Genelde özel amaçlı localar dışında (1) üç çeşit Loca vardır: ritüellik çalışma yapan, Kardeşlerin eğitimini üstlenen ve Mason tarihini araştıran Localar. Ritüellik çalışma yapan Localar, mesleğimizi ilgilendiren konularda konferanslar da tertip ederler. Eğitim Locaları sanal Localardır. Amaçları Masonik merasimlerin kusursuz icra edilmelerini temin etmek, masonik etik ve erkânı, tüzük ve kuralları öğretmektir. Gerek görüldüğünde, merasimlerin provası da bu localarda yapılır. Ritüelimiz kutsal bir dramayı andırır, aktörler ve seyirciler bizleriz, merasimler de en iyi şekilde icra edilmelidir. 1823’den bu yana, Emulation Eğitim Locası, İngiltere’de Eskiler’le Modern’lerin birleşmesinden sonra ve yazılı ritüellerin kullanılmadığı dönemde, ritüelin doğru olarak ezberlenmesini temin etmek üzere kurulmuştu.
Bir araştırma Locasının yapısı herhangi bir Locanınkinden farksızdır; görevlileri vardır, ritüele uygun tarzda çalışmalarını açar ve kapar. Dünyada, araştırma localarının berat ve numaraları vardır. Ancak, tekris ve terfi işlemlerine zamanlarına harcamayarak, gayretlerinin tümünü masonik araştırmaya tahsis ederler. Bu bir seçimdir, zira, tüzüksel olarak, bir araştırma Locasının harici tekris etmesine engel yoktur. Yalnız Türkiye’de, Mimar Sinan Locası 2 Mayıs 1965’te 43 numarayla tahsis edilmiş olmakla beraber ancak kendisine berat verilmemiştir. Dolayısıyla, tüzüksel Loca hüviyeti yoktur ve tekris, terfi gibi faaliyetlerde, istese de, bulunamaz. Yakın tarihte kurulan Ankara Doğan Güneş Araştırma Locasına 43 B, İzmir Vadisi Araştırma Locasına (İZMAR) da 43 C numaraları verilmiş, Mimar Sinan Araştırma Locasının da numarası 43 A olarak değiştirilmiştir. Araştırma locaları belgeye dayalı akademik araştırmayı teşvik, konferans ve paneller tertip ederler, sunulan tebliğleri, Kardeşlerin yazılı katkılarıyla yayımlarlar. Bu yayımlar çalışmaları izleyen muhabir üyelerin ve genelde Kardeşlerin istifadesine sunulur.
Bir araştırma Locasının programı böylece tanımlandığında akla hemen bir soru gelir: Müzakerelerin izleyeceği konferansları herhangi bir Loca düzenleyebileceğine göre fark nerededir? Bir noktada, tüm Localar araştırma yapmıyor mu? Localar da bünyelerinde tertip edilen konferansları yayımlamıyorlar mı? Tabiidir ki her Kardeş araştırma yapabilir. Ancak Localarda genelde verilen konferansların amacı Kardeşlerin Masonik eğitimine, tarih bilgileriyle genel kültürlerine katkıda bulunmak, Masonik dünyada olup bitenden onları haberdar etmektir. Bu konferansların bir başka getirisi de akademisyen olmayan Kardeşlere topluluk karşısında konuşma rahatlığını kazandırmaktır.
Araştırma Locaları ise ilk önce arşiv çalışmaları yaparak kendi Masonik tarihimizle ilgili orijinal tebliğler hazırlar ve Mason tarihi ve sosyolojisi bağlamında üniversite kürsüleri ve benzer uluslararası araştırma gruplarında yayımlanan tebliğleri Türk okuyucularına tanıtırlar. Bir benzetme yaparsak, Araştırma Locaları Büyük Locaların laboratuarlarıdır.
Paris’te, Fransa Milli Büyük Locası’na bağlı İngilizce çalışan 30 Numaralı Phoenix Araştırma Locasının Üstad-ı Muhteremliğine 1974 yılında is’ad edilen tarihçi – Masonik yazar Alec Melor, is’ad törenini izleyen konuşmasında araştırma Localarının tarihini ve görevini şöyle anlatmıştı:
“Geçmişe baktığımızda, Regius şiirinin veya «Eski Mükellefiyetlerin» başındaki sözde tarihî kısmın dindar yazarları, Mesleğimizin kaynağını efsane ışığında gösterdiklerinde onları kınamamak gerekir. Onlar evliya tezkeresi muharrirleri (hagiographer) idi. Anayasa kitabının ilk kısmında, Anderson çok daha büyük bir günah işleyerek tarihçi olduğunu iddia eder. Bugün, değil tarihçi, inanılır bir şahit dahî olamadığı anlaşılmıştır. Masonluğun bilimsel tarihi, 18.Yüzyılda Preston veya Rahip George Oliver’la de başlayamamıştır; öncüsü Alman âlimi George Kloss (1787 - 1854) olmuş, onu da Findel (1828 -1905) izlemiştir. 1884 yılında bir grup gerçek bilim adamının Quatuor Coronati Locasını kurmasıyla, Masonluk ilk defa sabit fikirlerden, kökünü peri masallarında, hayal meyvelerinde, hattâ hezeyan içinde aramaktan, vazgeçmiştir. İngiltere’de Gould ve Hughan, Almanya’da W. Begemann gibi kişiler masonluk tarihînin genel tarih disiplini ve yöntemleriyle araştırılması gereğini kabul ettirmişlerdir. Bu ileriye dönük önemli bir adımdı ve Quatuor Coronati Locasının dünyada birinci araştırma Locası olarak tanımlanmasının nedeniydi. Ancak bu ileri adım kesin olamadı. Eski efsanevi kavramlar yok olma yerine sindiler ve yeni saldırılar için sürekli fırsat kolladılar. Araştırma Localarının görevi bu sayıklamaların karşısına sürekli bilim bayrağını sallamaktır. Bu onların başlıca görevidir.”
İlk bilinen Araştırma Locası
Bilinen en eski araştırma Locası, Hindistan’da, İngiltere Birleşik Büyük Locasının Madras Bölge Büyük Locasına bağlı Madras Sosyal Dostluk Locasıdır (Social Friendship Lodge of Madras) (1846 - 1855). Akademik araştırmayı kendine şiar edinen bu araştırma Locasının ömrü uzun olamamıştı. Masonik bir cemiyet olarak araştırma Locasına ilk defa tüm boyutlarını veren ise İngiltere Birleşik Büyük Locasına bağlı, 2076 No'lu Quatuor Coronati Locası olmuş ve bilimsel masonik tarih araştırmasının temelini oluşturmuştur.
Quatuor Coronati Araştırma Locası
Ana araştırma Locası, 2076 No'lu Quatuor Coronati’yi (QC) kendini tarif ettiği, yıllıklarının önsöz yazılarından tanıyalım: “Loca, 1884’de, aşağıda isimleri verilen 9 Kardeş tarafından kuruldu: Sir Charles Warren, W.H. Rylands, R.F. Gould, Rev. A.F.A. Woodford, W. Besant, J.P. Rylands, S.C. Pratt, W.J. Hughan ve G.W. Speth. Bunların hepsi bilim adamıydı ve aralarında zamanın en büyük mason tarihi araştırmacıları vardı. Amaçları her yöndeki Kardeşlere araştırma sevgisini aşılamak; Hürmasonluğun tüm veçhelerinin tetkik edilmesini, Localarda konferanslar tertip ederek eleştiri ve müzakereyi teşvik etmek ve dünyada dağılmış araştırmacı masonların dikkatini çekerek katılımlarını sağlamaktı.
“Bu yaklaşım, geçmiş Mason tarihçilerinin hayalci yazılarına dayanan temelsiz inançları bir kenara iterek, Hürmasonluk tarihi araştırmasında yeni bir tarz yarattı ve böylece bu Loca Masonik araştırmanın gerçek okulu oldu. Üyelerinin gayretiyle 19. yüzyıl masonik tarih araştırmacılarının çalışmaları yakından tetkik edilerek, mason folklorunda gözü kapalı kabul edilmiş çok şey ayıklandı.
“Kurucular kapsamlı bir kütüphane kurmayı planladılar. Araştırmacıların istifadesi için bu kütüphane, genel kontrol QC’de kalmak üzere, Büyük Loca kütüphanesiyle birleştirildi. Az bulunan kitaplar, el yazmaları ve diğer evrak faksimile yöntemi ile veya yeniden basılarak tüm Kardeşlerin istifadesine sunuldu.
“8 Kasım 302’de inançları uğruna işkence ile idam edilen dört taşçı ustası Quatuor Coronati (4 Taçlılar) ismiyle, yaklaşık 400-1600 yılları arasında, tüm Avrupa operatif masonları için koruyucu aziz mertebesine getirilmişlerdi; Loca da, ismini bu dörtlü aziz grubundan aldı.
“Dört Azizin ölüm tarihine en yakın gün olan Kasım ayının ikinci perşembe gününde Locanın Üstad-ı Muhterem is’ad töreni yapılır.
“Başından itibaren Locaya üyelik davetle olmuştur. Yalnızca masonik araştırmalarında önemli çalışmalar yapmış veya sanat, edebiyat ve bilimde tebarüz etmiş Kardeşler davet edilirler. Locanın yıllıklarında Loca üyelerinin ve Muhabere Çemberinin ülke sekreterlerinin isimleri yazılır.
“Locanın yıllığı Ars Quatour Coronatorum yılda bir yayımlanır ve bir önceki yıla ait Loca çalışmaları ile masonik araştırmacıyı ilgilendirebilecek sair malzemeyi içerir”.
Bu yıllıkların komple serisi günümüzde çok değerlidir ve temini de çok zordur. Sadi Aral Kardeşimizin tavassutu ile Türkiye Büyük Locası kütüphanesinde bir komple seri mevcuttur. Loca yayımlarının yalnızca Loca âmil azaları ile Muhabere Çemberi üyelerine verilebildiği dikkate alınmalıdır. Yeni olarak, tüm yıllıkların fihristli bir DVD dizisi şeklinde satışa sunulduğunu öğrendik.
Muhabere Çemberi (Correspondence Circle) : QC Locasının beratı İngiltere Birleşik Büyük Locası tarafından 28 Kasım 1884’de verildi, ancak kurucu Üstadı Muhterem Sir Charles Warren diplomatik ve askeri görevle Afrika’ya gittiğinden, Locanın tahsis töreni 12 Ocak 1886’da yapılabildi. Aynı yılın Aralık ayında her yöndeki masonik araştırmacılara erişebilme yöntemleri saptanarak, üç ay sonra Muhabere Çemberi kuruldu. Bu Muhabere Çemberi Quatuor Coronati Ltd. tarafından iktisadi işletme olarak yönetilmektedir.
Muhabere Çemberi üyeleri QC toplantılarına davet edilirler ve QC’nin yayımlarından faydalanırlar.
Yasha Beresiner’in Kaleminden QC
Mason tarihçisi, koleksiyoncu, yazar, QC Locasının Önceki Üstadı Muhteremlerinden, İstanbul doğumlu Yasha Beresiner’in Ars Quatuor Coronatorum’un 2007 tarihli 120. cildinde akademik Masonik tarih araştırması hakkındaki çalışması yayımlanmıştır. Yazı üç bölümdür. Beresiner İlk bölümde tarihi araştırmada kullanılabilecek değişik bilgi kaynaklarını açıklıyor. İkinci bölümde ilk defa ortaya çıkan yeni bir tarih bilgisiyle, üçüncü bölümde de, eski bir bilgiye yeni yorum getirecek bilgiyle karşılaşan tarihçinin tepkisini inceliyor.
Beresiner’e göre, bazı akademisyen olmayan, popüler Mason yazarlar, tekris edilmiş olmanın onları otomatik olarak akl-ı hikmet ve bilgi sahibi yapmış olduğu hayaline kapılırlar. 19.Yüzyılın ünlü Masonik yazarları, rahip Dr. George Oliver Kardeş (1782–1867) ve William Preston Kardeş (1742–1818) dahi, mitle gerçeği harman etmişler, Anderson’un tarihsel hezeyanlarından kurtulamamışlardır. Yakın tarihlere kadar, birçok tarihçi, işlerine gelmeyen, geliştirdikleri teorilerle çelişen bilgiyi dikkate almamayı yeğlemişlerdir.
Beresiner’in yukarıda sözünü ettiğim makalesinden “Gerçekçi Okul”, “Akademik Tarihçiler” ve “Araştırma Localarının Tersimatları” ara başlıklı bölümlerin özet tercümelerini aktarıyorum:
Gerçekçi Okul
Bilimsel ve gerçekçi Mason tarihini araştırma okulunun kurulması amacıyla 1889 yılında Quatuor Coronati Locası tahsis edildi. Kuruluş bildirgesinin altında imzası bulunan üyelerin tümü tanınmış masonik tarih araştırmacılarıydı. Günümüzde tüm dünyada aynı amaçla çalışan Locaların sayısı çoğalmıştır. Bir araştırma Locasının işlevi üyelerine ve genelde Kardeşliğe yapmış olduğu hizmeti aşar. Araştırma Locaları yeni teoriler ve buluşları yayımlar ve başka araştırma veya yazıları eleştirerek gerçeğin ortaya çıkmasına hizmet ederler.
Akademik Araştırmacılar yakın tarihlere kadar, Loca tersimatlarında sunulan bildirilerde yazarlara iltimas uygulanmıştır. Kolaylık açısından, Hürmasonluk tecrit edilerek medeniyetin geniş yapısının dışında tutulmuştur. Brent Moris Kardeş, özel muhaberatında, bu durumu doğal ortamından çıkarılmış bir böceğin şeffaf cam kavanoz içinde incelenmesine benzetmiştir.Bu durum son zamanlarda köklü bir değişime uğramıştır ve “inter alia” (bu arada) Sheffield Üniversitesinde Hürmasonluğu Araştırma Merkezinin kurulmasına vesile olmuştur. Mart 2007’ye kadar Merkezin başkanlığını Prof. Andrew Prescott (2) yürütmüştür. Prof. Prescott, Sheffield Üniversitesinde Hürmasonluk Tarihi Konferansını 25–27 Mayıs 2006 tarihinde organize etmiştir. Aralarında Andrew Prescott olmak üzere, bu başarılı konferansta tebliğlerini sunan akademisyenlerin çoğu Mason değildi... Hatta bazıları, kardeşliğimize dahil olmamanın kendilerine daha objektif bir görüş açısı sağladığını ifade ediyor.
Araştırma Localarının Tersimatları
Araştırma Localarının yayımlanan tersimatları masonik araştırmaların olduğu kadar, masonluğun da gelişmesini yansıtır. İngiltere’de tersimatları ile öne çıkan başlıca üç araştırma locası vardır: Londra’da, 2076 numaralı Quatuor Coronati Locasının Ars Quatuor Coronatorum (AQC) yıllıkları, Leicester’de 2429 numaralı ve Manchester’de 5502 numaralı (MAMR) araştırma localarının tersimatları. Bunların arasında AQC, Loca dahilinde sunulan tebliğlerin, ilgili mütalaalarla birlikte, yayımlandığından ileri çıkmaktadır. Bu ikincil kaynak (mütalaalar) olabilecek hataların düzeltilmesini sağladığı gibi, bazen de değişik bir yoruma yol açabiliyor. AQC’un tüm yayımları, indeksleri ile birlikte DVD ortamına alınmış olup arama motorları ile teçhiz edilmiştir. Bazı araştırma teşkilâtları çalışmalarını İnternet üzerinden de halka açmışlardır, ancak genelde girişi sağlayan bir ön kayıt gerekli olabilir.
Değişik bir Araştırma Locası Modeli: 81 numaralı Villard de Honnecourt
Villard de Honnecourt, XII. yüzyılın sonlarında Cambrai bölgesinde, Honnecourt’da doğan bir mimarın adıdır. Meslek yaşamının zirvesini 1250 yılı olarak saptayabiliriz. Picard diyalektinde yazılı ve resimlerle süslü «Albüm»ü Fransızca yazılan ilk mimari tezdir. Albüm şu sözlerle başlar: «V. de Honnnecourt sizi selâmlar ve bu satırları okuyacak ve onlardan istifade edecek her kişinin ruhu için dua etmesini rica eder. Okuyucu, bu ‘kitapta, Masonluğun büyük gücünde, kendine rehber bulacaktır.» Villard, planlarını «Geometri» kurallarına göre düzenlediğini yazar. Operatif Masonlarda geometri, mimari ve masonluk terimleri eşanlamlı kullanılırdı ve Üstat burada, Regius şiirini yazan İngiliz Masonun dilini kullanmıştır.
Üstadın adı GLNF’e bağlı araştırma Locasına verilmiştir. Locanın tüzüğü QC’nin tüzüğünün aynıdır, başlığının grafik dizaynı Villard’ın kendi el yazısıdır, amblemi de Chartres Katedrali için çizdiği labirenttir. Locanın bijusu beş köşeli bir yıldızdan çıkan, İncil yazarı Aziz Yuhanna’nın kartalıdır.
Loca 29 Ekim 1964’de tahsis edildi, ilk Üstadı Muhteremi tarihçi Jean Baylot oldu. Loca arşiv araştırmalarının dışında, konferanslar, seminerler, entelektüel haricilerin de ilgi gösterdiği açık toplantılar, münazaralar tertip eder. Villard de Honnecourt Araştırma Locası Masonluğun tarihsel ve spiritüel konularını tartışmak üzere yılda 4 kez toplanır. Loca ayrıca yılda 4 kez de, haricilere açık yemekli paneller düzenler. Bu panellere konularında en önde olan mason ve harici düşünürleri davet eder. Bir keresinde, “Masonluk ve Din” konulu bir panelde, Katolik (Père Riquet), Protestan, Musevi ve İslam din alimlerini bir araya getirmişti. Panel ve araştırma konuları yılda iki kez, 250-300 sayfalık, mütevazı bir şekilde «Defter» tabir ettikleri şık kitaplarda yayımlanır.
Locanın tertip ettiği ilginç panellerden bir örnek:
Kızılderililerin insan olmadıklarına karar veren Valladolid Kongresi
30 Mart 1999 tarihinde Villard de Honnecourt Araştırma Locası, Büyük Sekreter Yves Trestournel’in vönettiği yemekli panelinde konu Kilisenin 1550 yılında tertip ettiği “Valladolid Kongresi” oldu. Panel “tiyatro-yemek-münazara” gecesi şeklinde cereyan etti. Konu, Theâtre de l’Atelier’de sahneye konan Valladolid Kongresi adlı Jean Claude Carrière’in oyunuydu. Hürmasonların gönül verdikleri tolerans, özgürlük, insan hakları gibi konuları içerdiğinden Villard de Honnecourt’un paneli için bu oyun seçilmişti. Panele Masonlar, yazarla sahne oyuncuları, tarihçiler, basın mensupları katıldı.
1550 yılında Orta ve Güney Amerikayı fetheden Konkistadorların (İspanyol fetih şövalyeleri) kara ünü İspanya’yı aşmış, Vatikan üzerine de gölge düşürmeye başlamıştı. Valladolid’de bir manastırda (Madrid’den önceki, İspanya’nın başkenti ve üniversite şehri) Papa III. Jülius’un temsilcisinin de iştirak ettiği ve Kilisenin köleliğe bakışını tayin edecek bir kongre tertip edildi. Kilise metinleri insanların köle yapılmasını yasaklıyordu, oysa Orta ve Güney Amerika’da köle işgücüne ihtiyaç vardı ve bir kulp bulunmalıydı.
Kongrenin tartışma konusu 3 soru etrafında toplanıyordu:
1. Yeni Dünya sakinleri Kızılderililer diğer insanlar gibi insan mıdır?
2. Kızılderililer İnsan soyundan mı geliyorlar?
3. Onları Tanrı mı yarattı?
Bu kongrede Kilisenin, Kızılderililerin insan olmadıklarına dair aldığı karar, köleliğin dinî ve felsefî ilkelerini ortaya koyarak etkilerini 19. yüzyılın ortalarına kadar sürdürmüştür.
Ruhun kurtuluşunun tartışılması gereken esas konu olduğunu ileri süren Aristo tefsircisi filozof Sepülveda ve tek başına İspanyol müstemlekecisine kafa tutan, yerlilerin koruyucusu, Meksika’nın Chiapas eyaleti başpiskoposu ünlü Dominiken rahip Bartholomé de Las Casas, oyunda başarıyla canlandırılmışlardı. Yemeğe katılan sahne sanatçıları, özellikle Las Casas’ı oynayan Jacques Weber ile manastırın baş rahibini oynayan Philippe Puymartin kendilerine yöneltilen soruları cevaplayarak münazaraya renk kattılar.
Villard de Honnecourt Locasının Diğer Faaliyetleri
Locanın Afrika ve Uzak Doğunun Frankofon bölgelerinde kurulan yeni Büyük Locaların tüzük taslaklarını hazırlamak, kuruluşa gerekli hukuki zemini sağlamak gibi faaliyetleri de olmuştur. Locanın üyeleri arasında ünlü tarihçi ve hukukçuların bulunması nedeniyle bu görev, doğal olarak kendisine verilmişti. Hukuki yardım konusunda en çarpıcı örnek Fas’la ilgilidir. Loca üyelerinin çabası ile Fas’da, Kraliyet Savcısının Hürmasonluğa karşı açmış olduğu kapatma davasına ret kararı 23 Mart 1973’de alındı. Karar metninin son satırlarında, Hürmasonluğun amaçları sıralandıktan sonra, İslâm dini ile uyum hakkında şöyle bir ibare vardır: «Bu amaçların içinde hiçbiri İslam dinimize aykırı olmayıp, 31 Temmuz 1970’de yayımlanan Kraliyet Anayasası maddeleri ile özellikle ‘İslam’ın Devlet dini olduğunu ve devletin ferde kendi dinini seçme özgürlüğünü tanıdığına dair 6. maddesiyle uyum içindedir. Dolayısıyla savcılık talebinin reddedilmesi gerekir. Bu nedenlerle, medeni kanun konularında karar vermeye yetkili mahkememiz alenen karşı tezi kabul ederek tereddütsüz Kral Savcısının açtığı kapatma davasını reddeder.»
23 Mart 1973 tarihli KAZABLANKA Mahkemesinin Hürmasonlukla ilgili kararı:
“2 Temmuz 1971 tarihinde Kraliyet Savcısının KAZABLANKA Mahkemesi nezdinde ESPERANCE Cemiyetini temsilen Bay KABBAJ Abdelkrim’e karşı açmış olduğu davada, ESPERANCE Cemiyetinin tasfiye edilmesini, lokallerinin kapatılmasını ve üyelerinin herhangibir şekilde toplanmalarının yasaklanmasının ve geçici olarak bir kayımın tayinine karar verilmesini talep etti. Gerekçede, 15 Kasım 1958 tarihli, Cemiyetlerle ilgili Dahir’in 3 ve 7 sayılı maddelerine aykırı olarak, Mason teşkilatının hedeflerinin İslam Dini ilkelerine ters düştüğü ve Masonluğun Müslümanları İslam Dinini yanlış tefsir edebilecekleri tarzda eğitmekte olduğu belirtilmektedir.
Cemiyet, vekili Sn. KABBAJ Abdelkrim vasıtasıyla verdiği cevapta, amaçlarının İslam Dini ilkelerine ters düşmediğini ve ayrıca Cemiyetin tüm ilkelerinin Krallık Anayasası ile tam uyum içinde olduklarını iddia etmiştir.
“ESPERANCE Cemiyeti tüzüğünün 2 sayılı maddesinde amaçları şöyle tarif edilir: «Üyelerine moral destek vermek ve insanlık prensiplerini uygulamak, üyelere aralarında mevcut dostluğu pekiştirecek bir formasyon vermek, üyelerine en iyi şartlarda ve imkânlarının elverdiği oranda sosyal hizmetlerde bulunabilmelerini ve yoksullara yardım etmelerini sağlamaktır.» 2 sayılı madde düşünme ve fikir özgürlüğü ile aklı başında tüm düşüncelere karşı saygı ilkelerini teyit ederek son bulur.
“Hürmasonluğun amaçları böylece sıralandığında, bu amaçların içinde hiçbiri İslam dinimize aykırı olmadığı, 31 Temmuz 1970’de yayınlanan Kraliyet Anayasası maddeleri ile, özellikle İslam’ın Devlet dini olduğunu ve devletin ferde kendi dinini seçme özgürlüğünü tanıdığına dair 6. maddesiyle uyum içinde olduğu görülmektedir. Bu nedenlerle savcılığın açtığı davanın reddedilmesi gerekir. Medeni kanun konularında karar vermeye yetkili mahkememiz alenen karşı tezdedir ve tereddütsüz olarak Kral Savcısının açmış olduğu davayı reddeder.”
Günümüzde Masonluk tarihinin araştırılmasının aldığı yeni objektif/akademik şekil:
Hürmasonluk ve benzeri kardeşlik cemiyetlerinin, Ortaçağdan bu yana, Batı dünyasında toplumların politik ve sosyal gelişmelerindeki rolünün önemi akademi çevreleri tarafından son yıllarda anlaşılmıştır. Büyük üniversitelerin tarih fakültelerinde Hürmasonluğu araştırma kürsüleri kuruldu, doktora tezleri kabul edildi, Büyük Localar da arşiv ve müzelerini akademik araştırmacılara açtı. Bu arada, uyanan yeni merak üzerine, popüler tarihçiler hayal ile gerçeği karıştırarak çok satan kitaplar yayımladılar. İskoçya Büyük Locası müze küratörü ve QC’nin Önceki Üstadı Muhteremlerinden Robert L. D. Cooper akademik tarihçinin görevini şöyle tarif ediyor:
“...Tarihçiler en geniş sağlam kaynak yelpazesini kritik gözle tetkik ederek, mitleri şüphe ile karşılamalı ve yanlışların tekrarlanmasını önlemek üzere yorumda bulunmalıdırlar.” Tarihçiler tezlerini hazırlarken, karşı tezlerin varlığını ve içeriğini de okuyucuların bilgisine sunmalıdırlar.
Akademik tarih araştırmalarının aldığı son şekli bir de tarihçi, yazar, Prof. Dr. Margaret Jacob’dan dinleyelim.
MASONLUĞUN AKADEMİK YÖNTEMLERLE ARAŞTIRILMASININ GEÇMİŞİ VE GELECEĞİ
1970’li yıllarda Hürmasonluğun tarihsel konusuna ilk yaklaştığımda, New York Halk Kütüphanesine gittim. Başvurabileceğim en mantıklı yer olarak orayı görmüştüm. Çekmeceleri 3’e 5 oranında kartların düzgünce dizildiği eski yöntem kart katalogu ile karşılaştım. Önemli bir koleksiyon olduğu belliydi. “Hürmasonluk” konusuna ayrılmış kartlar 10 kadem uzunluğunda ve 5 kadem yüksekliğinde göz korkutucu boyutta raflarda yer alıyordu. Kısa sürede farkına vardım ki, akademik açıdan bu koleksiyonun hiçbir değeri yoktur. Anlatayım.
O dönemde, kuşku duymayan araştırmacı, Avrupa Hürmasonluğu ile ilgili standart bir eser olan Bernard Fay’in 1935’de yazdığı “Devrim ve Hürmasonluk, 1680 – 1800” başlıklı kitabına başvurabilirdi. Avrupa tarihini ilgilendiren konuyu ilk ele alan velut tarihçi yazarın Fransızca kitabı hep mehaz olarak gösterilirdi. Doktora öğrencisi olarak on sekizinci yüzyılı tetkik ettiğimde, bana verilen okuma listesinde bu kitabın ismi vardı. Oysa, hiç kimse de Fay’ın sonradan bir Nazi işbirlikçisi olduğunu ve Fransız Devrimi’nin arkasında bir masonik komplonun var olduğu mitini de savunur olduğunu nazarı itibara almıyordu, hem de modern çağın ortasında! Tüm o koca kart koleksiyonunun içinde Fay’la ilgili ve yaklaşımındaki yanlışlara işaret edecek tek bir başlık yoktu. Yazılar genelde belirli olaylarla ilgili olup localarına ve localarının tarihine candan bağlı sadık kardeşler tarafından kaleme alınmıştı. Bu yazılanların doğru olduğu varsayımı ile saygı duyulacak bu çalışmalarda, tarihsel analiz bakımından hiçbir şey yoktu; bir kişinin neden mason olmayı istediğini veya Anglo-Amerikan geleneğinde kadınların masonluğa kabul edilmeyişlerinin neyi ifade ettiğini araştıran bir soru da yoktu. Bu olgular, erkeklerin mason olmayı istemeleri doğaldır, kadınlar zaten istemez gibi basmakalıp laflarla geçiştiriliyordu.
Önemli kütüphanelerin kart kataloglarında geçirdiğim günler masonik tarihin kordonla çevrili olduğunu, yazılanların da inançlı masonlar tarafından gene inançlı veya daha da kötüsü, çoğu kez aşırı sağa meyilli fanatik masonlar için yazıldığını tespit ettim. Kuruluşu izleyen ilk üç nesli kapsayan dönemde birer sosyal merkez olarak görülebilen locaların, onları teşkil eden binlerce Avro - Amerikan erkeğin, hatta kadının yaşamında nasıl bir etki yarattıklarını tetkik etmenin faydasız olacağını görmek zor olmadı. Bu kişiler çok değişik meslek ve sosyal sınıfa aittiler; 1717’de Londra’da ilk Büyük Loca’nın kuruluşunda gerçek taş işçilerinin var olmadıkları dikkat edilecek bir husustur. Ancak, Hürmasonluk gibi bir olgu söz konusu olunca, tarihçinin merakını tatmin etmek kolay değildir. Başladığında yeni bir olguydu, Britanya sosyal deneyimine doğrudan bağlıydı ve on sekizinci yüzyılın ortalarında büyük Avrupa kentlerinde inanılmayacak kadar popüler olmuştu. Tarihçi nasıl merak etmesin ki? Ancak genel akademik dünyada konu itibar yitirdiğinden, nasıl hareket etmeliydi? Yanlış olarak, hürmasonluk mistik veya akıldışı bir dünya ile veya koyu inanç ve fanatizmle özleştiriliyordu. Hiçbir zaman unutmamalıyız ki 2. Dünya Savaşından sonra Avrupa ve Latin Amerika’da, modernliğin kokuşmuş kalbinde, Yahudi-Mason komplosunun yattığı miti hala canlı tutuluyordu.
Hürmasonluk hakkında ilk akademik araştırmaları öğrencilerime anlattığım zaman, tahtanın üzerine, bazen alaycı bir tavırla, bir kart katalogunun neye benzediğini çiziyorum. Kütüphane kayıtlarına ulaşmak için veya konularında faydalı olabilecek internet sitelerini araştırmak üzere öğrencilerim yalnızca bilgisayarlarını kullanırlar. Google’a “freemason” diye yazın, 3 milyondan fazla kayıt bulursunuz. Ancak ilk on sırada Hürmasonluğu komplocu veya Satanik bir örgüt gibi gösteren sitelere rastlarsınız. Bir noktada, kart katalogundan bugüne fazla değişen bir şey olmadı. Sorun aynı: on sekizinci yüzyılın Boston’u veya on dokuzuncu yüzyıl başı Meksika’sı olsun, belirli bir tarihsel bağlam içinde hürmasonluk hakkında yazarken, gerçekle uydurmayı birbirinden nasıl ayırırız? Yanıt, üniversite düzeyinde rutin olarak öğretilen akademik tarih araştırma standartlarına sahip çıkarak, onları hürmasonluk tarihi ve bağlı olduğu tarihsel bağlama uygulamaktır.
Masonluk hakkında akademik araştırma düzeyinin profesyonelleşmesi başlamıştır. 1970’li günlerden bu yana masonik araştırmaların yöntemlerinde olağanüstü bir gelişme yaşanmıştır. Her şeyden önce itibar iade edilmiştir, ikinci ve en önemlisi, tarihsel delillerin değerlendirilmesinde standartlar ve akademik ciddiyet temel olmuştur. Bu değişiklikler Atlantik’in her iki yakasında olmuşsa da, Avrupa’nın saygın akademik sahnelerinde bu daha belirgindir. Sheffield, Leiden, Bordeaux ve İspanya’da Zaragosa üniversitelerinde, Hürmasonluğu araştırma merkezleri faaldir ve üniversitelerle özel sponsorlar tarafından desteklenmektedir. Avrupa Bilim Vakfı, yeni olarak, Hürmasonluk fenomeninin milli kontekstlerde araştırılması için önemli bir bağışta bulunmuştur.
Amerika’da genç akademisyenler mason tarihinin veçheleri üzerine tez veya kitap yazıyorlar. http://wwwlib.umi.com/dissertations/results?set_num=1 elektronik sitesine girdiğimizde, Amerikan üniversitelerinde son on yılda yazılan elliden fazla doktora (Ph.D.) tezinin Mason tarihi ile ilgili olduğunu görürüz. Araştırmalarını ve yazılışında tezini yönettiğim Jacob Dorman adında bir öğrencimin çalışması olduğundan yakinen bildiğim bir konuya değinmek istiyorum. Tezin başlığı: “Harlem’in Siyah Yahudileri ve 1920’lerde Doğu ve Afrika Mistik Bilimleri Profesörleri”, UCLA 2004. Siyah Amerika tarihi ile ilgili bu çalışma Harlem Rönesansı esnasında zenci entelektüellerin araştırmalarını kapsamaktadır. Özgürlüklerine kavuşmak için yeni hakikatlerin ve yeni kimliklerin arayışında, bazı dinlerle birlikte Hürmasonluğa da yöneldiler.
Dünya çapında masonik araştırmalar konusunda iyimser olmak için başka nedenler de vardır. İmparatorluk bağlamındaki mason localarının dışında, Batılı olmayan ülkelerde de, yerel kişilerin kendi kültürel ortamlarında masonluğa karşı gösterdikleri ilgi araştırılmaya başlanmıştır. Kadın Masonluğu ile ilgili yeni araştırmalar da yürütülmektedir. Son olarak, akademisyenlerin kısaca “Moskova Arşivleri” diye adlandırdıkları dokümanlar vardır.
Bu arşivler, Nazilerin işgal ettikleri ülkelerden alınan binlerce elyazması (sonradan daktilo edilen) evrak içermektedir. Naziler Yahudi–Masonluk komplo teorilerine inanıyor ve bu teorileri doğrulayacak ve hedeflerini açıklayacak evrak arıyorlardı. Bu maksada hizmet etmek üzere 1940’da işgal ettikleri ülkelerin Büyük Localarıyla münferit Localarını yağma ettiler. Tüm bu çalıntı evrak özel bir enstitü tarafından tetkik edilmek üzere Berlin’e yollandı. Sonra Rus ordusu geldi ve enstitüde bulunan evrak Moskova’ya yollandı. Ruslar muhtemelen Batı ülkeleriyle bu evrakı Almanların çekilirken çaldıkları Rus varlıklarının iadesi için pazarlık malzemesi olarak sakladılar. Olay beklenilen şekilde gelişmedi ve Fransa, Belçika ve Hollanda’dan yağmalanan masonik evrak 1990’a kadar Moskova’da kaldı. Amerikalı tarihçi Patricia Kennedy Grimsted (Trophies of War and Empire, Harvard University Press, 2001) bu evrakın varlığı ile ilgili olarak dünya kamu oyunu uyandırdı. Putin hükümetine finansal baskıdan sonra arşivlerin çoğu Paris, Brüksel ve Lahey’e iade edildi. Bunlar, 1930’lardan bu yana saklı kalmış, bazıları 1730’lardan kalma, olağanüstü binlerce sayfa elyazması koleksiyonunu oluşturmaktadır. Yakınlarda yayımladığım iki kitabımda onları kullandım ve şüphesizdir ki onlarca araştırmacı aynı şeyi yapacaktır.
Moskova arşivleri Avrupa tarihi ile ilgili masonik araştırma yapmanın önemini bir daha vurgulayıp arşivlerin dikkatlice ve kısa zamanda güvene alınmalarının önemine işaret etmektedir. Münferit Loca tarihlerinin tekrar yazılmalarına İhtiyaç duyulacağı gün gelecektir. Adanmış kardeşlerin eskiden yazmış oldukları evrak yol göstermeye devam edecektir, ama artık akademik yöntemleri her tarafta kullanacağız ve orijinal dokümanlara ihtiyaç duyulacaktır. Binlerce elyazması bir dünya savaşı ile iki kez zapt edilmenin ve soğuk Moskova mahzenlerinde bekletilmenin üstesinden gelebilmiştir. Tarihsel evraka sahip tüm locaların bunların doğru saklanmasına özen göstererek araştırmacı kardeşlerin veya akademisyenlerin ellerine ulaşabilmelerini temin edeceklerini ümit ediyoruz. Ona imkân tanırsak Masonik geçmişin geleceği olur.
(1) Askeri birliklere, gemilere bağlı sahra Locaları, sakatlara mahsus Localar, belirli bir amaç için kurulan ve amaç yerine getirildikten sonra dağılan Localar, İngiltere’de olduğu gibi, üyelerinin mutlaka bazı meslek gruplarına ait olmalarını gerektiren Localar.
(2) Prof Andrew Prescott Mason değildir. Halen Lampeter, University of Wales’de Kütüphane Müdürü ve Araştırmalar Bölümü Başkanı olmuştur.
Locaların Yönetimi
Madde 72 - Loca Görevlileri(1) Locanın, kendi üyeleri arasından belirlenen 16 görevlisi vardır:1. Üstad-ı Muh...
Üyelik İşlemleri
Madde 93 - Locaya Giriş Yolları(1) Bir Locaya tekris veya tebenni ile girilir.(2) Bir Kardeş, Büyük Locanın m...
Son Hükümler
Madde 123 - Yorum(1) İşbu tüzüğü yorumlama yetkisi Büyük Locaya aittir. İhtiyaç olan durumlarda, Büyük Görevl...

İLLUMİNATİ SEMBOLLERİNİN BULUNDUĞU RESİMLER
Bunların bilinen sembolü baykuş. İnci sözlükte bolca kullanılır.Şeytana ve diğer küçük şeytanlara taparlar. M...
Atölyenin Adı: Olgunlaşma Locası.Başkanın Unvanı: Pek Muktedir veya Melik Süleyman.Birinci Nazırın Unvanı: Ad...
4.Derece Ritüeli: "Çalışmanın Açılışı"
Pek Muktedir - Sayın Adonhiram Kardeşim, toplantımıza katılan Kardeşlerin hepsi Ketum Üstad mıdırlar?Adonhira...
4.Derece Ritüeli: "İykaaf"
Pek Muktedir - Gündemimizde 4. dereceye alınmaları uygun bulunan Kardeşlerin iykaafı vardır. Kâtip Kardeşim b...
Üstadı Muhterem ve Sevgili Kardeşlerim. Bugün burada sunacağım konferansın konusu çok geniş ve kapsamlı olduğ...
Landmarklar
Bugünkü sohbetimiz "Landmarklar" üzerine olacaktır. Bu bir derleme çalışma olup yorum yoktur. Konuya girmeden...
Türkiye'de Masonluk Tarihi (1909 - 1970)
Türkiye'de masonluğun tarihini genel olarak üç ana bölüme ayırarak incelemek bugüne kadar alışılagelmiş bir y...

İLLUMİNATİ SEMBOLLERİNİN BULUNDUĞU RESİMLER
Bunların bilinen sembolü baykuş. İnci sözlükte bolca kullanılır.Şeytana ve diğer küçük şeytanlara taparlar. M...

14.Derece Ritüeli: "Talimat"
Atölyenin Adı: Büyük Seçilmişler, Tam ve Âlî Masonlar Atölyesi veya Gizli Kubbe.Başkanın Ünvanı: Üç defa Mukt...

15.Derece Ritüeli: "Talimat"
Atölyenin Adı : Doğu ve Kılıç Şövalyeleri ŞapitriBaşkanın Ünvanı : Büyük ÜstatGörevlilerin Ünvanı : Her görev...

Eski ve Kabul Edilmiş Skoç Riti'nin Tarihçesi
Operatif Masonluktan, Spekülatif Masonluğa geçişin ilk defa İngiltere'de gerçekleştiği bilinmektedir. Bunun s...

Fethullah Gülen Ermeni Soyundan mı
O formdan annesinin adının “Rabin” olduğunu öğreniyoruz! Halbuki, annesinin ismi “Refia” olarak bilin...