir tek Masonluk anlayışı olarak algılanmasıdır. Muntazam Masonluk anlayışını benimsememiz sadece Yüksek Şurayla organik bağlarımızı kopartan idari bir gelişme değildir. Aynı zamanda, Skoç Riti dışındaki Masonluk anlayışlarına da Büyük Locamızın kapılarını açan düşünsel devrimdir. Zaten bu süreçte Skoç Riti ritüellerini terk etmemizin altında yatan temel saik de budur.

•Kardeşler, ritlerinin Masonik anlayışlarını Büyük Loca bünyesine taşıyabilirler. Neticede bu, düşünsel bu duruştur. Ancak hiçbir Kardeşimin, Büyük Loca'nın idari meselelerini kendi riti içine taşıma hakkı yoktur.

•Büyük Üstat ritler üstüdür. Bir riti diğerine tercih etmeyeceği gibi, rite giden Kardeşlerle gitmeyenlere de aynı mesafededir.

•Ritlerin örgütlenme mantığıyla Büyük Locaların örgütlenme mantığı birbirinden çok farklıdır. Büyük Localarda esas olan Locadır. Locaların temsilcileri Büyük Locayı oluştururlar. Masonik iktidar da Locadan Büyük Locaya gider. Ritlerde esas olan, o ritin en üst derecesindeki (mesela Skoç Ritinde 33. Derecedeki) Kardeştir. Bu Kardeşler bir araya gelerek Yüksek Şurayı oluştururlar, Yüksek Şura da atölyelerini kurar. Burada Masonik iktidar Yüksek Şura'dan atölyeye gider. Her örgütlenme mantığı kendi içinde anlamlıdır. Dikkat edilmesi gereken husus, bir yerin mantığını diğerine taşımaya kalkmamaktır.

•Bu söylediklerime dair camiamızdaki genel farkındalık yüksek değildir. Skoç Riti'nin Türkiye'deki tek rit olması, Kardeşlerde Büyük Loca-rit ilişkilerine dair yanlış bir algı yaratmaktadır. Ayrıca, 1965 olaylarının etkisiyle bu konuların neredeyse tabu addedilmesi, bu yanlış algıyı kırmayı da güçleştirmektedir. Oysa her konuda olduğu gibi Büyük Loca-rit ilişkilerinde de sağlıklı yaklaşımlara sahip olmak, bu ilişkinin doğası hakkında bilgi sahibi olmakla mümkündür.

•Bugün, Türkiye Büyük Locası ve Türkiye Yüksek Şurası arasındaki ilişkiler, dünyaya örnek olacak bir ahenk içerisindedir. Kardeşlerimin bu konularda daha bilgili olmaları, bu ahengin gelecekte de sürmesinin teminatıdır.


Bu yazı ; Bornocu Ersan Tarafından yazılmış olup, , kategorisine eklenmiştir. Bu ve buna benzer yazıları RSS 2.0 . ile takip edebilir, ve eğer istersende bu yazıya 1 yorumda sen yapabilirsin!

0 yorum for " Türkiye Yüksek Şurası İle İlişkilerimiz "

Cevap Bırakın

Reklam