9.Derece Ritüeli

9.Derece Ritüeli: "Derecenin Talimatı"

Atölyenin Adı: Seçilmiş Dokuzlar Şapitri.Başkanın Ünvânı: Pek Muktedir. Birinci Nazırın Ünvânı: Stolkin veya ...

14.Derece Ritüeli

    14.Derece Ritüeli: "Talimat"

    Atölyenin Adı: Büyük Seçilmişler, Tam ve Âlî Masonlar Atölyesi veya Gizli Kubbe.Başkanın Ünvanı: Üç defa Mukt...

    14.Derece Ritüeli: "İykaaf"

    ÜÇ DEFA MUKTEDİR - Merasim Üstadı Kardeşim, Adaylar Atölye kapısına geldiler mi? Lütfen bakınız; geldilerse o...

15.Derece Ritüeli

    15.Derece Ritüeli: "Talimat"

    Atölyenin Adı : Doğu ve Kılıç Şövalyeleri ŞapitriBaşkanın Ünvanı : Büyük ÜstatGörevlilerin Ünvanı : Her görev...

    15.Derece Ritüeli: "İykaaf"

    (Kapıya Tam ve Âli Mason derecesi ile vurulur: 3+5+7+9)MUHAKKİK - Kimsiniz?MERASİM ÜSTADI - Mikâp taş üzerind...

Eski ve Kabul Edilmiş Skoç Riti

Eski ve Kabul Edilmiş Skoç Riti'nin Tarihçesi

Operatif Masonluktan, Spekülatif Masonluğa geçişin ilk defa İngiltere'de gerçekleştiği bilinmektedir. Bunun s...

Rit Nedir?

Masonlukta en yaygın kavramlardan biri rittir. Rit, Fransızca ve İngilizce'de Rite, Almanca'da Ritus yazılır....

Nizam (Order) Nedir?

Türk Masonluğunda, order veya eşdeğeri bir terim henüz olmasa bile Masonluk kurumları arasında rit dışında ço...

Yeminlerin Anlamı ve Önemi

Eski ve Kabul Edilmiş Skoç Riti için 1762 ve 1786 Anayasaları ve Tüzükleri, her memleketteki EKSR Yüksek Şûra...

Yüksek Şuraların Sihirli Sayısı: 33°

Masonluktaki 33 sayısı sadece Masonların arasında değil, Masonluğa meraklı, hevesli ve teşne haricîler arasın...

Hür ve Kabul Edilmiş Masonlar Türkiye Büyük Locası

    Locaların Yönetimi

    Madde 72 - Loca Görevlileri(1) Locanın, kendi üyeleri arasından belirlenen 16 görevlisi vardır:1. Üstad-ı Muh...

    Üyelik İşlemleri

    Madde 93 - Locaya Giriş Yolları(1) Bir Locaya tekris veya tebenni ile girilir.(2) Bir Kardeş, Büyük Locanın m...

    Son Hükümler

    Madde 123 - Yorum(1) İşbu tüzüğü yorumlama yetkisi Büyük Locaya aittir. İhtiyaç olan durumlarda, Büyük Görevl...

illuminati ve Gerçekleri

İLLUMİNATİ SEMBOLLERİNİN BULUNDUĞU RESİMLER

Bunların bilinen sembolü baykuş. İnci sözlükte bolca kullanılır.Şeytana ve diğer küçük şeytanlara taparlar. M...

Ketum Üstad

Atölyenin Adı: Olgunlaşma Locası.Başkanın Unvanı: Pek Muktedir veya Melik Süleyman.Birinci Nazırın Unvanı: Ad...

4.Derece Ritüeli: "Çalışmanın Açılışı"

Pek Muktedir - Sayın Adonhiram Kardeşim, toplantımıza katılan Kardeşlerin hepsi Ketum Üstad mıdırlar?Adonhira...

4.Derece Ritüeli: "İykaaf"

Pek Muktedir - Gündemimizde 4. dereceye alınmaları uygun bulunan Kardeşlerin iykaafı vardır. Kâtip Kardeşim b...

Masonik Konferans

Üstadı Muhterem ve Sevgili Kardeşlerim. Bugün burada sunacağım konferansın konusu çok geniş ve kapsamlı olduğ...

Landmarklar

Bugünkü sohbetimiz "Landmarklar" üzerine olacaktır. Bu bir derleme çalışma olup yorum yoktur. Konuya girmeden...

Türkiye'de Masonluk Tarihi (1909 - 1970)

Türkiye'de masonluğun tarihini genel olarak üç ana bölüme ayırarak incelemek bugüne kadar alışılagelmiş bir y...

Gizli örgütler

İLLUMİNATİ SEMBOLLERİNİN BULUNDUĞU RESİMLER

Bunların bilinen sembolü baykuş. İnci sözlükte bolca kullanılır.Şeytana ve diğer küçük şeytanlara taparlar. M...

14.Derece Ritüeli

14.Derece Ritüeli: "Talimat"

Atölyenin Adı: Büyük Seçilmişler, Tam ve Âlî Masonlar Atölyesi veya Gizli Kubbe.Başkanın Ünvanı: Üç defa Mukt...

15.Derece Ritüeli

    15.Derece Ritüeli: "Talimat"

    Atölyenin Adı : Doğu ve Kılıç Şövalyeleri ŞapitriBaşkanın Ünvanı : Büyük ÜstatGörevlilerin Ünvanı : Her görev...

33.Derece Mason
Fethullah Gülen
Bornocu Ersan 11 Kasım 2015 Çarşamba



I. DÖNEM: Bidayetten 1908'e Kadar

Spekülatif Masonluğun 1717 de, 4 İngiliz Locası üyelerinin aldıkları kararla kurulan ve İngiltere'de süratle gelişen BUYUK LOCA ile ortaya çıktığı bilinmektedir. Bu Büyük Locanın 1723'te 30, 1730'da 100 Locası var idi.

Bu İngiliz Masonluğu, süratle Avrupa kıtasına ve sâdece Fransa'ya değil, fakat İngiltere'nin nüfuzu altında bulunan memleketlere ve bilhasa müstemlekelere intikal etmiştir. Bu intikal, Askerî Localar aracılığı ile aynı zamanda da ziyaret ettikleri memleketlerde Localar tesisi için patent alarak seyahat eden Masonlar vasıtasıyla tekevvün etmekte idi. Bu seyyahlar, Masonluğun bir nevi misyonerleri olarak, çok geçmeden, büyük bir kısmı Osmanlı İmparatorluğuna tabî olan Yakın Doğuya gelmişlerdir.

Bu memleketler, Masonlara bilhassa cazip geliyordu, zîrâ bunlar, imparatorluğun geniş bir hürriyet bahşettiği etnik ve dinsel gruplar bakımından esaslı surette bölünmüş bulunuyorlardı.

Batılı görüşlere en yakın olanlar imparatorluğun hristiyan ve yahudi sakinleri idi, dolayısıyla da, Masonluğun ilk olarak cezbettiği kişiler, tabiatiyle onlar olmuştur.

1738'de (yâni Londra Büyük Locasının kuruluşundan sâdece yirmi yıl kadar sonra) "Saint James Evening Post" gazetesinde çıkan, yazarı bilinmeyen bir makaleden, bu İngiltere Büyük Locasına tâbi bir Locanın İstanbul'da çalışmakta olduğu ve İzmir ile Halep'te kurduğu Locaların "büyük bir inkişaf kaydettiği, birçok yüksek mevkideki Türkün de bu Localarda tekris edildiği" öğrenilmiştir.

Tekris edilen ilk Türkün, 1727 de Sultan III. Ahmet'ten (Guteriberg'den 300 sene sonra) bir matbaa kurma yetkisi almış olan Sait Çelebi olduğu bilinmektedir. (Bu gecikme, bilhassa dindarların muhalefetinden ileri gelmiştir)

Ne yazık ki mason aleyhtarlığının tarihi, hemen hemen bizim Obediyansımızınki kadar eskidir. Henüz 1938 de Papa XII. Kleman, Masonluğu itham eden IN EMINENTI fermanını yayınlamış bulunuyordu. Her ne kadar bazı münevver Masonlar, bu ithamın sâdece Avrupa Masonlarına muhatap olduğu görüşünü muhafaza etmek istemişlerse de, Osmanlı İmparatorluğundaki bütün kiliseler (katolik, rum, ermeni) Masonluğa karşı birleşmişler, Bab-ı Alî de bu cereyanın etkisi altında kalmış ve 1748 de, I. Mahmut'un hükümdarlığında, İmparatorluktaki bütün Locaların kapatılması emrolunmuştur. O tarihte, İstanbul'daki bir Mason Locası, müteassıplann saldırısına mâruz kalmıştır. Bununla beraber, Masonlar vaktinde haberdar edilmişler ve toplantı mahallinden uzaklaşmışlardır. Masonik Mabedin tahribi, İngiltere Sefirinin tavassutu ile önlenmiştir.

1748 yılındaki, yâni Masonluğun Türkiye'de tezahürünün hemen 10 sene sonrasına rastlayan bu kapatılış, 12 sene devam etmiş ve bunu 1826 da, II. Mahmut'un hükümdarlığında 28 sene süren ikinci bir kapanış takip etmiştir. Nihayet, Cumhuriyet döneminde 1935 te, Locaların 13 yıl süre ile uykuya geçirilmesinden ileride bahsedeceğiz.

Papa fermanları, müslümanlara hitap etmemekle beraber, Türkiye'deki Masonluk üzerinde meş'um bir tesir icra etmiştir. Filhakika, o zamanın Masonlarından çoğu (büyük adette katolik, rum ve ermeni olmak üzere) akalliyetlerden idi ve "Masonluk, katolik dîninin düşmanıdır" ithamının "Masonluk, dînin düşmanıdır" şekline sokulması gayet kolay olmuş idi. Bütün diktatoryalarda olduğu gibi, Osmanlı Devleti mutlakiyetinin de Masonlardan çekinmesi için sebepleri vardı, fakat müslüman halk için hal böyle değildi. Demek ki, Masonlara yakıştırılan "gâvur farmason" (kâfir Farmason) deyiminin ortaya çıkması, bilhassa papalık fermanları ve Avrupa devletlerinin aldıkları vaziyetten ileri gelmiştir.

Aslında, Osmanlı İmparatorluğu dâhilinde berata sahip ilk Loca ancak 3 Şubat 1748 tarihinde Hatep'te Konsolos Alexandre Drummond idaresinde kurulmuştur. Bu, ISKOÇYA BÜYÜK LOCASI siciline kayıtlı ilk ecnebi Loca olmuştur.

Fransa Büyük Locasının İzmir'deki ilk Locası 1778 de kurulmuş ve "LES NATIONS REUNIES" adını almıştır. Bu Loca, I. Mahmut tarafından kapatılan Localar arasında yer almış ve kapılarını tekrar 1819 da açmıştır. Hattâ o tarihte, "Les Philadelphes" adlı bir de Şapitr kurma beratı almıştır. 1826-1827 deki kapanışına kadar, dağdağalı bir yaşantısı olmuştur. ISKOÇYA BÜYÜK LOCASI, Drummond'u "Şark Vilâyetleri Büyük Üstadı" mertebesine yükseltmiş ve çok faal olan bu Mason, İzmir, İskenderun ve civarında daha bir çok Loca kurmuştur.

1760 dan sonra, Türkiye'de:

A - Cenevre Büyük Locasının Himayesinde:

İstanbul'da "SAINT JEAN" Locası (1768) ve İzmir'de "LA VICTOIRE" Locası (1786) faaliyette idi.

Polonya Büyük Locası, İstanbul'da "L'AURORE DE ZAROGRAD" Locasını kurmuştur.

LENNHIF masonik lügatinde, İstanbul'da, ritüeli hemen tamamiyle diğer devletler Localarınınkine tekabül eden birçok muhammedî Locanın bulunduğunu 1788 de yazmış olan ve bu mektubuna, Türk Masonların dört peygamberin kitabı üzerine yemin ettiklerini... masonik toplantılarının, başlıca gayesinin Türkiye'de esirler arasındaki Masonları tanımak ve fidyelerinin derhal Loca kasalarından ödemek olduğunu eklemiş olan bir Firkateyn Kaptanından bahsedilmektedir. (Ben bu mektubun daha ziyade hayâl mahsulü olduğunu sanıyorum)

Sultan II. Mahmut'un 1826 da Masonluğu 28 sene müddetle kapatmış olduğunu yukarıda ifade etmiştim. Bununla beraber II. Mahmut (saltanatı: 1808-1839) aydın bir kişi idi. Birçok İslâhat yapmıştır. Sarayında giyimin değiştirilmesi (ceket - pantolon), dînî olmayan okulların açılması, mecburî öğretim, ilk resmî gazetenin neşri (Takvim-i vekaî), ilk nüfus sayımı (yalnız erkekler: 8 milyon Müslümana karşın 4 milyon Hıristiyan), postanın ve posta yollarının kurulması, bu cümledendir. Devamlı surette isyan eden Yeniçeri Ocaklarını o lağvetmiştir (Yeniçerilerin hemen hemen hepsi Bektaşî idi), bununla birlikte tarikatçılar da tekkelerini kapatmışlardır. Masonluk da aynı potaya konulmuş idi ve, II. Mahmut memleketin garplileştirilmesine mütemayil olduğuna göre, kapanışının özel bir sebebi olmadığı sanılmaktadır.

Locaların bu kapanışının başlıca kurbanı, 1820'ye doğru eski büyük elçilerden Ferruh Efendi'nin Ortaköy'de kurduğu ilk TÜRK LOCASI olmuştur.

Masonluğun büyük bir şaşaa ile yeniden ortaya çıktığının görülmesi için, Sultan ABDÜLMECİT'in (1839 -1861) tahta cülusunun ve 1856 Kırım savaşının beklenmesi icap etmiştir (bu savaş esnasında İngiltere, Osmanlı İmparatorluğunun müttefikidir ve büyük itibar kazanmıştır)

Abdülmecit, Mason olan Sadrazamı Mustafa Reşit Paşa'nın tesiri altında kalmıştır. Mustafa Reşit Paşa, bizzat ilân ettiği birinci Gülhane Hattı Hümayununun temel taşını teşkil etmiştir. Bu ıslâhat vatandaşlara müteaddit haklar bahsetmiştir. Sultan, bu İslâhatı tatbike koymayı denemiş fakat gerek müslüman, gerek hirstiyan din adamlarının muhalefeti ile karşılaşmıştır; buna rağmen mahkemeleri ihdas etmiş, harp okulunu ve ilk büyük hastaneyi kurmuş, Galata köprüsünü ve çeşitli âbideler yaptırmıştır.

Abdülmecit'in saltanatı esnasında birçok Locanın kurulduğu görülür. Bu Locaların (aşağıda verdiğim) listesini okuyacak değilim ancak bunlardan birkaçı hakkında Paul Dumont'dan aldığım bazı ilginç ayrıntılara değinmekle yetineceğim.

"L'Union d'Orient" - "Ser" - "Proodos" Localarını seçtim.

1853 - 1856 KIRIM SAVAŞINDAN SONRA AÇILAN LOCALAR

İngiltere Büyük Locası'nın himayesinde, 5'i İstanbul'da, 6'sı İzmir'de ve 1'i Efes'te olmak üzere, 12 Loca.

a) İSTANBUL'da:

1) ŞARK İÇİN TAŞRA BÜYÜK LOCASI: (Grande Loge prorinciale "Pour l'Orient") 24 Haziran 1862 de kurulmuştur. Büyük Üstatları: 1862'den 1865'e, Sr. Bulwer; 1865'den 1869'a, H. Clark; 1869'dan 1873'e, John Porter Brown olmuştur. Sonuncu Büyük Üstadı Stephan Scouloudi idi. Ondan sonra taşra Locaları çalışmalarını durdurmuşlardır ama hangi tarihte durdurdukları bilinmemektedir.

2) "ŞARK" LOCASI (Loge "Orientale"): 25 Kasım 1856 tarihinde, 687 No'lu patent ile kurulmuştur. Ekim 1921 tarihli "Le FrancMaçon" dergisinde Alfred G. Silley bu konuda şöyle demiştir: 'Yakın Şark'ta yıllarca süren savaş ve kargaşaya rağmen, o zamandan beri kurulan bütün diğer Localardan daha çok yaşamıştır... Savaş yılları müstesna, muntazam olarak çalışmalarına ara vermiştir."...

3) İTTİFAK LOCASI (Alliance Lodge): 30 Mart 1860 tarihli ve 819 No'lu beratla ALMAN İTTİFAKI (Alliance Allemande) adı altında çalışmaya başlamıştır. Almanca olarak çalışmış ve 1884'te faaliyetine son vermiştir.

4) "BULWER LODGE": 9 Kasım 1861 tarihli beratla kurulan 821 No'lu bu Loca, ingilizce bilen Türkleri, aynı zamanda da yabancıları kapsamıştır. Faaliyetlerine 1895 de son vermiştir.

5) "VIRTUE" LOCASI: 18 Kasım 1864 tarihli beratla kurulmuş olup. daha sonra "Arete" (Fazilet) adını almıştır. Rumca olarak çalışmış ve 1890 da faaliyetlerine son vermiştir.

b) İZMİR'de:

6) "HOMER" LOCASI: 25 Ocak 1860 patentli ve 806 No'lu olup, faaliyetlerine 1900'e doğru son vermiştir.

7) "LA VICTOIRE" (Zafer) LOCASI: 27 Kasım 1861 patentli ve 986 No'lu olup, 1894'te faaliyetlerine son vermiştir.

8) "St. JOHNS" LOCASI: 4 Mart 1863 patentli ve 952 No'lu olup, 1894'te faaliyetlerine son vermiştir.

9) "DEKREAM" LOCASI: No: 1014 - 1864 patentli. 1865 de ermenice olarak çalışmayı kararlaştırmış, 1894'te faaliyetlerine son vermiştir.

10) "St. GEORGES" LOCASI: No: 1015. 1864'ten 1894'e kadar çalışmıştır.

11) "SİON" LOCASI: No: 1340. 1870'den 1894'e kadar çalışmıştır.

c) EFES'te:

"ELEUSINIAN" LOCASI: No: 978. 1863'ten 1894'e kadar çalışmıştır. (Bütün İngiliz Localarının İzmir'deki faaliyetlerine 1894'te son vermiş olmaları dikkate şayandır) Esasen İngiliz Locaları bütün haberleşmelerini birkaç yıldır kestiklerinden ve aidatlarını ödemediklerinden dolayı Büyük Loca tarafından kapatılıp kayıtları silinmiştir.

B - FRANSA Büyük Locası Himayesinde:

İstanbul, İzmir ve Osmanlı İmparatorluğunun daha başka şehirlerindeki Localar.

a) İSTANBUL'da:

1) "L'ETOILE DU BOSPHORE (Boğaziçi Yıldızı): Bu Loca, yalnız Fransız tebaları için açılmıştır. 1858'den 1861'e kadar çalışmış, 1868'de ve 1891'de kapanmıştır.

2) "L'UNION D'ORIENT" (Şark ittihadı): 1863'te kurulmuştur. Sâdece Fransız cemâatine tahsis edilmiş olan "L'ETOILE DU BOSPHORE'un aksine bu Loca, bütün ırk ve dinlerin kardeşçe bir arada olmasını amaçlamıştır. Üye adedi, 1863'te 30, 1865'de 73 ve 1869 da 143 olmuştur. İlk Üstadı Muhteremi Alex Sehinas'tır; sonrakilar, Aznovour ve Louis Amiable olmuştur (bu isimler, o devrin Locaları tarihinde sık sık tekrarlanmaktadır) "Union d' Orient" genellikle Osmanlı azınlıklarını kabul etmekte idi, fakat kapılarını müslümanlara da açmıştı; 1865'de 3'ten ibaret olan müslüman adedi. 1869 da 53'e yükselmiştir. Bu Türklerin çoğu ordu mensubu idi, fakat aralarında yüksek rütbeli memurlar, Prens Mustafa Fazıl Paşa, Sultan Abdülaziz'in yaverleri Mehmet Rauf Paşa ve Hüseyin Cemil Paşa, birkaç defa Nazırlık etmiş olan Abdullah Macit Paşa, vs.. gibi yüksek mevkilerdeki zevatta bulunmuştur. Lüzum görüldükçe Türkçe Ritüel tatbik edilmekte idi. Bu Masonlar, imparatorluk dâhilinde meşrutî bir rejim kurmaya çalışmışlardır. 1877 de, Fransa Büyük Locasının "Evrenin Ulu Mimarı" deyimini terketmesi, münakaşalara yol açmıştır. 1868 de, Locanın üzerine bir Şapitr eklenmiştir. Loca, 1869 dan sonra inhitata uğramış, Louis Amiable Fransa'ya dönmüş, halefleri de, Mustafa Fazıl Paşa ile diğer birçok Türk Kardeşin istifasını mucip olan hatalar işlemişlerdir. 1873'te, sâdece on kadarı faal olan 41 Kardeş kalmıştır. Loca 1874'te, Şapitr de birkaç ay sonra uykuya girmiştir.

3) "SER" (Sevgi) LOCASI: 1866'da Aznavour tarafından kurulmuştur. Ermenice olarak çalışmakta ve sâdece Ermenilere açık idi. İstanbul'un garplileşmiş muteber ermenilerini kabul ediyordu. 1866 da 18 olan Kardeş sayısı 1868 de 77 ye yükselmiştir. Bunlar, mevkilerini koruyamamak endişesinde olan mutediller idi ve Fransa Büyük Locasının radikal siyasetini tasvip etmiyorlardı. Fransa Büyük Locası ile münasebetleri iyi değildi. Bu Locanın, dinsiz bir kadın tekris etmiş olan "UNION D'ORIENT" Locası ile anlaşmazlıkları vardı ve Fransa'da büyük adette Masonun katıldığı 1871'deki "Commune" ihtilâli hâdiselerinden sonra, durumu daha da sertleşmiştir. 1877 de, Büyük Locanın, Evrenin Ulu Mimarına inanma mecburiyetini kaldırmasıyla, "SER" Locasına büyük bir darbe daha indirilmiş oluyordu. Ermeni üyelerinin çoğu inananlardandı ve Locayı terketmişlerdi. Bununla beraber Loca, serbest fikirli Kardeşlerle faaliyetine devam etmiş ve daha genç üyeler tekris etmeye koyulmuştur. Abdülhamit'in polisi ile git gide artan tartışmaları olmuştur; filhakika, bilhassa 1880 de vâkî Ermeni ayaklanması, polisin akalliyet teşekkülleri üzerindeki nezâretini sertleştirmiştir. Bu sertleşme, üyeleri müstakil bir Ermenistan lehine çalışmakta olan Locada boşluk yaratmıştır. Loca, çalışmalarına 1894'te son vermiştir.

4) "PROODOS" (Terakki) LOCASI 1876'da kurulmuş ve 1868 de açılış merasimini yapmıştır. Bu Loca rumca olarak çalışmakta, fakat kapılarını diğer akalliyetlere ve Türklere de açmakta idi. 1868 deki kuruluşunda 15, 1871 de 39, 1876 da 89 üyesi olan bu atölyenin inkişafını sağlayan Cleânti Scalieri olmuştur. Bu Locada birçok yüksek rütbeli Türk tekris edilmiş olup, millî şâir NAMIK KEMAL ile Sultan Abdülaziz'in saray erkânından yüksek şahsiyetler bu meyandadır. 1872-1873'te, 19'u Türk, 10'u Yahudi olmak üzere, 68 üyesi vardı, Rumlar % 50 civarında idi. Çalışmalar, münavebe ile Türkçe ve Rumca olarak yapılmakta idi. 1872'de Veliaht MURAT (müstakbel V. Sultan Murat) bu Locada tekris edilmiştir. Tekris, büyük bir sır hâlinde, Louis Amiable'ın evinde yapılmış, az sonra Kalfa ve Üstat dereceleri aynı tarzda tevcih edilmiştir. 1873'te, PROODOS'ta Şehzade Murat'ın iki kardeşi, NUREDDİN (1873) ile KEMALEDDÎN (1874) şehzadeler de tekris edilmiştir. Fransa Büyük Locası, Locanın müktesebatından dolayı memnuniyetini izhar etmiş ve Scalieri Kardeşi Kadoş Şövalyesi (30°) derecesine terfi ettirmiştir. Şehzadelerin LOCA çalışmalarına katılmadıklarını, çünkü Sultan Abdülaziz'in aslında Masonluğa karşı olduğunu burada belirtmiş olalım; fakat şehzadeler Masonlarla devamlı olarak münasebette bulunmuşlardır. Şu hususu da belirtelim ki, ALÎ ŞEFKATİ (Jöntürk -Yeni Osmanlılar- hareketinin tertipçilerinden biri) PROODOS'ta tekris edilmiş, Paris'te vefat etmiş ve "Pere Lachaise" mezarlığına defnedilmiştir.

1876 da Sultan Abdülaziz, Sadrazam Mithat Paşa (Mason) tarafından tasvip edilen bir hükümet darbesi ile tahttan indirilmiş ve yerine Kardeşimiz V. Murat getirilmiştir. Sultan Murat, aklî durumu sebebiyle ancak 3 ay saltanat sürebilmiş ve yerine kardeşi Abdülhamit geçmiştir. Üyeleri arasında bir Osmanlı Padişahının bulunmasından büyük memnunluk duymuş olan Fransa Büyük Locası bu defa hüsrana uğramış, zîrâ, V. Murat, sıkı koruma altında Çırağan sarayına kapatılmış ve yerine, Fransa Büyük Locasının radikal fikirlerine kat'î surette karşı olan bir hükümdar geçmiştir. Fransa Masonları kadar, İngiltere ve İtalya Masonları da V. Murat'ı, yeniden tahtına oturtmak için firar ettirmeyi denemişler, fakat (daha sonra bahis konusu edeceğim) kaçırılma planlan bozulmuştur. Bunun neticesi olarak, Sultan Abdülhamit daha çok kuşkulanmış ve Locaları hafiyelerine yakından takip ettirmiş. İngiliz, İtalyan ve Alman Locaları daha az kuşku verici olduğundan, bilhassa Fransa Büyük Locasına bağlı Locaları üzerinde durmuştur. Bütün Türk Kardeşler Proodos'tan istîfâ etmişler ve Loca, 1900'e doğru, sâdece 10 kadarı faal olan 28 üyeden ibaret kalmıştır. Loca, 1901 de Fransa Büyük Locasına aidat borçlarını tesviye edemeden kapanmıştır.

V. MURAT Hakkında Not:

V. Sultan Murat, amcası Abdülaziz'i istihlâf ederek, 1876 da tahta cülus etmiştir.

Amcası Abdülaziz, Abdülmecit'in İslâhatını devam ettirmeye teşebbüs etmiş ve halk ile muhafazakâr aydın Müslümanlar tarafından çok sevilmiştir; Devlet hazinesini bataktan çıkarmayı vaadetmiş, fakat etnik ayaklanmalar (Sırbistan, Romanya) sebebiyle yapmak zorunda kaldığı muharebeler buna imkân vermemiş, ingiltere'den aldığı borçları da ödeyememiştir. Spor sever (kendisi güreşçi idi), güzel sanatlar meraklısı (resim, mûsikî) olan Sultan Abdülaziz, kendini kabiliyetsizlik itabı karşısında bulmuş ve Harp Akademisi öğrencilerinin bir hareketi ile tahttan indirilmiştir.

Tahta cülusunda fiziksel durumu esasen gayet bozuk olan V. Murat'ın hastalığı, amcasının tahttan indirilişinden bir hafta sonra damarlarını keserek intihar etmesinin etkisi altında daha da artmıştır. Sultanın hastalığı üç ay gizlenmiş ise de, sırf istihlaf maksadıyla ve meşrutiyeti tatbik etmek şartıyla II. Abdülhamit'in tahta çıkarılması gerekmiştir. V. Murat, tahttan indirildikten 4 sene sonra iyileşmiş ve Masonlar onu tekrar devletin başına getirme teşebbüsünde bulunmuşlardır. Fransa, İngiltere ve İtalya Sefaretleri tarafından himaye edilen ve her ikisi de Mason olan Kleanti Skalieri ile Aziz Bey, V. Murat'ın hapsedilmiş olduğu Çırağan Sarayından kaçırılmasına teşebbüs etmişlerdir; Galler Prensi (İngiltere Büyük Locası Büyük Üstadı) tarafından gönderilen bir hekimin yardımıyla, kanalizasyonlardan kaçırılacaktı, fakat bir ihbar üzerine, plan son dakikada akamete uğramıştır. Bir manga asker birçok suikastçıyı öldürmüş, V. Murat Yıldız Sarayına hapsedilmiş ve orada 25 sene daha yaşadıktan sonra, 1905 te ölmüştür.

b) İZMİR'DEKİ FRANSA BÜYÜK LOCASINA BAĞLI LOCALAR

5) 'MELES" LOCASI: 1868 de açılmıştır.

c) BEYRUT'TA

6) "LE LİBAN" 1868 de kurulmuştur.

7) "LA CHAINE D'ORIENT" 1896 da kurulmuştur.

C - TURIN BÜYÜK LOCASININ HİMAYESİNDE - DAHA SONRA ROMA BÜYÜK LOCASI (9 Loca)

a) İSTANBUL'da

1.- 1863 te açılışı yapılan ITALIA: Muharebeler yüzünden 1868 de faaliyetlerine son verme mecburiyetinde kalmıştır. O zaman, aynı Büyük Locanın himayesinde yeni Localar kurulmuştur:

2. - ITALIA RISORTA (1868), Gerassi Kardeş ile.

3.- LA SPERANZA - LA FELICE - LA SICERITA: Bu üç Loca, "LA TRE IN UNA" adını alan tek bir Loca teşkil etmek üzere 1868 de birleşmişlerdir. Daha sonra, bu Loca "AZIZICH" adını almıştır, ancak kısa ömürlü olmuştur.

4) - "LUCE ORIENTALE" 1873 te açılışı yapılmış olup, Büyükderede çalışmıştır.

b) İZMİR'de

5.- "STELLA IONIA": İstanbul'daki ITALIA Locası tarafından 1864 te kurulmuştur. Yer yokluğundan, İzmir'deki İngiltere Büyük Locasının 6 Locası ile aynı Mabette çalışmıştır. Bu Locanın 60 üyesi olmuştur; aym zamanda bir Rose-Croix Şapitri açmıştır.

6.- İzmir yakınında, ORHANÎYE'de "ORCANIE" adlı bir Loca,

7.- Manisa'da da "ANACLETE CRICCA" Locası vardı. Bu iki Loca "STELLIA IONIA" Şapitrine bağlanmıştı. Manisa'da iki Locadan daha bahsedilmektedir:

8.- "ARMENAK" ve

9.- "FENICE"

D- İSKOÇYA BÜYÜK LOCASININ HİMAYESİNDE:

Beyrut'ta: "PALESTINE" LOCASI (1861) ve İstanbul'da (Haliç üzerinde bir mahalde olan) Hasköy'de "CALCEDONIENNE" Locası (1868)

E- İRLANDA BÜYÜK LOCASININ HİMAYESİNDE:

"LENISTER" Locası, yine Hasköy mahallesinde, 1865 te kurulmuştur.

F- HAMBURG BÜYÜK LOCASININ HİMAYESİNDE:

1. - İstanbul'da, 1863 te "GERMANIA AM GOLDNEN HORN" ' (Haliç'te Germania) Locası, Konsolos G. Treu tarafından kurulmuştur, fakat 1873 te faaliyetine son vermiştir.

2. - Hamburg Büyük Locası, 1894 te, "DİE LEUCHTE AM GOLDNEN HORN" (Haliç Nuru) Locasını kurmuştur; bu Loca, Türk Masonluğunun doğduğu 1908 yılına kadar yaşamıştır. Mackey ansiklopedisine göre, 1811 de Erzurum'da, bizce bilinmeyen bir Rit'te  "ORIENTAL IRANIEN" Ritinde çalışan bir Loca varmış; adı bilinmeyen bu Locanın Fransa Büyük Locası ile münasebeti var imiş. 1857 de İzmir'de, bir "GRANDE LOGE DE TURQUIE" (TÜRKİYE BÜYÜK LOCASI) kurulmuştur. Sırf menfaat gayesiyle kurulmuş olan bu Locanın ömrü kısa olmuştur.

Şu hususu da önemle belirtmek gerekir ki, ilk TÜRKİYE YÜKSEK SÜRASI o devirde kurulmuştur. 1861 de Şehzade Mehmet Halim Paşa (Osmanlı imparatorluğuna karşı Mısır'ın istiklâlini ilân eden ilk Mısır Hidivinin oğlu) ingiltere'de 33° yi ihraz etmiş olarak Türkiye'ye gelmiştir. Hakim Büyük Umumi Müfettiş yetkilerine dayanarak, bazı Türk Masonları 33° ye yükseltmiş ve onlarla birlikte bir Yüksek Şûra kurmuştur. Bu Yüksek Şûra Washington Ana Şûrası tarafından tanınmış fakat, tevâlî eden muharebeler ve gayrımüsait olan siyasî hava sebebiyle, hiçbir faaliyet gösterememiştir. 1880 de, Anadolu'da aç kalanlara yardım istemek üzere Ana Yüksek Şûraya yazılan bir mektup müstesna, bu Yüksek Şûranın faaliyetini ispatlayacak hiçbir vesika bulunamamıştır. Şu halde Masonluk, 1860 dan sonra ve Sultan Abdülmecit ile Sultan Abdülaziz'in saltanatları döneminde, büyük bir gelişme göstermiştir. Akalliyetler Meşrutiyetle korunmuştu ve belirli bir hürriyet hüküm sürmekte idi. Kısa süren V. Murat döneminden sonra, II. Abdülhamit (Kızıl Sultan) 1876 da tahta çıkmış ve Mason olan Sadrazam Mithat Paşa'nın tesiri altında, Birinci Meşrutiyeti kabul etmiştir. Az sonra, Osmanlı orduları yenilgilere uğramışlar ve Mithat Paşa önce tehcir edilmiş, sonra da öldürülmüştür. Sultan, Parlamentoları süresiz olarak kapatmış ve imparatorluğun mutlak hâkimi olmuştur. Esasen II. Abdülhamit fethettiği ülkelerin hemen hemen hepsini kaybetmişti: Bulgaristan, Yunanistan, Romanya, Sırbistan ve Montenegro, istiklâllerini ilân etmişlerdi.

Abdülhamit endişeli bir kişi idi. Sıkı sıkıya korunmuş Yıldız Sarayını hiç terketmez ve etrafını bir casus şebekesi ile kuşatırdı. Masonluğu, İngiltere'nin "siyasî bir âmili" telakki eder, tehcirlerde bulunur, bilhassa Türkleri tehcir eder ve bu minval üzere Masonluk hakkında takibatta bulunurdu. Akalliyet Locaları daha az endişeli idi ve hayatiyetlerini idame ettirebiliyorlardı, fakat faaliyetleri gayet mahdut idi. Bununla beraber, II. Abdülhamit saltanatının sonlarına doğru Masonluk, Türkiye tarihinde en büyük rolü oynamıştır. Nitekim, esasen uzun yıllardan beri, bilhassa dış memleketlerde, faal olan Genç Osmanlılar (JÖntürkler), "İttihat ve Terakki" adlı bir cemiyet dahilinde teşkilatlanmışlar ve bu cemiyet üyelerinden çoğu Trakya, Makedonya ve bilhassa Selanik'te çalışan Localara devam etmiştir. Selanik Locaları, Sultanın inzibat kuvvetleri tarafından nispeten az nezaret altında tutuluyordu, Jöntürkler de orada, hakîkî bir meşrûti rejim kurmayı istihdaf eden planlarını hazırlamak için, kendilerini emniyette hissediyorlardı. Bundan önemli surette dahli olan iki Loca zikretmekle yetineceğim:

Fransa Büyük Locasının VERITAS LOCASI (babam bu Locada tekris edilmişti) ve İtalya Büyük Locasının MAKEDONIA RISORTA Locası.

1908 de Abdülhamit İkinci Meşrûtiyet'i kabule mecbur edilmiş ve bu, Osmanlı İmparatorluğunun ikinci meşrutî dönemi olmuştur, ittihat ve Terakki Cemiyeti siyasî parti hâlini almış ve üyelerinin büyük bir kısmı Parlamentoya girmiştir. Vekillerden bir çoğu Jöntürklerden idi. Fakat çok geçmeden, üyeler arasında çıkan anlaşmazlıklar sebebiyle, Parti bölünmüştür. Müteassıp dincilerin bir isyanı, Trakya'dan Istanbula gelen ordu tarafından bastırılmıştır. Abdülhamit, Meclisler tarafından isyanı kışkırtmakla itham edilmiş ve 1909 da tahttan indirilmiştir. (Sultanın tahttan indirildiğini ilân eden komisyonda iki Mason bulunmuştur) Türk Masonluğu tarihinin ikinci dönemi, ikinci Meşrûtiyet ile başlamıştır.

II. DÖNEM (1908'den 1935'e)

Türk Millî Masonluğu 1908 den sonra teşekkül etmeye başlamıştır. O zamana kadar, gördüğünüz gibi Osmanlı imparatorluğu hudutları içerisinde çalışan Locaların tamamı yabancı obediyanslara ait idi.

Sultan Reşat (V. Mehmet), kardeşi Abdülhamit'i istihlâf etmiş, memleket acınacak hâle gelmiş, memleketin idaresi zaten bölünmüş olan Jöntürk'lerin fiilen eline geçmiştir. Öte yandan, hâlâ güçlü olan akalliyetler, imtiyazlarını koruma gayreti içinde olmuşlardır. Türkiye, ilk önce Balkan harbine sürüklenmiş ve Balkanlardaki bütün topraklarını kaybetmiş, sonra da, birinci Dünya Harbine sürüklenerek Almanya ile birlikte mağlubiyete uğramış ve Mustafa Kemal tarafından sevk ve idare edilen istiklâl savaşı sonundaki kurtuluşuna kadar, tamamiyle müttefik ordularının işgali altında kalmıştır. Bununla beraber, Sultan Reşat oldukça liberal bir kişi idi; Meşrûtiyeti tatbik etmeyi tecrübe etmiş, millî müesseseleri dînin tesirinden kurtarmak istemiş; hâttâ kadınlar için bir üniversite kurmuş; Kapitülasyonların sona erdiğini ilân etmiştir.

O SIRADA MASONLUK NE YAPMIŞTIR?

Abdülhamit saltanatın sonunda, PROODOS Locası 1901 de uykuya girdiğine göre, Fransa Büyük Locasının hiç bir Locası kalmamıştı. Sâdece bir İtalyan Locası (BIZANZIO RISORTA), bir İngiliz Locası (ORIENTAL) ve bir de Alman Locası (LEUCHTE AM GOLDNEN HORN) kalmıştı. Diğer Localar Sultanın tazyiklerine dayanamamışlardı. 1908 den sonra esen hürriyet rüzgârı ile birlikte Fransa Büyük Locası, Selanik Localarındaki ve bilhassa "Macedonia Risorta" Locasındaki Jöntürk ihtilâlci elemanlarını bir araya getirmek gayesiyle, İstanbul'da hemen yeni bir Loca kurmuştur; bu, 1908 yılında kurulan "LA RENAISSANCE" Locasıdır. Ancak Jöntürkler Fransa Büyük Locasının fazlasıyla radikal olan Masonluğuna intisap etmeye pek mütemayil olmamışlar ve milliyetçi fikirleri, onları millî bir Masonluk kurmaya sevketmiştir.

Aslında, 1861 de kurulup, Ana Yüksek Şûra tarafından tanınmış olduğu halde fiiliyatta hiçbir vakit çalışmamış olan ilk Yüksek Şûranın bir devamı olan Osmanlı Yüksek Şûrası, 3 Mart 1909 da böylece doğmuş oluyordu. Bu Yüksek Şûrayı kurmakla görevlendirilen zat, Mısır Yüksek Şûrası üyesi Şehzade Aziz Hasan Paşa idi. Şu hususu belirtelim ki, Belçika Yüksek Şûrası Hâkim Büyük Amiri Kont Eugene Golbert d'Aviela ile Sakanini Kardeşin, bu Osmanlı Yüksek Şûrasının kurulmasındaki rolleri büyük olmuştur. 1861 Yüksek Şûrası üyelerinden hayatta kalan olmadığından, Şehzade Aziz Hasan Paşa, Eski ve Kabul Edilmiş Skoç Ritinin kaideleri uyarınca, 13 Türk Kardeşi 33.Dereceye yükseltmiş ve 3 Mart 1909 tarihinde kurulan bu Yüksek Şûranın ilk Hâkim Büyük Amiri seçilmiştir. Bu Osmanlı Yüksek Şûrası, aynı yol (1 Ağustos 1909 da), Remzî Derecelerde (I-II-III) çalışmak üzere bir Osmanlı Maşrık-ı Azam'ı kurmuştur. Bu Maşrık-ı Azamın teşkili için 9 Locanın mevcudiyeti gerekmiştir. İlk önce "Bizanzio Risorta" Locası (İtalya Büyük Locası) ve (sonradan Mâliye Vekili olacak olan Câvit Bey'in dâhil bulunduğu) "Meşrutiyet" Locası (İspanya), Osmanlı Yüksek Şûrasının vesayetine girmiş sonra da 7 Loca kurulmuştur:

VATAN (Prens Aziz Paşa ile)

MUHİBBAN-I HÜRRİYET (O sırada Türkiye'nin en eski Masonu olan Dr. Mehmet Ali ile sonradan bu Locada bir çok önemli Mason tekris edilmiştir)

VEFA

ŞAFAK

RESNE (Türk Masonluğunun 1968 de İngiltere Büyük Locası tarafından tanınmasında bu Locanın önemli rolü olmuştur, zîrâ İngiltere Büyük Locasınca tanınan Muntazam bir Obediyansa -Mısır- bağlı olan yegâne Loca idi)

İTTİHAD-I TERAKKİ MUHİBBANI (Fransızca olarak çalışıyordu)

UHUVVET-İ OSMANİ.

Osmanlı Büyük Locasının ilk Büyük Üstadı, o zaman Dahiliye Nâzırı olup sonraları Sadrazam olan Talat Paşa idi. Bir Maşrık-ı Azamın bir Yüksek Şûra tarafından kurulması, masonik intizam kaidelerine kat'î surette aykırı olmuştur. Bundan dolayı, Osmanlı Maşrık-ı Azamı, muntazam Obediyansların çoğu tarafından tanınmamış ve Osmanlı İmparatorluğu hudutları dahilinde yabancı Obediyanslara ait Locaların mevcudiyeti devam etmiştir. Yukarıda adı geçen "Bizanzio Risorta" (İtalya), "Oriental" (İngiltere) ve "Leuchte am Goldnenhorn "(Almanya) Localarına bir de, İskoçya Büyük Locasının beratıyla "LA TURQUIE" Locası (1908 Gould) ve Fransa Büyük Locasının "LA RENAISSANCE" Locası eklenmiştir. (İstiklâl savaşı sırasında Türkiye siyasetine faal olarak karışan Ermeniler ile akalliyetleri bilhassa himaye eden ve fransızca olarak çalışan bu Localardan ileride daha etraflı surette bahsedeceğim) Fransızca olarak da çalışan "LES AMIS DE L'UNION ET DU PROGRES" (İTTİHAT VE TERAKKİ DOSTLARI) Locasının, fransızca konuşan müslüman masonların çoğunu, yeni Osmanlı Maşrık-ı Azamı'na cezbettiğini de belirtmiş olalım. Balkan harbi patlayınca, Hâkim Büyük Amir Prens Aziz Hasan Paşa bir ordunun kumandasını ele almış ve Yüksek Şûranın başına Dr. Mehmet Ali (Baba) getirilmiştir. Osmanlı Maşrık-ı Azamı'nın Büyük Üstadı Talat Paşa ise, Dâhiliye Vekilliği sebebiyle görevini terketmiş ve yerine bir komutan olan (Ziya-ı Şark Locasının Üstadı Muhteremi) Süleyman Faik Bey getirilmiştir. Jöntürkler, sâdece Osmanlı Maşrık-ı azaminin kurulduğu ilk senelerde Localarda büyük adette idiler. Sonraları, İttihat ve Terakki Partisi, Parlamento içerisinde bile bölününce, Parti içinde oluşan muhalefet kanadı, siyasal amaçlarla Masonluğu şiddetle tâkîbe koyulmuş, hattâ, Masonluk aleyhtarı olan yazar Leo Taxil'in eserlerini tevzi ettirmiş ve halkı, her türlü vâsıta ile, Masonluk aleyhine kışkırtmaya çalışmıştır. O zaman, birçok Loca çalışmalarını büyük ölçüde tahdit etme zorunda kalmış, bir çoğu da muvakkaten uykuya girmiştir. Ancak 1912 de sulh olmuş. Dr. Mehmet Ali, Maşrık-ı Azamın Büyük Üstadı seçilmiş ve yeni birçok Loca kurulmuştur. Bununla beraber, verimli bir masonik faaliyette bulunulması kolay kolay düşünülemezdi. İttihat ve Terakkî Partisinin Başkanı Enver Paşa, dünyadaki bütün Türklerin tek bir İmparatorlukta toplanmasını isteyen Turancı cereyanları hararetle desteklemekte idi. Enver Paşa, kendisinin de dâhil bulunduğu Jöntürklere Masonluğun yardımlarını çabucak unutmuş ve birçok Türk olmayan müslümanı bir araya getirmiş olan Masonluğa karşı saldırıya geçmiştir. Öte yandan Türkiye'yi, iğrenç manevralarla, milliyetçi fikirlerine hayran olduğu Almanların yanında, 1914 dünya harbine sürükleyen de Enver Paşa olmuştur. Birçok Kardeşin cepheye gitmesi icap etmiş ve hattâ Localar, hükümet emriyle, bir süre kapatılmıştır. Enver Paşa, silâhlı kuvvetlerin başkumandanı idi. Büyük Üstat Süleyman Faik Bey 1916 da cepheye gitmiş ve er meydanında şehit olmuştur; yerine müstakbel Mâliye Vekili Câvit Bey getirilmiştir.

Sultan Reşat, 1914-1918 harbinin sonunda az önce vefat etmiş ve yerine, Osmanlı Padişahlarının sonuncusu olan Sultan VAHDETTİN (VI. Mehmet) geçmiştir. Osmanlı orduları bütün cephelerde mağlup olmuş ve imparatorluk hükümeti, bütün memleketi işgal edip aralarında paylaşan Müttefikler tarafından ileri sürülen şartların tamamını kabul ederek, Mondoros Muahedesini imzalamak zorunda kalmıştır. Müttefiklerin emri üzerine Padişah parlamentoyu feshetmiş ve hükümeti, Türkiye'yi harbe sürükledikleri iddia edilen İttihat ve Terakkî Partisinden olan Vekillerden temizlemiştir. Sonra Padişah, tahtını korumak gayesiyle, Sevr Muhedesini imzalamış fakat o sırada Mustafa Kemal millî mukavemet hareketini başlatmış, muntazam bir ordu ve millî Meclise dayalı bir hükümet teşkil etmiştir. Mustafa Kemal işgal kuvvetlerini memleketten kovmuş ve Müttefikler Mudanya Mütârekesini imzalamak zorunda kalmışlardır. Bunu Lozan Muahedesi takip etmiştir. İsmet Paşa (İnönü) başkanlığında 1912 de Lozan'a giden yeni Ankara Hükümetinin murahhasları arasında birçok Mason bulunmuştur. Mustafa Kemal Atatürk'ün gerek Hükümetlerinde, gerek etrafında, bilhassa memurlar ve eğitimciler arasında da Masonlar bulunmuştur. Şu halde, Kemal Atatürk'ün memlekete getirdiği inkilâplarda ve bahusus, (bazen acımasızca bastırılan ayaklanmalara dönüşen dînî grupların muhalefeti yüzünden uzun zaman alan) laikleştirmede Masonlar önemli rol oynamışlardır.

İstiklâl savaşı esnasında, akalliyetler (bilhassa rumlar ve ermeniler) müstakil bir Ermenistan kurulması ve Türkiye'nin bir kısmının yunan kuvvetleri tarafından işgal edilmesi ümitlerinin kırıldığını görmüşlerdir.

Yarın (konferansımın II. bölümünde) Fransa Büyük Locasının, RENAISSANCE MELLES Locasının, bu Obediyansın himayesini sağlamak üzere sarfettiği gayretlerden, buna rağmen bu himayenin bahsedilmediğinden bahsedeceğim.

Fransa Büyük Locasının, 1918 de 4 Locası vardı: istanbul'da "LA RENAISSANCE" Locası, ikisi de izmir'de olmak üzere, "HOMER" Locası (esas itibariyle yahudi) ile "MELES" Locası (rum cemaatine ait), 4. olarak da Konya'da kurulan fakat kısa ömürlü olan (1918 -1920) "SOLEIL DE L'ANATOLIE" Locası. Paul Dumont, MELES ve RENAISSANCE Localarının gayet ilginç bir tarihçesini yapmış, Fransa Büyük Locası ile yaptıkları ve Türkiye'ye karşı şiddetli saldırılar ihtiva eden son derece siyasîleşmiş yazışmaları nakletmiştir ("Kur'an kıtırcıları", "gayrimüslimlerin meşru arzularının tatmin edilebilmesi maksadıyla Türk Devletinin tamamıyla yıkılması" gibi) RENAISSANCE Locası, (kendisini 1950 de yakından tanıdığım Galatasaray Lisesinde öğretmen) Armand Mosse adlı bir Fransız tarafından ele alınmış ve Kemalist devrime şevkle katılmıştı. Netice itibariyle, 1922 sonunda istenmeyen unsurlar memleketi terketmiş veya sâkin bir eylemsizliğe çekilmiş olduklarına göre, Fransa Büyük Locasının Türkiye'de sâdece iyi disiplin altına alınmış Locaları vardı. Osmanlı Maşrık-ı Azamı, 1909 ile 1935 arasında 56 Loca ile zenginleşmiştir; buna kurulduğu 1909 yılında İstanbul, Lübnan, Mısır, Filistin, Makedonya, Mersin, İzmit, Sivas, Malatya, Elazığ, Ankara, İzmir, Gaziantep, Samsun ve Bursa'da olmak üzere sahip olduğu 9 Loca eklenirse toplam 65 Loca olur. Fransa Büyük Locasının "HOMERE" ve "RENAISSANCE" Locaları, 1933 ve 1935 de Türkiye Maşrık-ı Azamı'na katılmışlardır. Yukarıda zikredilen 56 Loca arasında, daha önceki Mısır, İspanya ve İtalya Obediyanslarına bağlı Localar vardı. Locaların üyeleri, memleketin aşağı yukarı bütün etnik unsurlarını temsil etmekte idiler. Türkiye Maşrık-ı Azamı hemen hemen münhasıran İskoç Ritinde çalışıyordu ve mihrap üzerinde, Eski ve Yeni Ahitlerle, Kur'an'ın ,aynı zamanda da Gönye ve Pergelin bulundurulmasını mecburî kılmıştı. Hâlen de öyledir.

1932 de, İstanbul'da toplanan "AMİ" nin büyük konvanında, Belçika Büyük Locasından olan Carpentier Kardeş şöyle demişti: "Genel tedirginliğin bu elîm döneminde, Masonluğun görevi, itimâdı yeniden tesis etmek, milletlerin barış ve yaklaşımını sağlamaya yönelik problemleri sükunetle ve aklıselîm ile tetkik etmektir." Bununla beraber Türkiye Büyük Locası, İngiltere Büyük Locasının vazettiği intizam kaidelerini tatbik eden Obediyanslar tarafından tanınmamakta idi. Filhakika, Türkiye Büyük Locası, Yüksek Şûra tarafından kurulmuş idi ve Remzî Localar üzerinde hâkimiyetini sağlayan bir konkordato akdetmiş olması, muntazam Obediyanslar tarafından tanınması için kâfi gelmiyordu. Türk Masonluğunun muntazam olarak tanınmasına lüzumlu adımları atması için 1966'ya kadar beklemek gerekmiştir.

Bazı rakamlar vereyim: Türk Masonluğunun uykuya geçirildiği 1935 yılında, Türkiye Büyük Locasının, patent almış 65 Locasından 25'i Türkçe, 6'sı Fransızca, 1'i de Almanca olarak çalışan 32 faal Locasındaki üye sayısı 2500 civannda idi.

Şu hususu belirtelim ki, Türkiye Büyük Locası, Localarına sâdece muntazam Masonları kabul ediyordu ve gerek siyasî gerek dînî konular üzerinde müzâkere yasaklanmış bulunuyordu ki, bu cihet İngiltere Büyük Locasının intizam kaidelerine uygun idi.

O dönemde Türkiye Yüksek Şûrası, biri Fransızca olarak çalışan 4 Olgunlaşma (4°-14°) Atölyesine, yine bir Fransızca olarak çalışan 5 Şapitr'e (15°-18°), 3 Areopaja (19°-30°), bir Yüksek Haysiyet divanına (31°) ve bir Yüksek danışma Divanına (32°) sahipti; İstanbul, Ankara ve İzmir'de çalışıyordu ve Washington Ana Yüksek Şûrasına tabî bütün muhtazam Obediyanslar tarafından tanınıyordu.

1908 den önce Osmanlı İmparatorluğunda faaliyette bulunmuş olan yabancı Obediyans Localarının ekserisi (bir memlekette tek bir Obediyansın bulunmasını âmir olan mahallîlik prensibi gereğince) Türk Obediyansına intikal etmiştir. Yalnız İngiliz ve İskoç Locaları, bir müddet daha faaliyetlerine devam etmişlerdir.

Şimdi sizlere, Mason Localarının büyük inkişaf kaydettikleri Sultan Abdülhamit'in saltanat sürdüğü 1861 - 1880 dönemine ait bazı ayrıntılar sunmak istiyorum; bu bilgiler, Fransa Millî Kütüphanesi sayesinde ve Fransa Büyük Locası menşeili olarak, Türkiye Büyük Locasının arşivlerinde bulunan vesikalardan elde edilmiştir.

İSTANBUL'DA

1861'de

Çalışmalarını tatil etmiş olan "ORIENTALE" Locası (İngiltere Büyük Locasına bağlı)Cadde-i Kebîr (İstiklâl Caddesi) üzerindeki lokalinde tekrar faaliyete geçmiş ve İngiltere Büyük Locasının Büyük Üstat Kaymakamı Hyde Clarke tarafından ziyaret edilmiştir.

1863'te

İstanbul'da çalışan ve bîrçok dervişi (din adamını) ve yüksek memuru tekris eden 8 Loca vardı, İmparatorluk Hükümetinin Batı ile olan bağlarını sıkılaştırmak arzusunda olduğu söylenmekte idi. Fransa Büyük Locasına bağlı "UNION D'ORIENT" ve "ETOILE DU BOSPHORE" locaları fransızca olarak, "GERMANIA AM GOLDNEN HORN" Locası da Almanca olarak çalışıyordu ve bu Locaların Kardeşleri karşılıklı olarak birbirlerini ziyaret ediyorlardı, İngilizler sâdece kendi dillerini bildiklerinden bu ziyaretçiler arasında yoklardı. 1863'te, italyanca çalışan İtalya Büyük Locasının "ITALLIA" Locasıda kurulmuştu. Bu Locanın kuruluşunda, İtalyan Sefiri Carraciolo Markisi de hazır bulunmuştur.

1864'te

İngiliz Masonik Magazini, İstanbul Localarını tenkit eden bir makele neşretmiştir. Bu ise kuvvetli bir tepki yaratmıştır. İngiliz Locaları dışında 5 loca, Beyoğlu'ndaki bir Mabette çalışmak üzere bir araya gelmişlerdir. Bu Localar, geliri bir fakir öğrenciler yurdunun kurulmasına yardımcı olmak üzere bir balo tertiplemişlerdir. Bu baloda bir Paşa ve birçok din adamı hazır bulunmuştur. Balo geliri kâfi gelmemiş ve müracaat olunan şahsî yardımlarla bir okul kurulmuştur. Bu okulun öğrenci adedi bidayette 20 iken, sonradan 50 ye yükselmitir.

"ITALIA" Locasında, Allaha inanç ve ruhun ölmezliği hakkında müzakerelerde bulunulduğu müşahede edilmiştir. Bâzı Kardeşler, şayet bu inançlar mecburî ise hür düşünceye aykırıdır noktainazarını müdafaa etmişlerdir. O yıl, yüksek mevkideki bir islâm din adamı da tekris edilmiştir. O devirde, 370 faal ve 20 gayrıfaal Kardeş mevcut idi. "ITALIA" Locasının 125 aktif üyesi vardı.

Belgrat'ta, Sırpların katıldığı Ali Koç adlı bir Locanın bulunduğu sanılmaktadır.

ÎZMİR'de

O tarihte İzmir'de İngiltere Büyük Locasının 6 Locası çalışmakta idi. 1864 te İtalyan Obediyansından "STELLA IONIA" Locası kurulmuş ve yer yokluğundan, İngiliz Localarının Mabedinde çalışmıştır. "STELLA IONIA" Locasından, 2 ay içinde 50 kadar üyesi olmuştur, İzmir'deki Kardeşlerin sayısı 160 idi. 1866 da, STELLA IONIA Locasının "Diana" tarihî mabedinde yaptığı toplantıda, bütün dinlerden yüz kadar Kardeş hazır bulunmuştur, İzmir Valisi ve Reşit Paşa Kardeş, çalışmalara katılmışlardır.

STELLA IONIA Locası bir Şapitr RC küşadetmiştir. Orhaniye'deki "ORCANIE" Locası ve Manisa'da Türkçe olarak çalışan "ANACLETE CRICCA" Locası ile birlikte bu Şapitre bağlı Loca adedi 3 olmuştur. 1868 de İzmir'de, Fransa Büyük Locasının "MELES" Locası kuşat edilmiştir. Galler Prensinin İngiltere Büyük Locasının Büyük Üstatlığına tâyini münasebetiyle, İzmir'de çalışan bütün Locaları bir araya getiren büyük bir merasim tertiplemiş ve tebrikler Fransızca, İtalyanca, Türkçe, Ermenice ve Rumca olarak yapılmıştır.

1865'te

İngiltere Büyük Locası hiyamesinde "ARETE" Locası kurulmuştur. Bu Loca rumca olarak çalışmıştır. Locanın Üstadı Muhteremi, Amiable Kardeşin Üstadı Muhteremi olduğu "UNION D'ORIENT" Locasının eski Üstadı Muhteremi Schinas Kardeştir. "UNION D'ORIENT" dan bir çok Kardeş "ARETE" Locasına geçmiştir. 1865 te, Osmanlı İmparatorluğu dahilindeki İngiliz Localarının adedi 14 tür.

1866'da

Bir Kolera salgını patlak vermiştir, iki hekim Kardeş, hastaları tedavi ederken ölmüştür. "ITALIA" Locası bir cankurtaran servisi organize etmiş ve bedava ilaç dağıtmıştır. Padişah, Locanın Üstadı Muhteremine nişan vermiştir. Masonlar, iki büyük yangının felâketzedelerine de yardım etmişlerdir. O yıl, İskoçya Obediyânsına bağlı "The THISTLE" adlı Rose-Croix bir Şapitr kurulmuştur, fakat Türkiye'de çalışan Iskoçya Büyük Locasının mavi Locası yoktu. 1866 da, Fransa Büyük Locasının ermenice olarak çalışan "SER" Locası kurulmuştur. "LENISTER LODGE" adlı diğer bir Loca, İrlanda Büyük Locasının himayesinde kurulmuştur. Bu Loca, o zamanlar herkesin piknik yapmaya ve sandala binmeye gittiği yer olan Haliç üzerindeki Hasköy'de faaliyette bulunmuştur.

1867'de

"ITALIA" Locası, 4 yıl çalıştıktan sonra uykuya girmiştir. Aynı zamanda bu Locaya merbut Şapitr de kapanmıştır. Buna mukabil 1867, Fransa Büyük Locasının rumca olarak çalışan "PROODOS" Locasının kurulduğu yıl olmuştur. Bu Locanın, Louis Amiable Kardeş tarafından sevk ve idare edilen kuruluş merasiminde diğer Atölyelerden birçok ziyaretçi hazır bulumuştur. "L'UNION D'ORIENT" Locası, felsefî dereceler vermeye yetkili kılınmıştır.

"ITALIA" Locasının kapanmasından sonra, İtalya Büyük Locası, Beyoğlu Mabedinde çalıştırılmak üzere 3 yeni Loca kurulmuştur: "LA SINCERITA" "LA SPERANZA" ve "LA FENICE". Bu Localar, tahttaki Padişahın adına izafeten "AZİZİYE" Locasını kurmak üzere birleşmişlerdir. Bir de "ITALIA RISORTA" Locası vardır.

İngiltere Büyük Locası, Türkiye'de çalışan locaları için Fuat Paşa'yı Bölge Üstadı Muhteremi seçmiştir, fakat Sultan Abdülaziz'in maiyetinde Londra'da bulunan Fuat Paşa, vaktinin müsait olmaması sebebiyle bu Üstadı Muhteremligi reddetmiştir.

"UNION D'ORIENT" Locası Louis Amiable'ı Üstadı Muhterem seçmiş ve aynı zamanda Türkçe olarak da çalışmaya başlamıştır. Kırk kadar müslüman bu Locada tekris edilmiştir.

"ARETE" Locası, başka Ritlerden (Royal Arch) ve felsefî derecelerden Kardeşlerin de kendi regalyaları ile katıldıkları bir balo tertiplemiştir; hattâ bu baloya Tampliye kıyafetinde bir Kardeşte iştirak etmiştir; 30 franklık gelir fakirlere dağıtılmıştır.

1872'de

"PROODOS" Locası, daha sonra V. Sultan Murat olan veliaht Şehzade Murat'ı tekris etmiştir. Tören, Locanın Hatibi olan Louis Amiable'ın evinde yapılmıştır. Üstadı Muhterem Cleanti Scalieri idi ve tören Türkçe olarak yapılmıştır. Ziyaretçi bir Kardeş, Türkiye'deki Locaların durumunu belirten bir mektubunda, Proodos Locasının bir toplantısında hazır bulunduğunu ve oradaki 3 ziyaretçiden 2'sinin Selanik'ten, birinin de Paris'ten olduğunu, bu ziyaretçilerden birinin "Memphis Misraim" Ritinin 95. derecesinin alâmetlerini taşıdığını yazmıştır. O tarihte PROODOS Locasının 91 üyesi vardı. (1873'te Şehzade Nurettin ve 1875'te Şehzade Kemâlettin bu Locada tekris edilmiştir)

1874'te

"SER", "ITALIA RISORTA", "ETOILE DU BOSPHORE" ve "PROODOS" Locaları, Anadolu'da (Ermeni Anadolusunda denilmiştir) hüküm süren açlık felâketzedelerine yardım edilmesi için dünyanın bütün Masonlarına hitaben bir mektup yazmışlardır.

Locaların kapanması 1935'te vâkî olmuştur. Sebeplerini tetkik edelim.

LOCALARIN 1935'TE KAPANIŞININ SEBEPLERİ
(Tarihçe)

1748'de ve 1826'da locaların Sultan I. Mahmut ve II. Mahmut tarafından resmen kapatılmış olduğunu görmüştük. Sultan Abdülaziz ise 1870'e doğru, dinsizlik ve hristiyan propagandacılığı ile itham edilmişti.

Abdülhamit'in son senesi olan 1908 de, Jöntürklere karşı yapılan bütün hücumlar Masonların üzerine atılmış ve buna ilâveten Masonluk Siyonizm ile itham edilmiştir.

Cumhuriyet döneminde, dinsizlik ithamları ikinci sıraya düşmüş fakat bu defa, teşkilâtlarının kökleri memleket dışında olduğundan, Masonlar kötü vatandaş telakki edilmişlerdir. Bu ithamlar, bilhassa 1925'ten itibaren vâki olmuş ve Mason olma isteği reddedilmiş olan Maarif Vekili Mahmut Esat Bozkurt tarafından desteklenmiştir. Genel Kurmay Başkanı Mareşal Fevzi Çakmak ve diğer bazı önemli şahsiyetler Masonluğa açıkça karşı çıkmışlardır. Buna rağmen, Hükümette birçok Mason vardı.

Türkiye Büyük Locasının bir komisyonu tarafından neşredilen bir kitapta, kapanış sebepleri şöyle izah edilmiştir:

"Türkiye Cumhuriyetinde, Masonluk aleyhtarı cereyanlar, bir taraftan mürteci ve câhil ortamlardan, diğer taraftan solcu hareketlerden ileri gelmiştir."

Masonluğun milletlerarası bir kuruluş, siyasî fikirler besleyen gizli bir cemiyet olduğunu iddia eden Türkçü ve turancı hareketlerin en müteassıp elemanlarını bir araya getiren Türk Ocakları vardı.

Bu propaganda bazı gazete ve kitaplarla desteklenmekte idi. Locaları kapatmış olan Almanya, İtalya, İspanya ve Portekiz gibi örnekler vardı.

Nihayet, Masonluğun modasının geçtiğini ve cazibesini kaybettiğini ileri süren Türkiye'deki bazı Kardeşler arasındaki görüş ayrılıkları da vardı.

Locaların 1935'te kapatılmasında bu durumun büyük dahli olmuştur.

1930 dan itibaren tazyikler yapılmaya başlanmıştır; o yıl, hükümet çevrelerinden direktif alan bir grup, Büyük Kurul üyesi seçimlerine hîle karıştırmıştır. Bu seçimler, Masonluk dahilinde derin görüş ayrılıklarına yol açmıştır. Bazı Kardeşler, "kozmopolit elemanların" (bazı yabancı Masonlar ile akalliyetlerden bazı Kardeşlerin) Türk Masonluğuna el koymak istediklerini söyleyecek kadar ileri gitmişlerdir. Hattâ Büyük Locadan ayrı müstakil bir Büyük Loca kurulmuştur. Bu büyük Loca, yalnız müslüman Türkleri veya seçilmiş Türk vatandaşı akalliyet mensuplarını kabul etmek üzere 1931 de AZÎM Locası tarafından kurulmuş ve "Türkiye Müstakil Azim Büyük Locası" adını almış ise de, Türkiye Büyük Locası tarafından derhal kapatılmıştır. 1932 de Maarif Vekili, Locaların kapatılması için Parlamentoya yeni bir proje sunmuş fakat Dâhiliye Vekili Şükrü Kaya (Mason) bu teşebbüsü başarısızlığa uğratmıştır. Aynı Maarif Vekili, 1933 te iki dostunun refakatinde, İzmir Mason Mabedi üzerine tabanca ile birkaç el ateş etmiş ve bu saldırı dolayısıyla verilen ceza tecil edilmiştir.

1934'te, gazeteler, Masonluğun hükümet tarafından kapatılacağını ifade eden makaleler neşretmiş ve Dâhiliye Vekili Şükrü Kaya Kardeş, Localara yazlık tatile başlamalarını tavsiye etmiştir.

1935'te, Büyük Locadan bir komisyon Ankara'ya çağrılmış ve Bakanlar Kurulundaki Kardeşler, Hükümet tarafından vâkî olabilecek bir kapatılmayı önlemek maksadıyla Büyük Loca Görevlilerini kendi istekleriyle Masonluğu uykuya geçirmeye icbar etmişlerdir. Yapılan da bu olmuştur ve Büyük Locanın emvali "Halk Evleri"ne verilmiştir. Bununla beraber, Hükümetteki Kardeşlerin bu kapanışı önlemek için ellerinden geleni yaptıklarına inanıyoruz.

"ILLUSTRATION" mecmuasında çıkan bir makalede, Türkiye'de Locaların "resmî" kapanışının sebebi: "Halk Evleri, Masonluğun sosyal ve moral bütün faaliyetlerini üstlendiğine göre, Masonluğun hikmet-i vücûdu kalmamıştır." tarzında açıklanmıştır.

III. 1948'DEN GÜNÜMÜZE KADAR OLAN DÖNEM

"Uyku" 13 sene (1935'ten 1948'e) sürmüştür. Bu müddet zarfında Kardeşler, hem aralarındaki temasları idâme ettirmek, hem de uyanışı hazırlamak için, evlerde nimresmî olarak toplanmaya devam etmişlerdir. Yabancı obediyanslara bağlı Localar çalışmalarını gizli olarak sürdürmüşlerdir. Başka ad altında resmî bir Cemiyeti olan Yüksek Şûra ise, kapanışın dışında telakki edilerek resmî toplantılarına, seçimlerine ve yabancı Yüksek Şûralarla temaslarına devam etmiştir.

1938'de yeni bir Cemiyetler Kanunu neşredilmiş ve Yüksek Şûra, Locaları tekrar açmayı denemiştir. Böylece üç loca açılmış, fakat faaliyete devam edememiştir. Filhakika, harp ilânı ve memleket dahilinde olağanüstü durum ilânı, bütün cemiyetlerin faaliyetlerini durdurmuştur.

1946 yılından itibaren Türkiye'nin siyasî havası değişmiş, demokratik seçimler liberal "Demokrat Parti" yi iktidara getirmiş ve Cemiyetler Kanununu daha geniş ölçüde liberalleştiren bir kanun kabul edilmiştir. O zaman, Yüksek Şûradan 33 dereceli 7 Kardeş, merkezi İstanbul'da, şubeleri de Ankara ve İzmir'de olmak üzere, "TÜRKİYE MASON DERNEĞİ" ni kurmuşlardır. Eski Kardeşlerin "uyandırılması" denenmiş ve Yüksek Şûra, kendi himayesinde çalışmak üzere 13 Loca teşkil etmiştir (dikkat edilecek olursa, bu uygulama yine gayrimuntazam olmuştur)

Çalışmalara yeniden başlanması kolay olmamıştır, çünkü Masonların lokalleri yoktu, ritüellerin yeniden bastırılması ve çalışma avadanlıklarının derlenmesi gerekiyordu. (Uzun formalitelerden sonra gayrimenkullerimiz iade olununcaya kadar, gayet iğreti şartlar altında çalıştığımız Masonik Hayatımın ilk senelerini hatırlıyorum)

1950'de Yüksek Şûra, remzî Localar delegelerinden oluşan bir "Türkiye Büyük Locası" kurmuştur; fakat bu Büyük Loca yine de Yüksek Şûrâ'nın direktiflerine tabî kılınmış, sâdece Yüksek Şûra ile Mavi Localar arasında bir hattı vâsıl olmaktan ibaret kalmış ve hiçbir veçhile istiklâle sahip olamamıştır.

Bu durum, Kardeşlerin gayrimuntazamlığın farkına varıp, Yüksek Şürâ'yı tazyik ettikleri 1954 yılına kadar devam etmiştir. Yüksek Şûra ise Ankara ve İzmir'de, İstanbul Büyük Locasından müstakil ÜNÎTE'ler teşkil etmek suretiyle, geçici bir tedbir almış, bununla beraber bu ünitelerin başkanlığı Yüksek Şûraya karşı sorumlu 33 dereceli bir Yüksek Şûra üyesine tevdi edilmiştir.

Türk Obediyansının, Yüksek Şûrâ'nın bu hâkimiyetine muhalefeti, Mavi Localarda gitgide kuvvetlenmiş ve bu Localardan çoğunda bundan başka birşey görüşülemez olmuştur.

Bu müzakereler, Yüksek Şûra üzerine yeni tazyiklere yol açmış, o da yine geçici bir tedbir olarak sâdece mahallî hâkimiyete sahip kılınan "ANKARA BÜYÜK LOCAS'nı teşkil etmiştir. Bu hiç kimseyi tatmin etmemiş ve yüksek Şûra, Taşra Localarını bünyesine alıp, Türkiye sathındaki Remzî Derecelerin bütün faaliyetlerini idare etmek üzere bir "TÜRKİYE BÜYÜK LOCASI" kurmuştur. Bununla beraber Yüksek Şûra, Rit'in yüksek idaresini ve Cemiyetin bütün finansal faaliyetlerinin kontrolünü kendi uhdesinde muhafaza etmiştir. Bu Türkiye Büyük Locasının merkezi Ankara olmuş ve hiçbir veçhile faaliyete geçmemiştir. Sonra 1956 da, İstanbul'da bir Türkiye Büyük Locası kurulmuş ve -evvelce Ankara'da kurulan Türkiye Büyük Locasına sadık kalan 6 loca müstesna- bütün remzî atölyeler bu Büyük Locaya bağlanmıştır.

Bu ikilik, 1956 Aralık ayında İstanbul'da toplanan Konvanda, Ankara'da tek bir Türkiye Büyük Locası kurulmasının kararlaştırılmasına kadar devam etmiştir. Büyük Loca ile Yüksek Şûra arasında, Büyük Locaya remzî üç derece hâkimiyet bahşeden bir konkordato imzalanmıştır.

1 Şubat 1957 günü Türkiye Büyük Locası, "Türkiye Hür ve Kabul Edilmiş Masonlar Büyük Locası" adını almıştır. Görevlileri dönüşümlü olarak İstanbul, Ankara ve İzmir'de toplanıyorlardı. Birçok Obediyans tarafından tanınan bu Büyük Loca, kuruluş şeklinin yine de kabul edilmiş esaslara dayanmaması itibariyle, "muntazam" denilen Obediyanslar tarafından tanınmamıştır.

Ancak 29 Nisan 1965 günüdür ki, uzun yazışmalar ve büyük gayretler sonucunda Türkiye Büyük Locası, İskoçya Büyük Locasının bir murahhas heyeti tarafından resmen tebcil edilmiştir.

Nihayet muntazam olan ve çok geçmeden bütün Obediyanslar tarafından tanınan bü yeni Büyük Locanın Riyaset Dîvânı seçimleri, Türk Franmasonluğu dahilinde önemli bir bölünmeye yol açmıştır.

Seçilen Büyük Üstat, Necdet Egeran Kardeş idi. Fakat bölünmeyi tahrik eden olay, bir sene öncesine rastlar.

Filhakika 1964 te, Türkiye'de genel seçimler yapılmış ve Adalet Partisi tek başına iktidara gelmişti. Bu Parinin başında, Başkan adaylığı için iki namzet vardı: Süleyman Demirel ve Saadettin Bilgiç, bunlardan birincisi liberal kanadın adayı, diğeri ise muhafazakâr dindar kesimin adayı idi. Demirel, Ankara'daki bir Locada tekris edilmişti, fakat Masonluğa müntesip oluşu, parti başkanlığına seçimini tehlikeye sokabilirdi. O zaman, Ankara'daki Büyük Üstat Kaymakamına (ki o da Necdet Egeran Kardeşin ta kendisidir) müracaat ederek, Demirel adının Cemiyet üyeleri arasında bulunmadığına dair bir vesikanın kendisine tevdi ettirilmesini talep etmiştir.

Adalet Partisinin başında tutucu bir başkan bulunmasının yaratacağı tehlikeyi gören Egeran Kardeş böyle bir vesikayı vermiş ve Demirel Parti Başkanlığına seçilmiştir. Bu ise, Büyük Loca ile Yüksek mason ailesi içerisinde büyük çalkantılara yol açmıştır. Birçok Kardeş ve bilhassa yüksek dereceli Kardeşler, Necdet Egeran Kardeşi bir hatâ yapmış olmakla ve buna ilâveten Masonluğu politikaya sürüklemiş olmakla itham etmişlerdir.

Bir yıl sonra 1965'te Egeran Kardeş, Büyük Üstat seçilince Yüksek Şûra bu seçimi tanımamıştır. Büyük Loca ise, aktedilmiş bulunan Konkordatoya göre Yüksek Şûranın Büyük Loca işlerine karışamayacağını ifade ederek buna karşı koymuştur. Bunun üzerine, Yüksek Şûra bütün uzlaşma gayretlerine rağmen Konkordatoyu reddetmek suretiyle, iki Teşekkül arasındaki bağları koparmıştır.

Bu defa Yüksek Şûra gayrımuntazam duruma düşmüştür, çünkü artık bir Büyük Locaya dayanmıyordu. O zaman, Türk Franmasonluğunun bölündüğü görülür. Bir tarafta Yüksek Şûra ve onun kanaatlerini paylaşan bir miktar Kardeş, diğer tarafta muntazam olan Büyük Loca saflarında kalan büyük Bir Mason ekseriyeti.

33.Dereceden 10 Hâkim Büyük Umumî Müfettiş, 1967'de gayrimuntazam duruma düşmüş olan önceki Yüksek Şûranın re-organizasyonundan ibaret olan bir Yüksek Şûra kurarlar ve bu Yüksek Şûra, Washington Ana Yüksek Şûrası tarafından derhal tanınır.

İngiltere Büyük Locasının 9 Eylül 1970'te Türkiye Büyük locasını tanımasıyla, Türkiye Franmasonluğunun tanınması tamamlanmıştır.

Gayrimuntazam olan Yüksek Şûra ise, İstanbul, Ankara ve İzmir'de, gayrimuntazam olmakla beraber bazı Obediyanslar ve bu meyanda Fransa Büyük Locası tarafından tanınan bir Büyük Loca dahilinde, remzi Localar kurmuştur. Bu gayrimuntazam Obediyansın 1800 kadar üyesi vardı. Bu gayrimuntazam Obediyansın "Eastern Star" Amerikan Paramasonik hareketin himayesinde bir KADIN MASONLUĞU'nun kurulmasına dahli olduğu öğrenilmiştir.

1990 sonunda, Türkiye Büyük Locasının üye durumu şöyle idi:

ANKARA

Loca Adedi: 28
Üye Adedi: 2200


İZMİR

Loca Adedi: 14
Üye Adedi: 1200 (1 Fransız, 1 Alman)


İSTANBUL

Loca Adedi: 51
Üye Adedi: 4100 (2 Fransız, 1 Alman, 2 Yunan)


TOPLAM

Loca Adedi: 113
Üye Adedi: 7500



Türkiye'nin toplum nüfusuna (55 milyon) nispetle, bu rakam düşük görünmekle beraber, bilhassa köylerdeki öğrenim seviyesi ve birçok ortamda süregelen dînî taassubun oynadığı rol dikkate alındığında, Masonların bu nispetinin birçok ilerlemiş memleketlerden hiç de aşağı olmadığı görülür.

Bir de, çalışmaları "Quatour Coronati" Locasına benzeyen MİMAR SÎNAN Araştırma Locamız vardır. Bu loca, kendi adını taşıyan üç aylık bir dergi neşretmektedir.

Yüksek Şûraya gelince, hâlen 1750 civarında üyesi vardır ve tamamı muntazam Büyük Locadan alınmıştır. Bu üyeler İstanbul, Ankara, izmir ve Bursa'da olmak üzere 19 Atölyede çalışmaktadır.

Türkiye'de Franmasonluğun istikbali ne olacaktır?

Müttefik kuvvetlerin Irak'taki zaferi, Masonluğumuz üzerindeki tazyiklerin azalacağı, ya da hiç değilse artmayacağı ümidini vermektedir. Şimdiki halde, Türkiye'deki tutucu ortamlarda bir sessizlik müşahede edilmektedir. Buna mukabil şayet Irak'ta bir mollalar hükümeti kurulacak olsaydı, durumumuz daha nâzikleşirdi. Masonluğun, müslüman memleketlerde (Şah devrinde gayet iyi durumda iken, İran'da da olduğu gibi) yasaklandığını biliyoruz. O halde İslâm dünyasında, yakın ve orta doğuda, er geç vuku bulacak olan istihalelerin, bu havâlî memleketlerine Masonluğu daha iyi anlamalarını sağlayacak olan daha fazla hürriyet, daha fazla çağdaşlaşma, daha fazla laiklik getirmesini dileyelim.


33° Mason Mehmet Fuat Akev
29 Mayıs 1991
Brüksel


Bu yazı ; Bornocu Ersan Tarafından yazılmış olup, , , kategorisine eklenmiştir. Bu ve buna benzer yazıları RSS 2.0 . ile takip edebilir, ve eğer istersende bu yazıya 1 yorumda sen yapabilirsin!

0 yorum for " Türkiye'de Masonluk Tarihi "

Cevap Bırakın

Amerika ve Masonluk İlişkisi

Paralel Yapı'nın Kökeni

İslam Düşüncesi içerisinde siyaset her zaman bulunmakla birlikte “Modern Siyasal İslam Düşüncesi” 19.Yüzyılın...

Bir "Tüccar Terzi" Olarak IŞİD

Yukarıda da vurgulandığı gibi, IŞİD'i anlamak için yapılan değerlendirmelerde en sık düşülen yanlışlardan bir...

ÇOBANLAR VE KOYUNLAR

Yalnızca Türkiye’de değil dünyanın birçok ülkesindeki insanların giderek “koyunlaştığı”na ilişkin ciddiyet at...

Beyonce illuminatiye üye mi?

  Daha önce bu konuda sorulan sorulara cevap vermemeyi tercih eden 32 yaşındaki şarkıcı, içini yakı...

SCİENTOLOGY TARİKATI

Farklı bir tarikatı tanıtacak bu sefer Bu yapının düşüncesi çok saçma ama nasıl inanıyorlar insanlar anl...

Reklam