Yukarıda da vurgulandığı gibi, IŞİD'i anlamak için yapılan değerlendirmelerde en sık düşülen yanlışlardan biri de, konuya sırf "Güvenlikçi" bir bakış açısı ile yaklaşmaktır. Bizler, sadece bizler değil, bizim kurum ve kuruluşlarımız da, daha en başından beri bir savunma refleksi içinde, konulara güvenlikçi gözlüklerle bakmak üzere kodlandığımız için, konunun dini, sosyolojik, kültürel ve özellikle ekonomik boyutu atlanmaktadır.
IŞİD'i aktive eden efendileri, bu yapıyı her biri kendi ekonomik çıkarlarını şekillendirmek üzere kullanmaktadır. Ancak, efendilerin her birinin ekonomik çıkarları farklı olduğundan, örgüte hakimiyetleri ölçüsünde, değişik hedeflere odaklandıklarından, IŞİD tarafından dikilen elbisenin, bir kolu diğerinden uzun olabilmekte, bazen düğme sayısı ile ilik sayısı birbirini tutmamaktadır. Bunun sebebi, örgütün çelişkiler içinde olması, konjonktürel değişimler değil, kendisine nüfuz edebilmesi ölçüsünde, her bir efendinin talebine, beklentisine uygun dikiş dikebilme gayretidir.
Zbigniew Brzezinski'nin, ABD'de, Duke Üniversitesi'nde sadece doktora öğrencilerine verdiği kapalı bir seminer sırasında söylediği, "ABD'nin, 21. YY. da dünya hegemonluğunu devam ettirebilmesinin ön şartı, Hazar ve Hazar ötesi hidrokarbon kaynaklarına vaziyet etmesidir. Bunun içinde, Rusya, Türkiye ve İran'ın beraber hareket etmesinin önüne geçmesi, ABD için hayati öneme haizdir. !" ifadesi iyi değerlendirilmelidir. Burada, yüzeysel bir bakışla, ilk görünüşte hedefin, Rusya, Türkiye ve İran olduğu zannedilse de, Brzezinski'nin kastettiği asıl tehlike Çin'dir. Çin'in muazzam, insan gücü ve üretim kapasitesi ile bütün projeksiyonlarda, çok yakın bir gelecekte, ABD'den dünyanın en büyük ekonomisi unvanını devralacağı öngörülmektedir. Hattızatında bu projeksiyonlar, yeni de değildir ancak bundan 20 yıl önce, Çin'in üretim gücünün, emek yoğun, zayıf teknoloji ürünlere yoğunlaşması nedeniyle, ABD ile rekabet edemeyeceği öngörülürken, bugün Çin'in, teknolojik kritik eşiği aşmasına ramak kaldığı, bütün batılı sinologlar tarafından kabul edilmektedir. Özellikle, kritik yüksek teknolojiler konusunda, ABD'de, bir literatür taraması yapıldığında, hemen her iki makaleden birinde, bir Çinli'nin ismini görmek artık şaşırtıcı gelmemektedir. Bununla birlikte Çin, son 10 yıldaki süper hızlı büyümesi, Çin'in devasa enerji açığı vermesine yol açmıştır. Bu yüksek büyüme hızının sürdürülebilmesi ise ancak Malakka boğazının istikrarının korunması, yabancı yatırımların sürmesi gibi faktörlerin yanısıra aslen, Çin'in devasa enerji açığını, istikrarlı bir şekilde doyurmasına bağlıdır. ABD açısından ise Çin'in, kendi dünya hegemonluğuna tehdit oluşturmasının önüne geçmesi ise Çin'in enerji arzını sınırlayabilmesine bağlıdır.
ABD'nin bu yüzden, tüccar terziye verdiği siparişin hedefi, Ortadoğu'da Sykes-Picot düzeni değişirken, Çin'in Ortadoğu hidrokarbon kaynaklarına sızmasını temin edecek bir boşluğun kalmamasıdır. ABD yönetimi, İran'la nükleer müzakerelere oturması manevrası da, bu açıdan değerlendirilmelidir. ABD'nin bölgede, altında petrol denizi kaynayan ikinci bir Pakistan'a ve Gwadar limanına tahammülü yoktur. Konunun bir başka boyutu ise şudur; IŞİD, birgün bütün siparişleri dikip, teslim ettiğinde, aynı ortaya çıktığı gibi, birdenbire buharlaşıp, ortadan kaybolacaktır. Bugün Irak ve Suriye'de ki kadrolarında yer alan 300 USD maaşlı yabancı savaşçıları da, evlerine dönecektir. Tabii, bir berber dükkanı açmak üzere veya kendilerine bir çiftlik hayatı kurup, emeklilik yaşamak üzere değil ! Bu bordrolu yabancı savaşçıların içerisinde, külliyetli miktarda Uygur, Özbek ve Türkmen bulunmaktadır. Ne kadar gariptir ki, ekonomileri çok daha kötü vaziyette olmasına rağmen, bu bordrolu savaşçıların içerisinde örneğin Kırgız, Tacik vs. yok denecek kadar azdır. Bu durum akla, Özbek ve Türkmen yönetimlerinin ileride, Çin ile enerji konusunda, özel anlaşmalar yapması ihtimaline binaen, bordrolu savaşçıların, o imzayı atan yönetimi devirmek üzere, yedekte tutulabileceği ihtimalini getirmektedir. Bu savaşçıları malzeme, ekipman, silah ve mühimmat olarak 1 gecede donatabilecek, bir Türkmen veya Özbek General Abud Kanber bulmak ABD için zor olmasa gerek...
Nitekim Çin, ABD'nin bu hamlesini görerek, bir yandan Doğu Türkistan'da, geniş ölçüde tutuklamalarla, tehlikeyi göğüslemeye çalışırken, çok geç kalmış olmakla birlikte Suriye'de, oyuna müdahil olmaya hazırlanmaktadır. Bu hamlesinde ne kadar başarılı olabileceğini ileride göreceğiz.
Viktorya döneminde, dünyanın 1 numaralı ekonomisi olan Birleşik Krallık, bu gücünü, dominyonlarından gelen hammaddelerin, İngiltere'de işlenerek, yine dominyolarında ki pazarlara satmasına borçluydu. 1. Dünya Savaşı'nın getirdiği ekonomik yük, 1920 sonrasında İngiliz ekonomisinde, büyük bir durgunluğa yol açarken, iki dünya savaşı arası dönemde, Endüstriye dayalı İngiliz ekonomisi, Amerikan ve Alman endüstriyel gücü karşısında giderek kan kaybetmekteydi. 2. Dünya savaşını ancak ABD'den borç alarak sürdürebilen İngiliz ekonomisi müflis haldeydi. Savaşın hemen ertesinde, Dominyonlarının (Hammadde gücünü ve pazarlarını) da çoğunu kaybeden Birleşik Krallık'ın endüstriye dayanan ekonomisi, bir yandan ABD'den alınan borçla ayakta durabilirken, diğer yandan önce Amerikan, ardından bugünün Avrupa Birliği'nin atası, Avrupa Kömür ve Çelik Birliği'nin kuruluşundan itibaren Alman endüstriyel gücü ile rakabet edemez hale geldiğinden, endüstriyel gücünün belkemiğini oluşturan Vickers, British Steel, Bristol, Vauxhall gibi devasa şirketleri birer, birer kapanır, satılır veya devleştirilirken, bir zamanların Liverpool gibi parlak endüstriyel şehirleri, 60' ların başındaki devletleştirme rüzgarı ile nüfusunu ve ışıltısını kaybediyor, parlak geçmişinin hüznünü ancak Beatles şarkılarında yaşıyordu. 60'lar boyunca İngiliz ekonomisi, Birleşik Krallığın stratejik hedeflerini desteklemekten uzak, 2. sınıf bir ekonomi yapısına bürünmüştür.
Ancak, Birleşik Krallığın talihi, 1973 petrol krizi ile dönmüştür. 1973 petrol Krizi, dünya tarihi bakımından dönüm noktası olaylardan biri olmakla birlikte, bizim eko-siyasi entellijansıyasımız tarafından (Şayet bizim bir entellijansıyamız varsa !) yeteri kadar anlaşılamamış, değerlendirilememiş mihenk taşlarından biridir. 1973 petrol krizinin ilk ve global sonucu, Bretton-Woods düzeninin çökmesidir (Altın karşılık ile kağıt para arasındaki bağın kopması). Bunun anlamı ise dünyanın, endüstriyel ekonomiden, finansal ekonomiye geçişidir. 1973 petrol krizi ile petrol fiyatlarının bir anda, 4 katına çıkması, enerji bağımlı endüstriyel Amerikan ve Alman ekonomilerini tepe taklak ederken, Majestelerinin istihbarat servisinin, zamanında Suud ailesi ama özellikle Suud petrol bakanı ve OPEC başkanı Zeki Yamani ile geliştirmiş olduğu çok özel ilişkiler sayesinde, 73-74 krizi boyunca, Yamani'ye verdiği istihbarat desteğinin kaymağını, Körfez ülkelerine akmaya başlayan, petro-dolarları ucuz faizle ülkesine çekerek yiyordu, böylece Birleşik Krallık, bir yandan Süveyş Krizi'nde ABD'nin ona attığı kazığın rövanşını alırken, endüstri ekonomisini tamamen terkederek, dünyanın ilk "full scale" finans ekonomisi Londra'da, dünyanın finans merkezi haline geliyordu. Üzerinde güneş batmayan imparatorluk, Viktorya döneminin ardından bir kez daha ancak bu sefer, kömürlü donanması ile değil, bankaları, finans kuruluşları ile dünya hegemonyasına soyunuyordu.
SSF'den eski arkadaşlar hatırlayacaklardır, dünya petrol piyasasında ki türev işlemler ve oyuncular üzerine bir seri yazı yazmıştım. Bugün bütün hidrokarbon ekonomisinde dönen para dünyada 3 merkeze akmaktadır. New York, Londra ve Dubai (Hong Kong'un, Çinlilere iadesinden sonra) Bunlardan, New York finans piyasası Amerikan Yahudilerinin elindedir. Diğer ikisi ise, İngilizlerin. Bu anlamda İngilizler için, petro-finansı kontrol etmek, petrolün kendisini çıkarmaktan çok daha önemlidir. Çok basitçe, Körfezden % 3-5 gibi rakamlara gelen para (adı faiz veya sukuk olmuş önemli değil) bütün dünyaya İngiliz banka ve fonları tarafından % 6-7 gibi rakamlara bütün dünyaya servis edilmekte, İngiliz türev (İkincil) kağıtları, bütün dünya borsalarında güvenli liman olarak değerlendirilmektedir. Üzerinde güneş batmayan (Hakikaten öyle ! Hong Kong'da, Hang Şeng borsası kapanırken, New York'da Dow Jones açılmaktadır !) finans imparatorluğunun bu hegemonyasını sürdürmesi ise petro-dolarların, Londra ve Dubai'ye akmasına bağlıdır.
Dolayısı ile Sykes-Picot düzeni değişirken, Birleşik Krallığın tüccar terziye verdiği siparişler, bu petro-dolar akışının ve petro-finans sisteminin istikrarına yöneliktir. Bu yüzden Birleşik Krallık, tüccar terzinin ele geçirdiği hidrokarbon yataklarıyla ilgilenmekten çok, yeni düzen kurulurken, bu istikrarı temin etmeye yönelik olarak, tüccar terziyi, bu istikrarı tehdit etmeyi aklından geçirebilen, krallara, şeyhlere, prenslere karşı bir sopa olarak kullanmakta, IŞİD'in bordrolu savaşçılarının, bir gece ansızın kendi krallıklarında, emirliklerinde mantar gibi bitiverme tehlikesini gözlerine sokmaktadır. Bu petro-finansal düzen, Birleşik Krallık için, o kadar hayati önemdedir ki, bu uğurda masa altından, Atlantiğin diğer yanındaki büyük ortağı ile masa altından tekmeleşmekten bile kaçınmamaktadır. Tabii, biz bu tekmeleşmeyi, medyadan, Suud ailesinde ki veliaht prensler savaşı veya bir gece aniden kalp krizi geçiren gencecik prenslerin ölüm haberleri olarak takip ediyoruz.
Dolayısı ile Ortadoğuda sınırlar değişirken, Birleşik Krallık oradadır, orada olmak zorundadır. Ancak, onu ilgilendiren ne değişen sınırlar, ne de o sınırın içerisinde petrolü-gazı kimin çıkardığı değildir. Yeter ki, o petrolün-gazın parası, Londra veya Dubai'de, bir İngiliz Bankasında yatsın...
Kaynak: http://sadfor.savtera.org/d-meselesini-anlamak-t188.0.html
Locaların Yönetimi
Madde 72 - Loca Görevlileri(1) Locanın, kendi üyeleri arasından belirlenen 16 görevlisi vardır:1. Üstad-ı Muh...
Üyelik İşlemleri
Madde 93 - Locaya Giriş Yolları(1) Bir Locaya tekris veya tebenni ile girilir.(2) Bir Kardeş, Büyük Locanın m...
Son Hükümler
Madde 123 - Yorum(1) İşbu tüzüğü yorumlama yetkisi Büyük Locaya aittir. İhtiyaç olan durumlarda, Büyük Görevl...

İLLUMİNATİ SEMBOLLERİNİN BULUNDUĞU RESİMLER
Bunların bilinen sembolü baykuş. İnci sözlükte bolca kullanılır.Şeytana ve diğer küçük şeytanlara taparlar. M...
Atölyenin Adı: Olgunlaşma Locası.Başkanın Unvanı: Pek Muktedir veya Melik Süleyman.Birinci Nazırın Unvanı: Ad...
4.Derece Ritüeli: "Çalışmanın Açılışı"
Pek Muktedir - Sayın Adonhiram Kardeşim, toplantımıza katılan Kardeşlerin hepsi Ketum Üstad mıdırlar?Adonhira...
4.Derece Ritüeli: "İykaaf"
Pek Muktedir - Gündemimizde 4. dereceye alınmaları uygun bulunan Kardeşlerin iykaafı vardır. Kâtip Kardeşim b...
Üstadı Muhterem ve Sevgili Kardeşlerim. Bugün burada sunacağım konferansın konusu çok geniş ve kapsamlı olduğ...
Landmarklar
Bugünkü sohbetimiz "Landmarklar" üzerine olacaktır. Bu bir derleme çalışma olup yorum yoktur. Konuya girmeden...
Türkiye'de Masonluk Tarihi (1909 - 1970)
Türkiye'de masonluğun tarihini genel olarak üç ana bölüme ayırarak incelemek bugüne kadar alışılagelmiş bir y...

İLLUMİNATİ SEMBOLLERİNİN BULUNDUĞU RESİMLER
Bunların bilinen sembolü baykuş. İnci sözlükte bolca kullanılır.Şeytana ve diğer küçük şeytanlara taparlar. M...

14.Derece Ritüeli: "Talimat"
Atölyenin Adı: Büyük Seçilmişler, Tam ve Âlî Masonlar Atölyesi veya Gizli Kubbe.Başkanın Ünvanı: Üç defa Mukt...

15.Derece Ritüeli: "Talimat"
Atölyenin Adı : Doğu ve Kılıç Şövalyeleri ŞapitriBaşkanın Ünvanı : Büyük ÜstatGörevlilerin Ünvanı : Her görev...

Eski ve Kabul Edilmiş Skoç Riti'nin Tarihçesi
Operatif Masonluktan, Spekülatif Masonluğa geçişin ilk defa İngiltere'de gerçekleştiği bilinmektedir. Bunun s...

Fethullah Gülen Ermeni Soyundan mı
O formdan annesinin adının “Rabin” olduğunu öğreniyoruz! Halbuki, annesinin ismi “Refia” olarak bilin...