Bilindiği üzere Kudüs ve Hz. Süleyman Mabedi M.Ö. 587-6 yıllarında Babil Kralı Nebukadnezar'ın (Buhtunnasır olarakta anılmaktadır) askerlerince yağmalanmış, yakılmış ve yıkılmıştır, İsrailoğullarının büyük bölümü de esir alınarak Babil'e götürülmüştür. Esirlerin zincirlerindeki halkalar üçgen şeklinde idi. Böylelikle galipler İbranilerin hala saygı duyduklarını sandıkları Delta'yı aşağılamak istemişlerdi. Oysa İbraniler çoktandır Delta'yı unutmuşlar, bu yüzden de sefalet ve esarete sürüklenmişlerdi.
Daha sonra, tutsaklık döneminde Babil'de Dünyaya gelmiş olan Yahudi Prensi Zorobabel Babil'i ele geçirmiş olan Pers Kralı Keyhüsrev'i Mabeti tekrar yapmasına izin vermeye ikna ederek 10 İbrani bilge ve 42,360 kişi ile birlikte Kudüs şehrine doğru yola çıkarlar.
Kudüs'e dönüş sırasında Zorobabel'le yanındakiler Fırat nehrinin üzerindeki Gabara Köprüsünde pusu kurmuş olan Babilli askerlerin hücumuna uğrarlar. Bazı ritüellerde bu köprüye 'Kantara' köprüsü dendiği görülmektedir. 'Kantara' ibranice'de 'Köprü' demektir. Nitekim Arapça'da da köprüye 'Al Kantara' denir. 'Gabara' ise (Arapça'da gubar) toz, tozlu yol anlamına gelmektedir. Gabara köprüsünün kemerleri üzerinde L.D.P. harfleri bulunmaktadır.
Kanlı savaştan galip çıkan İsrailoğulları, Kudüs'e gelip Mabedin inşasına başlarlar. Fakat, ikinci Mabet çok zor koşullar altında yapılabilmiştir. Özellikle Samiriyeliler Babil'den dönen İsrailoğullarının çalışmalarını durdurmak için sürekli olarak Kudüs'e baskın yapmışlardır, İsrailoğulları Mabedin yapımı sırasında saldırılardan çekindikleri için bir ellerinde mala bir ellerinde de kılıç tutarak çalışmışlardırlar. Derecenin 'Doğu ve Kılıç Şövalyesi' adı buradan gelmektedir.
XV. Derece Tablosuna baktığımızda tablo üzerinde:
- Tablonun zemininin yeşil renkte olduğunu,
- Tablonun üç kenarında halkaları üçgen şeklinde zincir bulunduğunu,
- Tablonun üst kısmında kenarlarında kılıçların ve tabanında bir malanın üçgen oluşturduğunu,
- Mavi Nehir üzerinde parçalanmış vücut parçalarını ve nehir kenarında yetişen bitkileri,
- Fırat nehrinin üzerinde kemerinde L.D.P. harflerinin bulunduğu Gabara köprüsünü,
- Gabara köprüsüne Doğu yönünden ellerinde kılıçlarla gelmekte olan şövalyeleri ve
- Güneybatıda sütunları kırılmış ve tahrip edilmiş Mabed kalıntılarını görmekteyiz.
Bu sembolleri ise şöyle yorumlayabiliriz:
- Bu derecede yeşil renk insan ruhunun ve hatta Masonluğun ölümsüzlüğünü simgelemektedir.
- Tablonun üç kenarında bulunan zincir esareti, halkalarının üçgen şeklinde oluşları ise Babil'lilerin İsrailoğullarını inançlarından dolayı aşağılamalarını ifade etmektedir.
- Derecenin bijusunda iç içe geçmiş üç üçgenin içinde çapraz olarak iki kılıç bulunmaktadır.
Üçgenler; Özgürlük, Eşitlik ve Kardeşliği simgelerken, kılıçlar da Hakikat ve Adaleti simgelemektedir. Tabloda da iki kılıç bulunmasından yola çıkarak bijudaki anlamı bu kılıçlara da yükleyebiliriz diye düşünmekteyim. Mala hepimizin bildiği üzere tek başına kardeşler arasında sevgi ve bağlılığı sağlayan bilim ve tekniğin simgesi olarak benimsenir. Bu derecede ise Mala ve Kılıç, İkinci Mabetin yapımında birlikte remzedilmektedir. Buradan da olumlu bir işin güven içinde gerçekleştirilmesinde yapıcı olunduğu kadar tedbirli olmak gerektiği anlamını çıkarabiliriz.
- Nehir içinde yüzmekte olan parçalanmış insan vücutları kölelikten özgürlüğe, daha aşağı bir seviyeden ve cehaletten uygarlığa ve aydınlanmaya, ruhsal esaretten ruhsal özgürlüğe geçebilmek için uzun çetin fakat gerekli bir mücadele vermemiz gerektiğini ifade etmektedir.
- Köprü; hareketsizliğin sembolü olan deniz mavisinden enerjiyi temsil eden kırmızıya geçişi ifade etmektedir. Köprü aynı zamanda bir birey veya toplumun kölelikten özgürlüğe, kulluk ve boyunduruk altında olmaktan bağımsızlığa ve ulus olmaya, ruhsal esaretten ruhsal özgürlüğe geçişinin sembolüdür. Gabara köprüsünün kemeri üzerinde L.D.P. harfleri bulunmaktadır. Bu harflerin iki anlamı bulunmaktadır. Fransız ritüellerinden gelen birinci ve en eskisi harflerin 'Liberte de Passer' (ingilizce olarak 'Liberty of Passage') yani 'Geçiş Özgürlüğü'nü tanımladığını ifade eder. Albert Pike tarafından eklenen ikinci yorum ise harflerin 'Liberte de Penser' (ingilizce olarak 'Liberty of Thought) 'Düşünce Özgürlüğü' anlamına geldiğidir.
- Dereceye adını veren 'Doğu ve Kılıç Şövalyeleri' şeref, onur, güven, görev ve yükümlülüğe bağlılığı ve cesaretin kırıldığı zor durumlarda ve güç koşullar altında sebat ve kararlılık gösterebilmeyi simgelemektedir.
- Mabed, Masonluğun bir büyük sembolüdür. Bir sembol olarak birden fazla yoruma sahiptir. Tüm Masonlarca bilindiği üzere, herbir Loca gibi, Evrenin sembolüdür. Bu derecede özellikle toplumların, Doğuya açılan büyük yolda koruyuculuk yapan Hakikat ve Adaletin iki büyük sütunu ile idrak ve erdemlerinin sağlam temelleri üzerine inşa edilmiş bağımsız devletin ve özgürlüğün sembolüdür. Dolayısıyla, yıkılmış Mabed işlerinin bittiğini sanarak gevşeyen, tembelleşen, düşüncelerini felce uğratan, yürekleri fesatla dolan İsrailoğullarının devletlerini ve özgürlüklerini kaybetmelerini simgelemektedir.