Bornocu Ersan 11 Kasım 2015 Çarşamba



Üstadı Muhterem, şarkı süsleyen Pek Muhterem, Muhterem Kardeşlerim, sevgili Kardeşlerim. Bugünkü sohbetim ritüellerimiz üzerine olacak. Ritüellerimiz derken buradaki bizi ikili bir perspektiften ele almaya çalışacağım. Evvela dünya muntazam geleneksel masonluk ailesi olarak ritüellerimize bakmaya gayret edeceğim. Dünyada muntazam masonlukta ne gibi ritüeller uygulanıyor? Muntazam masonluğun ritüel kavramına bakışı nedir? Bu konuyu hızlıca ele almaya çalışacağım. Daha sonra da optiğimi Türkiye Büyük Locası’na, bizim kendi ritüellerimize yönelteceğim ve dünya masonluğundaki uygulamaların Türk Masonluğu’na nasıl aksettiğini kardeşlerimle paylaşmaya çalışacağım. Konuyu çok uzatmadan, 45 dakika kadar bir süre içerisinde tamamlayabileceğimi ümit ediyorum.

Üstadı Muhterem, Sevgili Kardeşlerim,

Voltaire biraderin bir sözü vardır, der ki; "Sizinle her konuyu tartışmaya hazırım ama yeter ki önce kavramları tanımlayalım." Ben de bugünkü sohbetime, konumuza dair iki temel kavramı tanımlayarak başlamak istiyorum. Bunlardan bir tanesi rit, diğeri ise ritüel.

Rit’in sözlük anlamına baktığımız zaman; dinsel toplulukların uyguladıkları törenlerin düzeni gibi bir tanım çıkıyor karşımıza. Ama tabii bunun masonlukta özel bir anlamı, özel bir kullanımı var. Masonlukta rit dediğimiz zaman, inisiyatik sistemin kurgusu, temel kuralları, takip ettiği yol aklımıza geliyor. Yani rit, bir nevi masonluktaki temel kuramları içeriyor. Buna mukabil ritüel ise ritin senaryosu, kağıt üzerine dökülmesi ve uygulanması. Yani riti inisiyatik sistemle ilgili bir nazari yaklaşım, ritüeli ise bu nazari yaklaşımın uygulaması olarak tanımlamak, görmek mümkün. Şimdi bu çerçevede hassas bir nokta var. O da muntazam masonluğun rit ve ritüel kavramlarına bakışı. Bunu esas olarak, bir takım nüanslarla da olsa, İngiltere Büyük Locası’nın bu konudaki yaklaşımları belirliyor.

İngiltere Büyük Locası rit - ritüel kavramlarına (mealen söylüyorum) şöyle bir perspektiften bakıyor. Diyor ki; masonluk mesajını çırak, kalfa ve üstat derecesindeki semboller manzumesi içerisinde bir bütün olarak verir. Yani masonluğun bütün temel mesajını çırak, kalfa ve üstat derecelerinde bulmak mümkündür. Tabii ki bu temel mesajın farklı farklı uygulamaları olabilir. Yani farklı farklı ritüeller olabilir. Ama bu farklı farklı ritüeller masonlukta herhangi bir rit ayrılığı anlamına gelmez. Dolayısıyla diyor İngiltere Büyük Locası, büyük localara baktığımız zaman bunlar farklı farklı ritüellerde çalışsalar bile bütün bu ritüellerin hepsinin ortak kuramsal zemini aynı olduğu için bütün büyük localar aynı “sembolik rit” tabir edilebilecek ritte çalışırlar. Yani büyük localar düzeyinde bir rit ayrımından bahsetmek sağlıklı ve doğru değildir.

İngiltere Büyük Locası’nın çizgisine göre rit farklılığı, üstat derecesinden sonraki bir süreci ilgilendirir. Bildiğiniz gibi üyelerini üstat derecesinden alan farklı farklı derecelendirme sistemleri var. Bu derecelendirme sistemleri çırak, kalfa, üstat masonluğunun semboller manzumesine bakıyorlar ve bu semboller manzumesini belirli bir perspektiften yorumluyorlar. Kendilerine göre bu semboller manzumesinin bir kuramını koyuyorlar.

Mesela dördüncü dereceden otuz üçüncü dereceye giden Eski ve Kabul Edilmiş Skoç Riti var. Eski ve Kabul Edilmiş Skoç Riti’nin yaptığı, çırak - kalfa - üstat masonluğunun bütünsel semboller manzumesine kendince bir perspektif, bir kuram getirmek.

Dörtten, doksan altıncı dereceye kadar Memphis-Misraim riti var. Bunun da yaptığı yine aynı. Masonluk bütünlüğüne kendince bir perspektif, bir kuram getirmek. İngiltere Büyük Locası diyor ki; işte rit ayrımı bu üstat derecesini takip eden yukarı derecelerde (İngiltere Büyük Locası bunu yan dereceler tabir eder) başlar.

Tabii şunu da not etmek gerekir ki bu üyelerini üstat derecesinden alan derecelendirme sistemlerinin çırak-kalfa-üstat ritüelleri de vardır. Bu ritüeller de Büyük Localarda uygulanırlar ama bu demin de arz etmeye çalıştığım gibi büyük localar düzetinde bir rit farklılığı değil, olsa olsa bir ritüel farklılığı getirir. Ben bugün Büyük Locaların ritüellerinden bahsedeceğim. Doğal olarak bu derecelendirme sistemlerine de atıfta bulunacağım. Eski ve Kabul Edilmiş Skoç Riti diyeceğim, Mephis-Misraim riti diyeceğim. Ama bunları derken kastettiğim bu ritlerin, bu derecelendirme sistemlerinin çırak - kalfa - üstat derecesi ritüelleri olacak.

Üstadı Muhterem, Sevgili Kardeşlerim,

Masonluk tarihindeki ritüel uygulamalarına baktığımız zaman, beş yüzü aşkın hatta kimine göre bine yakın rit-ritüel sistemi olduğunu görüyoruz. Bunların önemli bir kısmı tarihin akışı içerisinde kayboluyor, yok oluyor ve günümüze bunlardan bir değilse iki elin parmaklarıyla sayılabilecek kadar sistem kalıyor.

Bunların bir listesini çıkarttım. Bu listenin eksikleri vardır. Yani buna beş-altı tane daha sistemi ilave etmek mümkündür. Bununla birlikte dünya masonluğundaki uygulamaların, masonluk nüfusu itibarıyla büyük çoğunluğunu bu ritüel sistemleri içerir. Bu ritüellerin bir kısmı da Türk Masonluğu’nun uygulamaları açısından özel öneme sahiptir. Dolayısıyla konuşmamın bu ilk kısmında hızlıca dünya masonluğundaki muhtelif ritüel uygulamalarını tanıtmak istiyorum.

Eski ve Kabul Edilmiş Skoç Riti esas olarak üstat derecesi üzerine kurulmuş bir derecelendirme sistemidir. İsmindeki Skoç bir yana, Fransa’da doğmuştur, Amerika’da yayılmıştır. Eski ve Kabul Edilmiş Skoç Riti’nin dünyadaki yaygınlığı esas olarak bir yüksek derece sistemi olmasından gelir. Bununla birlikte Büyük Localar içerisinde de Eski ve Kabul Edilmiş Skoç Riti ritüellerini uygulayanlar vardır. Mesela Fransa’daki muntazam Büyük Loca olan Grande Loge Nationale Française (G.L.N.F.) içindeki bazı localar Eski ve Kabul Edilmiş Skoç Riti’nin çırak-kalfa-üstat derecesi ritüellerinde çalışırlar. İsrail Büyük Locası’na bağlı bazı localar yine Eski ve Kabul Edilmiş Skoç Riti’nin çırak-kalfa-üstat derecesi ritüellerini kullanırlar. Bununla birlikte Eski ve Kabul Edilmiş Skoç Riti ritüellerini muntazam masonluk içerisinde uygulayan Büyük Localar o kadar da fazla değildir, ama mevcuttur.

Emülasyon, İngiltere Büyük Locası’nın ritüelidir. Ana Büyük Loca’nın ritüeli olması dolayısıyla da dünya masonluğunda çok önemli bir yere sahiptir. İngiltere Büyük Locası tarafından kurulmuş birçok Büyük Loca da Emülasyon’u kullanır. İngiltere Büyük Locası bilhassa buna Emülasyon Riti demez. Emülasyon çalışma usulü (working style) tabir eder. "Emülasyon Ritüeli" der ve Emülasyon’a rit tabirini yakıştırmaktan itinayla kaçınır. Emülasyon, İngiltere Büyük Locası’nın kuruluş süreci içerisinde kaleme alınmıştır ve 1815’teki birleşmeyle de aşağı yukarı son halini almıştır. 1815’ten bugüne de çok az değişiklik içermiştir. Bugün Emülasyon dediğim zaman, İngiltere Büyük Locası çalışma sistemini kastedeceğim.

Fransız Riti, Fransız masonluğunun ritüel sistemidir. İngiltere’deki kardeşlerimiz Emülasyon’u kaleme alırlarken, Grand Orient de France da Fransız Riti’ni kaleme almıştır. Emülasyon ve Fransız Riti ciddi benzerlikler gösterirler. Yani aslında 18. asrın sonları ve 19. asrın başlarında Fransız kardeşlerimiz Emülasyon’u biraz Fransız sistemine adapte etmişlerdir. Tabii bu süreçte Grand Orient de France henüz muntazam masonluk ailesinin bir parçası. Ve şunu da özellikle vurgulamak isterim ki her ne kadar Fransız Riti, Grand Orient de France tarafından kaleme alındı ve Grand Orient de France bugün gayrı muntazamsa da, Fransız Riti, muntazam masonluk ailesi tarafından da kullanılan bir ritüel sistemidir. Bugün mesela Fransa’da Grande Loge Nationale Française içerisinde birçok loca Fransız Riti’nin ritüellerinde çalışır. Belçika Büyük Locası içerisindeki localar Fransız Riti’nin ritüelleri içerisinde çalışır. Aslında Fransız Riti, lisanı Fransızca olan muntazam masonluk ailesinin yaygınca kullandığı bir ritüel sistemidir.

Burada bir parantez açmakta fayda var. Şunu söyledim, dedim ki; Fransa’daki Büyük Loca’da Eski ve Kabul Edilmiş Skoç Riti ile çalışan localar var. Fransa’daki Büyük Locada Fransız Riti ile çalışan Büyük Localar var. Bu kardeşlerimi şaşırtmasın çünkü bu dünya masonluğunda çok yaygın bir uygulamadır. Bizim Türkiye Büyük Locamız tek ritüeli bir, bir Büyük Locadır. Yani bütün localarımız tek bir ritüelde çalışırlar. Oysaki dünyada birçok Büyük Loca çoklu ritüel sisteminde çalışır. Yani o Büyük Locayı oluşturan localar farklı farklı ritüelleri kullanabilirler. Mesela Fransa’daki muntazam büyük locada, buradaki listedeki ritüellerden en az beş tanesi aynı Büyük Locanın bünyesi içerisinde kullanılmaktadır.

Modern İskoç Ritüeli, İskoçya Büyük Locası’nın ritüellerinden biridir. Türkiye için de özel öneme sahiptir çünkü birazdan değineceğim gibi Türk Masonluğu’nun muntazam masonluğa geçiş süreci içerisinde İskoçya Büyük Locası bize çok yardımcı olmuştur ve bizim de bugünkü ritüellerimiz ağırlıklı olarak Modern İskoç Ritüeli’nin tercümesidir. Şunun da altını çizmek isterim ki, Modern İskoç Ritüeli’ndeki İskoç ile, Eski ve Kabul Edilmiş Skoç Riti’ndeki İskoç’un birbiriyle doğrudan bir alakası yoktur.

Rektifiye İskoç Riti 19. asırda Fransa’da kaleme alınmış, Tampliye Şövalyeleri kavramlarını içeren, Hrıstiyani bir ritüel sistemidir. Hrıstiyan olmayanların bu sistem içerisinde çalışmasına müsaade edilmez ve bugün yine mesela Fransa’da muhtelif localar tarafından kullanılmaktadır.

York Riti, bugün tipik olarak Amerikan Masonluğu’nun kullandığı ritüel sistemidir. Buna Amerikan Riti de denir. Tabi Amerikan Masonluğu’nun dünya masonluk nüfusunun çok önemli bir yüzdesini oluşturması dolayısıyla da bugün dünya geleneksel masonlarının çok önemli bir kısmı epey dini ve Hrıstiyani çağrışımları olan York Riti’nde çalışırlar.

Schroder Riti Almanya’da kaleme alınmıştır. Bugün Almanya Büyük Locası ve Almanya Büyük Locası tarafından kurulmuş birçok Büyük Loca tarafından kullanılır.

Memphis - Misraim Riti de yine esas olarak Avrupa kaynaklı ve Mısır misterleri üzerine kurulu ve bugün Avrupa’da kullanılabilen bir ritüel sistemidir.
   
Üstadı Muhterem, Sevgili Kardeşlerim,

Bu uzunca listeye rağmen, bugün dünya masonluğundaki ritüel uygulamalarını kabaca ikiye ayırmamız mümkündür. Bunların bir kısmı ağırlıklı olarak operatif masonluk kökenli, mesleki inisiyasyon esasına dayalı, fazla kozmik ve metafizik unsurlar içermeyen ritüellerdir. Bir ikinci grup ritüel ise evrensel ahenk fikri üzerine kurulu kozmik, metafizik mesajları daha güçlü ritüellerdir.

Mesela Emülasyon (İngiltere Büyük Locası’nın ritüeli), Modern İskoç Ritüeli ve York Riti’nde meslek masonluğu kimliği ağır basar. Bunlarda tefekkür hücresi ya da tekriste elementlerle arınma yoktur. Buna mukabil, Eski ve Kabul Edilmiş Skoç Riti ya da Rektifiye İskoç Riti gibi daha ziyade kıta Avrupası kaynaklı sistemlere baktığımız zaman, buralarda kozmik unsurların daha çok olduğunu görüyoruz. Aslında şunu da söylemek mümkün: Ada masonluğu kaynaklı ritüeller mesleki inisiyasyon esasına, kıta Avrupası kaynaklı ritüeller ise ezoterik, kozmik kavramlar esasına dayalıdır. Zaten Avrupa kaynaklı ritüeller daha ziyade yüksek derece sistemlerinin çırak - kalfa - üstat derecesi ritüelleridir. İngiltere, İskoç ritüelleri öyle değildir. Bu da İngiltere Büyük Locası’nın yüksek derece sistemlerine bakış açısıyla uyumlu bir durumdur.

Bu kabaca yaptığımız ayrıma rağmen şunu da söylemek gerekir ki bir ritüel uygulamasında ne kadar farklılık olursa olsun, her mason ritüelinde ortak olan bir zemin vardır. Bunu da üç ana başlık altında ele alabiliriz.

Bunlardan bir tanesi, her mason ritüelinin çalışma düzenini mutlaka belirlemesidir. Yani mabette kim nerede oturacak, kimin kuşamı ne şekilde olacak, ayağa kalktığı zaman ne şekilde davranılacak. Bütün bunlar ritüeller tarafından tespit edilir. Buradaki ana gaye, yapılan inisiyatik çalışmanın rasgele olmadığının, belirli bir düzen çerçevesinde sürdürüldüğünün fikrini vermektir. İnisiyatik çalışma rasgele olmaz. Bunun için de her ritüel mutlaka çalışma düzenini tespit eder.

İkinci olarak inisiyatik çalışmada, harici alemden gelerek inisiyatik aleme girilir ve daha sonra da yine harici aleme dönülür. Bu vurgulanır ritüellerde. Her ritüelin mutlaka bir açılışı ve bir kapanışı vardır. Bu açılış bizi harici alemden, inisiyatik aleme getirir. Kapanış ise inisiyatik alemden tedricen harici aleme döndürür. Bu da her ritüelin ortak özelliğidir.

Üçüncü olarak da yine bütün ritüellerde bir kardeşe bir dereceyi vermenin belirli bir düzeni, belirli bir yöntemi vardır. Tekris töreni gibi, kalfalığa, üstatlığa terfi törenleri gibi. Bu rastgele olmaz. Mutlaka bu da belirli bir düzen, bir sistem çerçevesinde yapılır. Bu üç ana unsur yani çalışma düzeni, açılış-kapanış ve derecelerin verilmesi bütün ritüellerde ortak olan bir özelliktir.

Zemin ortaktır ama dünya masonluğundaki uygulamalara baktığımız zaman bu ortak zeminin üzerine farklı uygulamalar inşa edildiğini görürüz. Bu farklılıklardan bazılarını kardeşlerim için tespit etmeye çalıştım. Aslında bu çok eksik bir liste olacak ama nasıl farklı ritüel uygulamaları olabileceğini görmek açısından ilginç olabileceğini düşündüm.

Önce çalışma düzeniyle ilgili farklı uygulamalardan birkaç örnek vermek istiyorum.

Daha ilk farklılık çalışma yerinin neresi olduğuyla başlar. Bütün mason ritüellerinin anlaştığı bir nokta vardır. Masonlar mabedi inşa ederler. Peki ama nerede çalışırlar?

Kimi masonik yaklaşımlar derler ki; masonlar inşa ettikleri mabedin içinde çalışırlar. Kimi masonik yaklaşımlar da der ki; hayır masonlar mabede girmezler, mabedin şantiyesinde çalışırlar. Eğer bu yaklaşımlardan ilkine sahipseniz çalıştığımız yerin adı mabettir. Eğer ikincisine sahipseniz yani şantiyede çalışıldığını düşünüyorsanız çalışılan yerin adı locadır.

Mesela Emülasyon’da (İngiltere Büyük Locası’nda), Modern İskoç Riti’nde bu ikinci yaklaşım vardır. Çalışılan yerin adı locadır. Orada koruyucu locanın korunup korunmadığına bakar. Eski ve Kabul Edilmiş Skoç Riti’ndeyse çalışılan yerin adı mabettir.

Kardeşlerim hatırlayacaklar; 1990’ların ortasına kadar Türk masonluğunda çalışılan yerin adı locaydı. 2. Nazır kardeş, locanın korunup, korunmadığını sorardı. Bu da doğaldır çünkü biz bunu Modern İskoç Ritüelinden tercüme etmiştik. Daha sonra dendi ki, bu yanlış, loca değil çalışılan yerin adı mabet. Şu anda mabet diyoruz. Oysa bunun doğrusu yanlışı yok. Farklı farklı uygulamaları var. Biz şu anda mabet tabirini kullanarak aslında Eski ve Kabul Edilmiş Skoç Riti’nin yaklaşımını seçmiş olduk.

Yemin kürsüsünün konumu: Birçok ritüel sisteminde, yemin kürsüsünün yeri Doğuya yapışıktır. Çok az sayıda uygulamada, York ritinin bazı uygulamalarında ve Türkiye Büyük Locası’nda yemin kürsüsü ortadadır.

Mabedin aydınlanması: Birçok masonluk sisteminde, Doğu hep aydınlıktır. Mabet, Doğudan gelen ışıkla aydınlanır. Ama mesela Memphis - Misraim sistemine göre çalışan localarda, mabet hiç kararmaz, baştan sona hep aydınlıktır.

Görevlilerin, ana görevlileri aynı olmakla birlikte, isimleri farklılık gösterir, yerleri farklılık gösterir. Görevlilerin regalyaları, bijuları farklılık gösterir. Mabede giriş düzenlerinde farklılık vardır. Mesela Eski ve Kabul Edilmiş Skoç ritinde kardeşler içeridedir, görevliler sonra içeri girer. Schröder’de önce görevliler girerler, kardeşler sonra içeri girerler. İngiliz sistemi emülasyonda da, tipik olarak herkes birlikte içeride başlar. Dolayısıyla bu da uygulamalar açısından farklılıklar gösterebilir.

Açılış-Kapanıştaki farklılıklara göz atacak olursak; mesela emniyetin temini konusu, Emülasyonda locanın korunup korunmadığını anlamak için, koruyucu kapıya vurur. EKSR’de kapıyı açar ve bakar. Bizim çok sevdiğimiz, kullandığımız "kardeşlerim beni öyle tanırlar" ifadesi Fransız Riti’nde, EKSR’de vardır ama Emülasyonda ve Modern İskoç Ritüeli’nde yoktur. Emülasyonda ve Modern İskoç Ritüeli’nde locayı 1.Nazır kapatır ki, bizde de öyledir. Modern İskoç Ritüeli’nden dolayı. Ama EKSR’de doğrudan Üstad-ı Muhterem kapatır.

Tekrisle ilgili farklılıklara geldiğimizde, demin de ifadeye çalıştım gibi İngiliz ve İskoç sistemlerinde tefekkür hücresi ve elementler yoktur. Buna mukabil EKSR’de, Fransız Riti’nde, 3 yolculukta, 3 element var: Hava, su ve ateş. Toprak ise tefekkür hücresine bırakılıyor. Buna mukabil, Rektifiye İskoç Riti’nde 3 yolculukta, 3 element var: Ateş, su, toprak ki bu da aslında şu anda bizim uygulamamız. EKSR’de hariciye bütün kardeşler soru sorabilirler. Buna mukabil Modern İskoç Ritüeli’nde, sadece bu hakka sadece Üstad-ı Muhterem sahiptir. Bazı eski kardeşlerimiz anlatırlar: "ben tekris olduğum zaman bana, sütunlardan da sorular soruldu." O şundan: birazdan değineceğim, Türk masonluğu 1965’e kadar, EKSR sisteminde çalışıyordu. Onun için bütün kardeşlerin bu hakkı vardı. Daha sonra Modern İskoç Ritüeli ağırlıklı bir sisteme geçmemizle birlikte bu hak sadece Üstad-ı Muhterem’e tanınır oldu.

Üstad-ı Muhterem, Sevgili Kardeşlerim,

Bunlar farklı farklı uygulamalardan bazı örnekler. Şimdi şunu söylemekte herhalde fayda var. Geleneksel masonluğun, muntazam masonluğun temel ilkeleriyle tutarlı kaldığımız sürece, uygulamanın doğrusu yanlışı olmaz. Bir ritüel için önemli olan, masonluğun temel değerlerle olan tutarlılığımız ve tabii kendi iç tutarlılığıdır. Şunu da ilave etmek isterim ki bir locanın veya bir büyük locanın kullandığı ritüel sistemi, o locanın veya büyük locanın, masonluk uygulamasına bakış açısının bir yansımasıdır.

Türkiye Büyük Locası’nın ritüellerinin gelişmesini bu çerçevede ele alacak olursak, temel bir kırılma noktası olarak, 1950’lerin ortasında başlayan, 1965’te en güçlü ifadesini bulan ve 1975’de İngiltere Büyük Locası’nın, Türkiye Büyük Locası’nı tanımasıyla neticelenen muntazam masonluğa dahil olma sürecimizi görürüz. Bu sürecin öncesinde Türk masonluğu, muntazam masonluk ailesinin içerisinde değil ve bu süreçle birlikte ciddi bir kimlik değişikliği yaşıyor. Bu değişiklik, Türk masonluğunun ritüellerinde de ciddi bir değişikliğe yol açıyor. Dolayısıyla, Türk masonluğunun ritüellerini, intizam öncesi ve sonrası olmak üzere iki ana dönemde inceleyebiliriz.

1909’da Osmanlı Maşrık-ı Azamı’nın kurulmasından, 1956’da Türkiye Büyük Locası’nın bugünkü idari yapısına kavuşmasına kadar süren intizam öncesi dönemde, Türk masonluğu tarafından kullanılmış 8 tane ritüel var. Bu 8 ritüelin bazısı, müstakil locaların ritüelleri. Ama esas olarak bu dönemin karakteristiğini belirleyen resmi ritüeller, 1910 tarihli Fransızca yazılı Osmanlı Maşrık-ı Azamı ritüeli; 1914 tarihli eski Türkçe yayınlanan Osmanlı Maşrık-ı Azamı ritüeli; 1926 tarihli eski Türkçe yayınlanan Türkiye Maşrık-ı Azamı ritüeli ve 1950 tarihli, Latin alfabesiyle kaleme alınmış Türkiye Mason Derneği (Türkiye Yüksek Şurası) 1. derece ritüeli.

Bu dört ritüel, aralarındaki küçük farklılıklara rağmen, aynı yapıya sahiptir. Hepsi EKSR temellidir. Bunlara Fransız Riti’nden ve yerel unsurlardan bazı katkılar vardır. Bu doğal bir durum; çünkü o zaman Türk masonluğu Yüksek Şuranın hakimiyeti altında. Yüksek Şura da kendi hükmettiği ritin çırak - kalfa - üstad ritüellerini büyük locada uygulatıyor. Fransız Riti’nden unsurlar da muhtemelen, Türk masonluğunun kuruluşunda Grand Orient de France’a bağlı localardan geliyor.

Özetle, Türk masonluğunun intizam öncesi ritüellerini EKSR temelli ritüeller olarak tanımlamak mümkündür. Burada EKSR’den bir önemli farklılık, yeminin kutsal kitaplar üzerine edilmesi şartının olmaması. Yemin kürsüsü var fakat, yemin kürsüsünün üzerinde Skoç Riti’nin anayasası ve kılıç bulunuyor.

İlk defa 1959 senesinde muntazam masonluk tarafından tanınma gayeli bir ritüel değişikliği yapıyor ve 1950 ritüeline yeminin, kutsal kitaplar, gönye ve pergel üzerine edilmesi şartını koyuyoruz. 1959 ritüeli, ilkesel olarak bu ciddi değişikliği getirmekle birlikte, ritüel yapısı olarak büyük bir farklılık getirmez. Aşağı yukarı, 1950 ritüeline kutsal kitaplar, gönye ve pergelin monte edilmesinden ibarettir. Fakat bu değişiklik bir şekilde tatmin edici olmuyor ve o dönemde Türk masonluğunun idaresindeki kardeşlerimiz diyorlar ki, bizim bu eski ritüele yeni unsurları monte etmekle bu iş olmuyor, madem ki biz yeni bir sisteme geçiyoruz, ritüellerimizi olduğu gibi yeniden kaleme alalım, Türk masonluğunun ritüellerini sıfırdan oluşturalım.

Muntazam masonluğa kabul sürecimizde İskoç Büyük Locası’nın büyük yardımı olduğu için de, onların seküler kimliğe sahip Modern Ritüeli’ni almaya karar veriyoruz. İbrahim Hoyi kardeşimizin başkanlığında bir heyet bunu tercümeyle görevlendiriliyor. Ne var ki kardeşler bu ritüeli beğenmiyorlar. Zira, demin de arz etmeye çalıştığım gibi, Modern İskoç Ritüeli meslek inisiyasyonu temelli bir ritüel. O zamana kadar Türk masonluğunun çok sevdiği, çok içini ısıtan bir takım kavramlar yok. Tefekkür hücresi yok, elementler yok, "Kardeşlerim beni öyle tanırlar" ifadesi yok. Bütün bu ifadelerin birden kaldırılması, hiçbir kardeşin hoşuna gitmiyor. O zaman ne yapalım? Deniyor ki, biz bu Modern İskoç Ritüeli’ni tercüme edelim ama eski ritüelden beğendiğimiz unsurları da, buna monte edelim.

Mesela, "Kardeşlerim beni öyle tanırlar" ifadesi mesela tekristeki elementler, mesela tefekkür hücresi. Bu şekilde oluşturulan ritüel, 1967 senesinde bazı pilot localarda kullanılmak üzere yayınlanıyor. 1967 ritüeli, Türk masonluğunun eski ritüel kurgusuna göre ilk farklı ritüeldir. Modern İskoç Ritüeli esasına dayalıdır ama, eski ritüelimizden de birtakım unsurları da içermektedir. Bu ritüel 1969’da kardeşlerden gelen görüşler çerçevesinde gözden geçiriliyor. 1969 ritüeli, Türk masonluğunda öz Türkçe kelimelerin radikal olarak kuulanıldığı bir ritüel olarak karşımıza çıkar.

1969’da "tekris" kalkıyor, yerine "eriştirme" geliyor; “akıl ve hikmet” kalkıyor yerine "bilgelik" geliyor; "mazeret" kalkıyor yerine "özür" geliyor. Fakat bu değişiklikler de kardeşleri rahatsız ediyor, 1971’de yine eski tabirlere dönülüyor. Sözü uzatmayayım, bu süreç 1970’de İngiltere Büyük Locası tarafından tanınmamızla sona eriyor ve aşağı - yukarı bugün kullandığımız ritüelin ana yapısı da bu 1971 ritüeli üzerinedir.

Tabii 1971’den bugüne kadar yaptığımız birçok ritüel değişikliği var. Bunların çok üzerinde durmayacağım. 1976, 1982, 1986, 1989, 1992, 1995, 1997, 2001, 2003 bunların hiçbirinde radikal bir kurgu değişikliği yok. Her birinde bir öncekine göre birkaç küçük bir değişiklik gösteriyor ama bunları üst üste koyduğumuzda 1976 ile 2003 arasında ana yapı aynı olmakla beraber, kaydadeğer farklılıklar görüyoruz.

Üstadı Muhterem, Sevgili Kardeşlerim,

Toparlamaya çalışacağım. Zannediyorum şunu söylememiz mümkün. Türk masonluğunun intizamı benimseme süreci ile birlikte, Eski ve Kabul Edilmiş Skoç Riti ritüellerinden, kozmik çağrışımları daha az olan anglo-sakson Modern İskoç Ritüeli’ne geçtik. Fakat bunu yaparken, intizam öncesi birikimimizi de reddetmedik. Yani eski ritüellerimizden birtakım kozmik unsurları da, yeni ritüellerimize dahil ettik. Böylece, Fransız ekolünün temel kavramlarıyla, İngiliz yapısını örtüştürdük, harmanladık. Bugünkü ritüelimize baktığımız zaman, dünyanın çok çeşitli ritüellerinden, Fransız Riti’nden, EKSR’den, Modern İskoç Ritüeli’nden, Emülasyon’dan hattâ Rektifiye Skoç Riti’nden unsurları görmek mümkündür.

Bu yaptığımız harman, bu yaptığımız sentez, kolay bir sürecin sonunda olmamıştır. Bu süreç, Türk masonluk tarihinde ciddi bir takım tartışmalara yol açmıştır.

Mesela dini unsurların hangi ağırlıkta olması gerektiği tartışılmıştır.

Türk masonluğunda, bütün dünya masonluğunda olan çırak derecesi tablosundaki Yakup’un merdiveni fazla biblik bulunduğu için kaldırılmıştır.

Milli unsurların ne oranda dahil edileceği tartışması yaşanmıştır.

Ankara vadisindeki eski kardeşlerim bilir. 1970’lerin sonunda bayrağa saygı duruşu yapılması konusu Türk masonluğunda gündeme gelmiştir, daha sonra vazgeçilmiştir.

Kullanılacak Türkçe’nin seçimiyle ilgili bir takım tartışmalar yaşanmıştır. Ve tabii yine bu harman içerisinde, birtakım Türk masonluğuna has uygulamalar getirilmiştir.

Mesela bizim ritüellerimizde mabedin aydınlanması, tablonun açılmasına bağlıdır. Bu niye böyledir bilmiyorum, yani bundan hiçbir şikayetim yok, sadece tespit olarak söylüyorum ve bildiğim kadarıyla sadece Türk masonluğunda böyledir. Tahmin ediyorum bu harmanlama süreci, birtakım zuhur eden kendi ürünlerini de yaratmıştır. Tabii şunu da söylemek gerekir; bu değişiklikler çoğu zaman parça parça yapıldığı için, bazı bütünlük kayıplarına da yol açmıştır.

Mesela bugün ritüellerimize baktığımız zaman, bazı yerlerde "harici alem" ifadesi, bazı yerlerde "dış alem" ifadesi geçer. 1969’da hariciden dışa dönülmüştür, daha sonra yine hariciye dönülmüştür. Bu gitgellerde bazı ifadelerin belli ki değiştirilmesi unutulmuştur. Keza yine farklı uygulamaların bir araya getirilmesi kaynaklı bir takım tutarsızlıklar olmuştur. Bunun çok çarpıcı örneklerinden bir tanesi, yemin kürsüsüyle ilgili. Bugün tekris olacak aday yemin kürsüsüne yaklaştırılırken denir ki "adayı Nur’un kaynağına doğru yaklaştırınız." Ondan sonra tartışmalar olur. Nur’un kaynağı yemin kürsüsü müdür, yoksa Nur’un kaynağı Doğu mudur diye. Bütün dünya masonluğunda Nur’un kaynağı istisnasız Doğu’dur. Peki bizdeki bu ifade nedendir? Çünkü bizim bu ifadeyi aldığımız Modern İskoç Ritüeli’nde yemin kürsüsü Doğu’dadır. Üstad-ı muhterem de adayları Doğu’ya davet etmektedir. Ve bunu zarif bir biçimde demektedir: "adayları Nur’un kaynağına getirin." Şimdi biz bu ifadeyi aldık ama yemin kürsümüz o sistemin yerinde değil, York Riti’nin yerinde. Öyle olduğu zaman ikisi bir araya geliyor,  "adayları Nur’un kaynağına getiriniz" dendiği zaman da, Nur’un kaynağı Doğu mudur?, yemin kürsüsü müdür? gibi dünyanın hiçbir masonluğunda olmayan bir tartışmayı yaşayabiliyoruz.

Keza yine bu süreç içerisinde bizim yeni tekris edilen kardeşlere yaptığımız Hatip konuşmasından bir ifade var. "Göreviniz, kulun Yaradan’a duyacağı şükran duygusudur" diye, bu “kul” ifadesinin de hiçbir dünya masonluğunda olmadığını sanırım.

Bütün bunlara rağmen şunu söyleyebiliriz. Bugünkü ritüellerimiz, şüphesiz doğrusuyla yanlışıyla ama yerel ve evrensel kültürün çok güzel, çok önemli bir harmanıdır. Ve sanıyorum birçok dünya masonluğu ritüelinden çok daha zengin bir içeriğe sahiptir. Türk masonluğunun tarihi seyri içerisinde birtakım ritüel değişiklikleri elbetteki olmuştur, yaşanmıştır, bu da tarihi gelişmemizin doğal bir sonucudur. Ama şunu da unutmamak gerekir, köklü oturmuş Büyük Localar, ritüellerine sahip çıkarlar, ritüellerini de sık sık değiştirmezler. Bugün de şunu sevinerek görüyorum ki, Türk masonluğunda ritüel değiştirme sürecinin sonuna gelmiştir. En azından, kardeşlerimle paylaştığım zaman bu konuyu, çoklukla bunun sonuna gelmesi yönünde bir heyecanı görüyorum.

Bugünkü ritüellerimiz tarihimizin bir aynasıdır. Ve umarım ki bu halleriyle de, geleceğimize ışık tutacaklardır. Üstadı muhterem, sunmaya çalıştım...

Bu yazı ; Bornocu Ersan Tarafından yazılmış olup, , kategorisine eklenmiştir. Bu ve buna benzer yazıları RSS 2.0 . ile takip edebilir, ve eğer istersende bu yazıya 1 yorumda sen yapabilirsin!

0 yorum for " Ritüellerimiz Üzerine "

Cevap Bırakın

Reklam