Bornocu Ersan 11 Kasım 2015 Çarşamba



Pek Muktedir - Kardeşlerim, bu derecenin törenini açıklamam gereksizdir.

Görüp işittiklerinizle derecenin efsanesi üzerinde bir fikir edinmiş oldunuz. Yahoben ile arkadaşlarının çabalarını övmek için kurulmuş intibaını veren bu derece gerçekte, hiçbir çıkar ve karşılık gözetmeksizin temiz bir yurtseverlik duygusu içinde halkın yönetimi ve aydınlatılması işinin önem ve yüceliğini belirtmek amacı ile düzenlenmiştir; bunlar sizin de biraz önce beğenerek benimsemeye söz verdiğiniz görevlerdir. Kardeşlerim Seçilmiş Dokuzlar için Üstad Hiram bedenî, fikrî, ahlâkî, siyasî hürriyetlerin sembolüdür. Fikir özgürlüğü yersiz suçlamalardan, hurafelerden, her türlü bâtıl düşünce ve davranışlardan zihni arındırmak anlamına gelir ki bu da kişinin manen bağımsızlığı demektir. Onsuz ne gerçek zekâ özgürlüğü, ne de insanın kişisel hürriyeti sağlanabilir. Zorbaların çeşitli baskılarını cahil halk üzerinden kaldırmak, sonuçsuz kalmaya mahkûm bir çabadır. İster aşağıdan, ister yukarıdan gelsin, asker ya da sivil olsun, bütün zorbalar bu cehaleti bir silâh olarak kullanır; ve cahil halk çeşitli ihtiraslar, bağnazlık ve riyakârlık sebebi ile köleliğe sürüklenir.

Stolkin - Bunun içindir ki, katillerin başı olan Abiramın temsil ettiği cehalet, insanlığın baş düşmanıdır. Bu öyle bir canidir ki her nerede karşılaşılırsa onu hakikat kılıcı ile yok etmek gereklidir. Mağarayı kaplayan ürkütücü gölge, içinde cehaletin barınabileceği karanlığın sembolüdür. Çünkü cehalet hakikati ifade eden nur ve ışıktan kaçar; cılız ışıklı küçük lâmba, cehaletin insanı akıl ve muhakeme gücünden yoksun düşürerek kendi baskısı altına sokan içgüdüyü simgeler.

Kaynaktan fışkıran su da, geçmişten zamanımıza doğru küçük bir dere gibi akıp gelen geleneklerin sembolüdür ki, en koyu barbarlık çağlarında bile insan kalbinde eski hakikatlerden kalmış olan izleri taşır.

Pek Muktedir - Hatip Kardeşim hitabenizi lütfen okuyunuz.

Hatip - (Aşağıda yazılı hitabeyi ya olduğu gibi veya kısaltarak; ya da bu örneğe uygun bulduğu başka bir şekilde okur)

Kardeşlerim bu derece kahramanlık ve cesaret üzerine kurulmuştur. Bu açıdan Masonluğun kanaati ve öğütü şu iki vecizede özetlenir:

1- Kendi ihtiraslarına karşı dayanıklı olmak.

2- Hakikati yayma ve korumada korkusuz davranmak.

Önce şunu belirtmem gerekir ki Masonluk, düşünce ve hisleri doğru yola sevketmekle görevini bitirmiş olmaz; bunların olumlu bir çaba ile topluma yararlı olmasını da bekler. Bunun için mensuplarını, ilk olarak kendi öz kişiliklerini denetlemekle görevlendirir. Kişi bu denetimi kesin bir kararlılıkla sürdürmezse, gayretleri çok defa kendisini yanlış yollara götürür; iyilik bulmak isterken kötü sonuçlar alır. Bazıları başkalarının öc ve kininden kurtulmuş olmayı bir fazilet sayar; bütün düşünceleri hep teori alanında kalır, çabalarını sözden ileri götüremez. Bu gibiler Üstad olmazdan önce ne idiyseler yine de öyle kalmışlar demektir. Masonlukta ilerlemek ve yükselmek ancak ilkelere bağlı olmak ve onları gerçekleştirmeye çalışmakla mümkündür. Herkes düşünür; duygusuz insan da olamaz. Fazilet ve beceriklilik, düşünceyi ve duyguyu kendini düzeltmeye, insanlığın iyiliği uğruna harcamaya çalışmak, geçici olmaktan kurtararak bir ilkeye bağlı, yapıcı ve şuurlu bir güce dönüştürebilmektedir.

Kimse zulmü, hiyaneti, cimriliği, kıskançlığı, korkaklığı kabullenmek istemez; ama bu kötü huyları önlemek, onlardan kurtulmak için elinden geleni yapmaktan sakınmayan, kendini esirgemeyen insan ne kadar azdır; ve buna karşılık kendi çıkarları söz konusu olunca bu kötülükleri işlemekten çekinmeyenler ise ne kadar çoktur! Görünüşte hakikati ve iyiliği sever sanılan öylelerine rastlanır ki, özel hayatlarında ve günlük işlerinde tamamıyla değişirler; yüzlerindeki kalp yaldızı sıyırarak bütün çıplaklığı ile içyüzlerine bakıldığı zaman hain, kıskanç ve benzeri kötü huylarla bulaşık benliklerini görebilirsiniz. Bunun tek sebebi özel çıkarına yenilmek, daha doğrusu kişisel hareket serbestisini yitirmektir. Masonluğun «Kendi ihtiraslarına karşı kahraman ve güçlü ol» vecizesi ile bize aşılamak istediği fazilet işte budur ve ancak bu fazilete erenlerdir ki, kendilerinin olduğu kadar insanlığın mutluluk ve esenliğine de yararlı olabilirler.

İkinci kurala gelince; Masonluk iyilik ve mutluluğun kaynağı olan bir çalışma demektir. Bu görüşle de zavallıların ve halkın savunucusudur; baskının, zorbalığın düşmanıdır. Bilgisizleri aydınlatmak, muhtaçların ve yoksulların yardımına koşmak görevidir. Ülküsüne erişmek için düzenli ve sürekli bir çaba ile çalışır. Verimsiz ve gereksiz hareketlerden kaçındığı gibi ayaklanmaları andıran kargaşalardan da sakınır.

Kendini yönetemiyecek kadar kanunî bir düzenden yoksun halk yığınlarında yurtseverlik duygusu, yurttaşlık hak ve imtiyazları fikri yeterli ölçüde gelişemeyeceği için yurdun doğru ve anlayışlı aydınlar tarafından yönetilmesi zorunludur. Millet işleri üzerindeki egemenliğin de ancak halkın çıkarını sağlamaya uygun bir yönde kurulmuş olması gerekir.

Herhangi bir sınıf veya tabakanın çıkarlarını halkın yararlarından üstün tutan yönetimler sosyal yıkım demektir. Masonluk akıl ve şuuru, uygarlık ve eşitliği kendine rehber edindiği içindir ki, halka hakikati bildirmek ve yaymak yolundan toplumun mutluluğunu sağlamaya çalışır.

Bu çabada oy avcılığına sapmaz, yalana baş vurmaz, gücünün yetmeyeceği işlere girişmez, ama tuttuğu yoldan da geri dönmez. İşte «Hakikati yayma ve korumada kahraman ve cesur ol» biçiminde özetlenen ikinci vecizenin bize söylemek istediği budur. Bir Mason toplum hayatının her görüntüsünde hak ve hakikat bildiği kanaatinden ayrılmaz; çıkar, varlık ve gösteriş ihtiraslarına, dostluk, arkadaşlık etkisine kapılmadan, şan ve şeref peşinde koşmadan, amacına ve ülküsüne ulaşmaya çalışır. İnsanlığın fikrî ve manevî alanda yükselmesine emek verenler arasında çoğunlukla alçak gönüllülerin, ikinci ve üçüncü derecede önemli sandığımız gösterişsiz kişilerin bulunduğunu bilir. Daha da ileri giderek nice anlı şanlı kişilerin gerçekte adları duyulmamış adsız, sessiz insanların emek ve çabaları üzerinde yükselmiş olduklarını da bilir. Bununla birlikte hak ettikleri üne kavuşmayan bu alçak gönüllü kişiler öğrendikleri hakikatlerin ve topluma yaptıkları iyiliklerin vicdanlarında yarattığı sevinci kendi iç âlemlerinde tadarlar. Yararsız, semeresiz bir hayatın sonu, yüzyıllar boyu sürmüş de olsa, pişmanlık ve yanlızlıktır. Gerçek hayat çalışarak yararlı meyvalar vermek, eserler bırakmakla yaşanmış olur. Unutmayalım ki, her nerede zulüm ve istibdata karşı bir mücadele açılmışsa, orada Masonluk hep ön safta yürümüştür. Zekâsı işlemeyen, eğitimde ve ahlâkî alanda gereği kadar yükselmeyen ananevi temellerden yoksun, fedakârlıkta, toplumun mutluluğunda payı bulunmayan kişiler ilkellikten kurtulmamış demektir. Masonluğun vicdanımızda yerleştirmek istediği ilkelerin en önemlisi bu ilkellikten kurtulmaktır.

Pek Muktedir - Hatip Kardeşime teşekkür ederim. Hepimizi aydınlattınız. Söylediklerinizi unutmayacağız.

İykaaf merasimi bitmiştir Kardeşlerim.

Bu yazı ; Bornocu Ersan Tarafından yazılmış olup, , kategorisine eklenmiştir. Bu ve buna benzer yazıları RSS 2.0 . ile takip edebilir, ve eğer istersende bu yazıya 1 yorumda sen yapabilirsin!

0 yorum for " 9.Derece Ritüeli: "Pek Muktedir'in Hitabesi" "

Cevap Bırakın

Reklam