Benimsediğimiz temel ilkelerden birini (bence en önemlisini) sürekli ihlal ediyoruz. "Loca, insan hırslarının giremeyeceği, tarafsız ve sakin bir yerdir." Kimin regalyasında kaç düğme bulunduğu; kimin mabedin daha önemli bir köşesinde yer aldığı; kimin hangi Masonik unvan ve sıfatlara sahip olduğu; kimin toplantıda son sözü söyleyeceği, yabana atılmayacak sayıda Kardeşimizin gündemindeki konulardır. Hattâ bu konular bazı Kardeşlerimin temel Masonik motivasyonunu teşkil eder. Böyle bir motivasyonun Masonluğa sağlıklı yansımaları olamaz. Zaten Masonlukta yaşanan bütün temel sorunlar da bu hastalıklı yansımaların eseridir.
Ama bizim konumuz bu değil. Hep var olmuş ve olacak insani zaaflarla her yerde karşılaşmak mümkün zaten. Masonluğu farklı ve özellikli kılan, başka hiçbir yerde bulamayacağımız, insan hırslarından uzak; inisiyasyonun havasıyla büyülenmiş; halisiyetle hakikati arayan Kardeşlerdir. Kimin sonra girip önce çıktığı onları hiç ilgilendirmez. Bu Kardeşler farklı yaşta ve kıdemde olabilirler. Üstelik tarzları itibarıyla birbirlerine de benzemeyebilirler. Fakat gözlerinde bir pırıltı vardır ki karşınıza çıktıkları yerde tanırsınız. Onlar benim unutma beni çiçeklerimdir. Onları gördüğüm yerde gerçek Masonluğu görürüm. Unutma beni çiçeklerinin sesleri pek çıkmaz. Sayıca çok mudurlar bilemem ama ne mutlu ki her yerde vardırlar. Zira, bütün bu sistem onların yüzü suyu hürmetine dönmektedir; onlar var oldukça, geleceğimizde ümit vardır.
Hikayesini anlattığım devrim, unutma beni çiçeklerinin devrimidir. Devrime sahip çıkacak olan da yine onlardır. Devrimi yaptıkları gibi sessiz, sakin, vakur ama kararlı.