Türkiye'de Masonluğun bir asrı aşkın zamandır örgütlü bir hasenat yapılanması üretememiş olması Kardeşler arasında yaygın bir üzüntü kaynağıdır. Bu üzüntüyü ben de paylaşıyorum. Bu bölümde, görev sürem boyunca daima dile getirdiğim ama kayda değer bir adım atamadığım bu çok önemli konunun önündeki engelleri tahlil edeceğim.
Temel bir zorluğumuz, kurumsallaşma ve profesyonelleşme sorunlarımızdır. Derneğin mevcut işleyişinde, hasenat konusunun Dernek bünyesinde halli mümkün değildir. Dernek kendi temel faaliyetlerini amatörce sürdürürken, bir de kapsamlı bir hasenat organizasyonunu üstlenmesi imkansızdır. "Büyük Locamız bir hastane kursa, her hekim Kardeşim haftada bir saatini verse..." iyi niyetiyle hiçbir yere varamayacağımız mutlaktır. Dolayısıyla, hasenat örgütlenmesinde mesafe kat etmek için, Derneği kurumsallaştırma yolunda ilerleme sağlamamız ön şarttır. Diğer yandan, Derneğimiz kurumsallaşsa dahi, hasenat işlerini doğrudan Dernek eliyle sürdürmek olacak iş değildir. Bugün (üstelik kurumsallaşmadan) bunu yapmaya çalışıyoruz ve karşımıza tuhaf bir tablo çıkıyor. Bir yandan Büyük Locamızın bir Hasenat Emini var ve bu Kardeşimiz kurumsal hasenatımızdan sorumlu; diğer yandan hasenat Dernek bütçesinde bir kalem olduğu için, kullanımı Dernek yönetim kurulunun ve sayman üyenin yani Büyük Görevliler Kurulu ve Büyük Hazine Emini'nin yetkisinde. Böyle bir yetki ve sorumluluk paylaşım modelinin çözüm üretmesi beklenemeyeceği gibi, hasenat kurulu gibi çalışmak da Büyük Görevliler Kurulu'nun doğasına aykırıdır. O halde, eğer hasenat meselemizi Dernek bünyesinde halletmek istiyorsak, yapılması gereken bellidir. Bir yandan Derneğin kurumsallaşmasında yol alırken, diğer yandan hasenat işlerini üstlenmek üzere, Derneğe bağlı ama idari ve mali açıdan özerk bir yapı (bir Dernek sandığı ya da Derneğin kontrolünde bir vakıf) oluşturmak.
Bunu söylerken malumu ilan ediyorum aslında, çünkü benim görev dönemim dahil, bu hususu tespit etmemiş Türkiye Büyük Locası yönetimi hatırlamıyorum; çözebilmiş olanı da yok. Neden çözülemediğini söyledim. Önce Derneği kurumsallaştırmak lazım. Ama sadece bu mu? Emin değilim. Kurumsallaşmak mutlaka gerekli ama yeterli olmayabilir. Bunca yılın idari tecrübesinin bana bahşettiği sezgiler, Derneği kurumsallaştırsak dahi, Derneğe bağlı bir hasenat örgütüyle (bugünkünden daha iyi bir performans sergilesek bile) çok tatmin edici bir sonuca ulaşamayacağımızı söylüyor.
O halde? Galiba ciddi bir paradigma değişikliğine ihtiyacımız var. Türkiye'de var olan "her şeyi devletten bekleme" kültürü Masonluğumuza da "her şeyi Büyük Loca'dan bekleme" olarak yansımıştır. Kardeşlerin kurdukları bazı bağımsız vakıflar bile Büyük Loca'dan destek beklemişlerdir. Esasen, buraya kadar yaptığım bütün tahliller de hasenat meselemizi Dernek bünyesinde (yani aslında Dernekten bir şeyler bekleyerek) çözme anlayışı etrafındadır. Belki de meseleye başka türlü bakmak lazım. Mesela, şöyle bir model düşünsek: "Sadece temel Masonik faaliyetlerin sürdürülmesi için gereken operasyonları üstlenmiş bir Dernek; etrafında da Masonlarca kurulmuş, bağımsız, Dernek'ten bir şey beklemeyen sivil toplum örgütleri." Böyle bir model, hasenatın Dernek bünyesi ve yönetimi dışında, tabandan örgütlenmesi anlamına gelir ki gereken liderlik ve motivasyonun sağlanması şartıyla çok olumlu sonuçlar verebilir. Bu modele geçmek, Dernek yönetim kurulu kararı ya da tüzük değişikliği değil kültür değişikliği gerektirir. Kültür değiştirmenin tüzük değiştirmekten daha zor olduğunu biliyorum ve bunun Büyük Üstatlık görevimi tamamladıktan soma da mesai vereceğim konulardan biri olacağını umuyorum. (1)
Zaten unutmamalıyız ki hasenat, para ve örgütlenme gerektirir elbette ama, her şeyden evvel bir kültürdür (Masonun önce Mason Kardeşine, sonra da bütün insanlara sahip çıkma kültürü. Bu kültür de Masonluğun bütün temel kavramlarında olduğu gibi) Loca'da yerleşir. Kurumsal hasenat projemizin başarıya ulaşması için Localarımızın bu konuya eğilmeleri gerekir. Bundan kastım, Localarımızda hasenat üzerine konferans verilmesi değil, hasenat kültürünün Loca ikliminin bir parçası haline gelmesi. Bu her zaman para da gerektirmez. Ebedi Maşrık'a göçmüş bir Kardeşimizin eşi ya da evladıyla düzenli olarak ilgilenmek; hasta Kardeşin hatırını sormak; dertli Kardeşin derdinin farkına varmak; kötü gününde Kardeşin yanında olmak; ve bütün bunları hem bireysel hem de Loca refleksimizin bir parçası haline getirmek. Soruyorum, Kaç Locamızın Hasenat Emini görevini bütün bu sorumlulukları üstlenmiş olduğunun bilinciyle yerine getiriyordur? Bu soruya gönül rahatlığıyla "bütün Localarımızın" cevabını verdiğimiz anda, hasenat meselemizin yarıdan fazlasını çözmüş oluruz.
Bu bölümün başında, hasenat konusunda kayda değer bir adım atamadığımı söyledim ve hüzünlendim. Gerçekten de, bu kadar önemsememe rağmen, örgütlü hasenat bilançom pek parlak değil.(2) Diğer yandan, camiamızda hasenat kültürünün güçlenmesi için çok çaba sarf ettim. Ebedi Maşrık'a intikal eden Kardeşlerimizin ardından verdiğimiz kurumsal vefat ilanları; Üstad-ı Muhteremlere, hiçbir Kardeşimin aidatını ödeyemediğinden dolayı Dernek üyeliğinden çıkartılmayacağı taahhüdünü vermem; aidat muafiyeti için Büyük Görevliler Kuruluna başvuran Kardeşlerin buna gerçekten ihtiyaçları olup olmadığını anlamaya yönelik ağır prosedürleri kaldırmamız, hep, parayı Kardeşlik ruhunun yanında küçümseyen bir anlayışı vurgulamaya yönelik adımlardı. Bunun manasının anlaşılmış olmasını diliyorum çünkü Masonluğumuzun örgütlü ve güçlü hasenatı ancak bu mana üzerinde yükselebilir.
DİPNOTLAR
(1) 25 Aralık 2012 tarihinde, on yıl önce Kardeşlerimizin kurmuş oldukları ve Derneğimizle hiçbir hukuki bağı bulunmayan Kardeşlik Vakfı'nın (KARVAK) başkanlığını üstlendim. Önümüzdeki yıllarda, KARVAK'ın dünyadaki emsal vakıflar gibi güçlü ve bağımsız bir hasenat örgütlenmesi haline gelmesi için elimden gelen emeği sarf edeceğim.
(2) Yine de, 19 Kasım 2011 tarihinde kabul ettiğimiz tüzüklerimizin, kurumsal hasenatımız açısından da bir ilerleme teşkil ettiklerini söylemek isterim. Eski tüzüklerimizde görevinden hiç bahsedilmeyen Büyük Hasenat Emini, Büyük Loca'nın sandık ve vakıflarının başkanı olarak belirlenmiş; ayrıca, her sene, Büyük Loca'ya kurumsal hasenatımızın durumunu anlatan bir rapor sunmakla görevlendirilmiştir. Eski tüzüklerimizde biraz göz arkasında duran sandıklara dair hükümler ise bu defa göz önüne çıkartılmıştır. Bu değişikliğin yarattığı enerjiyle, kurumsal hasenatımızı idare edecek özerk sandıklar kurulması bu dönem Büyük Görevliler Kurulu'nun gündemine epey detaylı olarak geldi ancak gündemde öncelik alan başka konulardan dolayı dönem içerisinde neticelendirilmesi mümkün olmadı.