(Bu bölümün uygulanması isteğe bağlıdır)
ÜÇ DEFA MUKTEDİR - Kardeşlerim, eski âdetlerimize uyarak, sizin bu derceye eriştiğinizi bundan böyle parmağınızda taşıyacağınız bir halka ile de tanıtmak istiyorum. Onu ömrünüz boyunca taşıyabileceğiniz gibi sizden sonra da eşiniz, kızınız veya bir dostunuz da taşıyabilir; Tam ve Ali birer Mason olduğunuzun delili olarak ve size yemininizi hatırlatmak üzere bu halkalara Büyük Skoçyalı damgası vurulmuştur.
Büyük Skoçyalılar, yeni Kardeşlerimizin çevresinde ittihat zincirini kurunuz.
(Kürsüden iner, ittihat zincirine katılır)
«Faziletin birleştirdiklerini ölüm ayıramaz».
(ÜÇ DEFA MUKTEDİR halkaları adayların parmaklarına geçirir)
ÜÇ DEFA MUKTEDİR - (Adaylara) Kardeşlerim, siz de ittihat zincirine katılınız.
(Adaylar zincire girdikten sonra) Yeni Kardeşlerimizle anlaştık ve birleştik. Şimdi zinciri bozup yerlerinizi alınız.
Oturalım Kardeşlerim.
ÜÇ DEFA MUKTEDİR - Hâtip Kardeşim, derecenin menkıbesini anlatmak üzere söz sizindir.
HATİP - Sevgili Kardeşlerim. Bugüne kadar şahidi olduğumuz davranışınız, gayretiniz ve ketumiyetinizle tekemmülün son bilgisini hak ettiniz ve "Tam ve Âli Mason. Büyük Skoçyalı" adı ile anılan son olgunluk derecesine erdiniz. Sizleri seçmekle yerinde bir iş yaptığımız için mutluyuz. Bundan önceki derecelerden her birinin sırlarına ererek JABULUM, YOHABER ve STOLKİN Kardeşlerin parlak Delta üzerinde oyulmuş olan Kutsal Adı buldukları döneme kadar geçen Mason tarihini biliyorsunuz. Bu Deltanın, önceleri kil ve çömlekçi toprağından yapılmış olup şimdi KAAN dağı denilen ve YOZAFAT dolaylarında bulunan SİYON dağı yöresinde, MASELDAMA tepesinde Enok'un Tanrı adına kurduğu mihrabın altına gizlice saklanılmış olduğunu hatırlıyorsunuz. Menkıbemizin başındaki bu ayrıntılara girişmek için değerli vakitlerinizi harcamamz faydasızdır, sizler kaza ve kaderin, daha doğrusu Tanrının seçtiği üç kardeşin Kutsal Adı nasıl bulduklarını Sûr Kralı Hiram'la birlikte bulunan Süleyman'ın sarayına nasıl götürdülerini ve buluşlarının ödüllendirilmesi için kendilerine «Royal Arche Şövölyeliği» payesinin verildiğini, kelimeyi koymak için bir yer buldukları zaman onun ne demek olduğunun kendilerine açıklanacağına söz verildiğini ve "O zaman Tanrı sizlerin Büyük Skoçyalı, Tam ve Âli Mason Derecesiyle onurlandırılmanızı uygun görecektir" denildiğini hatırlarsınız.
Kardeşlerim, görüyorsunuz ki, Kudüs Mabedi tamamlandığı vakit Masonlar büyük bir şeref kazandılar ve kardeşlerini seçmekteki titizlikleri dolayısıyla her yerde saygı ile karşılanan bir müessese kurdular. Bu müesseseye ancak değerli ve şerefli kişiler girebiliyordu. Siz de işte öyle girdiniz. Büyük Skoçyalı, Tam ve Ali Masonlar üye seçmek konusunda böyle davrandıkları için de hiçbir zaman aldanmadılar; değerlerini ispatlamış ve hak etmiş olanlardan başkasını aralarına almadılar.
Bu becerikli, yetkili mimarlardan pek çoğu Mabedin inşasını bitirdikten sonra Kudüs'ten ayrıldı; yüksek sanatlarının en olgun eserlerini meydana getirmek üzere komşu milletlerin bölgesine yayıldı. Bunlar ancak hür erkekler arasından seçtikleri güvenilir kişilere sanatlarının sırrını öğrettiler; onların bu temkinli davranışlarına rağmen, Masonlar yeryüzünde lüzumundan fazla çoğaldı, bu yüzden sırları dışarıya sızdı ve kazanmış oldukları saygınlığı kaybettiler; ama Büyük Skoçyalılar, Tam ve Ali Masonlar, mesleğin en son misterlerini saklamada büyük titizlik gösterdiler; bu sırları kendi aralarında bozulmaz mühür altında korudular, hiç kimseye ileri dereceleri vermediler. Daha aşağı derecelerdeki Kardeşlerimiz işlerinde ve sözlerinde o kadar az çekingen davrandılar ki tedbirsizlikleri ve sır tutamamaları yüzünden kelimelerden ve işaretlerden bir çoğu çevremiz dışında yayıldı. Bu yolsuzluklar bize bağlı Masonları üzdü, önlemek için çekilen zahmetler, harcanan çabalar faydasız kaldı; Masonluk çığrından çıkmaya başladı; iykaaflar hızla çoğaldı; dereceler arasındaki bekleme süresi gözetilmiyor, derecelerin birden verildiği görülüyor ve sonunda eğitim ve yetiştirme yerine eğlenceler tercih ediliyor, uydurma âdetler artıyor, terk edilmemesi gereken eskisi yerine yeni doktrin çeşitleri geliyordu. Bu ayrılıklar tartışma ve ihtilâflara yol açıyor, en sonunda çalışmada laubali davranışları yüzünden eski Masonluk ilkeleri unutuluyordu. Bereket versin ki bizler Büyük Skoçyalıların, Tam ve Âli Masonların sırlarını bilmekte ve bunları korumakta idik.
Bu derecelerin düştüğü duruma öteki derecelerin de uğramasına meydan vermemek için bütün gücümüzü kullanmalı; çabamızı değerlendirmek ve eski olgunluğumuzu elden kaçırmamak için ketumiyete ve ölçülü davranmaya önem vermeli, Evrenin Ulu Mimarı'nı tanımanın biricik aracı olan fenni öğrenmeye çalışmalıyız.
Bu büyük kelime, eski üstadlara açıklanmıştı. Süleyman onu, işçilerin kendisine saygılı olmalarını, Mabedin inşasına candan bağlılık ve çaba ile emek vermelerini sağlamak için seçmişti. Çünkü bu hakîm Kral Kutsal Kelimenin büyük güç ve etkisini anlamıştı; Evrenin Ulu Mimarı'nın Musa'ya göründüğü kızgın fundalıkta gerçek adının bu olduğunu, başka bir peygamberin bu adı bilmediğinin kendisine açıklandığını, adanmış topraklarda Davut'tan kalma plân ve resme göre yapacağı Mabette de kendisine ancak bu adla duada bulunulmasının emredilmiş olduğunu da biliyordu.
Kutsal Kelime Mabedin inşa işleriyle o kadar ilgili idi ki, Hiram Abi öldürüldüğü sıralarda üstadların tanışma aracı olarak kullanılmakta idi. Süleyman, Hiram'ın sır tutma gücüne ve onu hiç kimseye açıklamamış olduğuna güvendiği için, kime olursa olsun, bu kelimeyi açıklamamak kararını aldı. Bunun üzerine, biraz önce denildiği gibi semboller, sözlü olarak ya da dokunarak verilen işaretler değiştirilmiş, fakat Masonluğun başlıca unsurlarından olan Gerçek Ad'ın yazılı bulunduğu Delta, Enok harabelerinde Royal Arche Şövölyelerinin eliyle bulununcaya kadar, ötekilerin bilgisi dışında kalmıştı. Süleyman ile Sûr kralı Hiram bu değerli emaneti Kutsal Evin Mihrabında sakladıktan sonra buraya Kutsal Kubbe adını verdiler ki, çok yerinde bir addır; çünkü bu taban üzerinde Deltadan başka bir şey bulunmuyordu. Bu sütun Mabedi tutan sütunların üçüncüsü idi; durumunu ve niteliğini halk bilmezdi. Bu sütuna Güzellik sütunu denilirdi: Çünkü o, evrenin en güzel ve en şerefli yerinde bulunmakta idi.
Meraklı ve araştırıcı yabancılarla bundan önceki derecelerin Masonları bu Kutsal Kelimenin konulduğu yeri bulamıyorlardı, çünkü Royal Arche ve Tekemmül Masonları arasında büyük bir sır olarak saklanıyor, kelimenin sırrını derin bir saygı ile seyre gelen "Büyük Skoçyalı Tam ve Ali Masonlar" bir başkasının kutsal kubbeye girmemesi için şuurlu bir uyanıklık gösteriyorlardı.
Bu Büyük Ad'ın saygısızlıklardan gereğince korunması hususunda hakîm Kralın düzenlediği ve Büyük Skoçyalıların birbirlerine nakletmek suretiyle ve büyük bir sadâkatle korudukları tedbirlerden daha başkasını düşünmek imkânsızdı. O zamandan beri bu Ad Tam ve Kâmil Masonlar arasında yerleşen ve yeminlerle birbirlerine bağlanan «Kardeşler Birliği»nin mührü ve parolası olmuştur.
Mabedin inşası İsa'nın doğumundan üç bin yıl önce, altı yıl, altı ay ve altı günde tamamlandı. İlk taşını son derece muhteşem, büyük bir törenle Süleyman koymuştur. Yapı işi bitince Süleyman bütün Masonları peşpeşe üç gün içinde huzuruna çağırdı. İlk günü Büyük Skoçyalı, Tam ve Ali Masonlara ayırmıştı, hepsini Kutsal Kubbe altına topladı; bu sırada Royal Arche Şövalyeleri birinci kemerin girişini koruyorlardı; yine bu sırada Büyük Üstad Mimarlar, Kral dairesinde bulunuyordu. Süleyman bu Kardeşlerin en uygunlarına Olgunlaşma derecesini verdi ve onlardan barış içinde birbirlerine bağlı olarak ölmüş önderleri gibi şefkat ve yardım işlerine önem vereceklerine, yine onun gibi bütün iş ve davranışlarda akıl ve hikmeti, adaleti ve nasafeti başta tutacaklarına, sırları en derin bir sessizlik içinde koruyacaklarına ve bağlılıkları hususunda gösterdikleri çaba ve sebatlarıyla kanaat uyandırmış olanlardan başkasına bu sırları açıklamayacaklarına, gerektiği zaman menfaat gözetmeksizin birbirlerinin yardımına koşacaklarına, hainliği, vefasızlığı, adalete aykırı davranışları cezalandıracaklarına açıkça yükümlülük sözü aldı. Onları kutladı, Ölümsüzün mucizeler yarattığı Ahit Sandığını onlara gösterdi; birçok kurbanlar kestirdi; onları kutsal sofraya oturttu, her birine faziletlilerle birlik olduklarının sembolü olarak birer altın yüzük verdi; en sonunda da birçok hediyelerle mücehhez bulunduktan sonra Kudüste kalmak, ya da diledikleri başka bir yere göç etmek konusunda kendilerini serbest bıraktı.İkinci günü Süleyman, Seçilmişlere, Bina Eminlerine, Nazır ve Hâkimlere, Sır Kâtiplerine, Ketum Üstadlara ve Üstadlara Mabedin avlusunda bir kabul töreni düzenledi. Ötekilerin verdiği yükümlülük sözünü bunlardan da istedi; eski Üstadların, onlara örneğini gösterdikleri fazilet ilkelerinden hiçbir zaman ayrılmamalarını öğütledi, kendilerine Ustad ve Mimar derecesini ve bu dereceye has bütün alâmet ve sembolleri verdi, sırları saklamakta sıkı ağızlı davranacakları ve bunları ancak lâyık olanlara açıklayacakları konusunda yemin ettirdi; birçok hediyeler verdikten sonra, Kudüs'te kalmak ya da başka yerlere gitmek hususunda kendilerini serbest bıraktı.
Üçüncü günü Süleyman, kalfalarla, çıraklara Mabedin doğusunda, Hiram Abi'nin kabri önünde bir tören düzenledi. İlk önce çırakları, koruyucu olarak dışarıda bıraktı, en yetişkin kalfaları Ustad derecesine çıkardıktan sonra, çırakları kemer altına alarak, onları da kalfalık derecesine yükseltti, hepsine aralarında her zaman birlikte kalacaklarına, menfaat ve karşılık beklemeden yardımlaşacaklarına, derecelerine has işaretleri ve sembolleri saklayıp ancak kendileri gibi faziletli kişilere açıklayacaklarına yemin ettirdi, onlara armağanlar dağıttı; diledikleri yere gidebilmek serbestliğini tanıdı, yurtlarına dönmek isteyenlere yeteri kadar yolluk ödenmesini Bina Eminlerine emretti.
Fakat bu kadar fâzıl, hakîm bir hükümdar ve Tanrı buyruğu ile seçilmiş bir kral olan Süleyman, günün birinde Tanrı'nın sesine kulaklarını tıkadı. Bütün evrenin beğendiği göz kamaştırıcı bir Mâbed inşasını başarı ile bitirdiği için kendini yer yüzünün en büyük hükümdarı gibi görerek bundan övünç duydu, gururlandı. Tanrının yardımını unuttu, eğlenceye daldı, keyifli olduğu kadar sakıncalı da olan eğlencelerin zevkine kapıldı. Gerçek Tanrı'yı bıraktı. Molok Putuna, kutsal Mabedin mihrabından başka bir yerde yakılması yakışık almayan tütsüler sundu. Bu acıklı davranışlar bütün Masonları kedere boğdu. Bununla beraber eski geleneklerini korumak gayretiyle, çocuklarına kutsal ve tam bir birlik fikrini aşılayarak onları eğitmekten geri kalmıyorlardı. Öğütler ve iyi örneklerle yurttaşlarını bölünmekten ve dinsizlikten korumaya çabalıyor, ama başarılı bir sonuca varamıyorlardı. Bu gibi sebepler yüzünden atalarının başına Tanrı'nın ceza olarak indirdiği tufan ve benzeri büyük belâları acı acı hatırlatıyor, tepelerinde dolaşan yıldırımların büyümekte olduğunu ve o pırıl pırıl mabedin birgün yıkılacağını, Kudüs'ün bir harabeye çevrileceğini, çocuklarının ve karılarının kendi günahları yüzünden en ağır tutsaklık işkencesi altında inletileceklerini anlatmaya çalışıyor, ama yine de Büyük Skoçyalıların bu uyarıları etkisiz kalıyordu. Onları bu dalâletten kurtaramayan faziletli Masonlar, doğdukları ülkeyi bırakmak zorunda kaldılar; kimi Atina'ya kimi Roma'ya ve çoğunlukta olan bir bölümü de Skoç ve Skoçyalıların bulunduğu Kaledonya'ya geçtiler; böylece gittikçe yaklaşmakta olan acıları ve uğursuzluğu görmekten kaçındılar.
Öte yandan doğru yoldan sapanların suçları son haddi aşınca; Tanrı Bâbil Kralı Buhtunnasır'a, Kudüs'ü kuşatma fikrini ilham etti, o da bütün Yahudi ülkesine Nabuzaradam adlı komutanın emri altındaki ordu ile yayılmayı başardı; bu komutan kutsal kenti ele geçirince surlarını yerle bir etti, Mabedi temellerine kadar yıktı, bütün halkı Kralları Sedesias ile birlikte esir etti; kutsal yılın dördüncü ayı olan temmuzun dokuzuncu günü, esirleri zincire vurarak Bâbil'e yolladı, Mabedin bütün varlığına el koydu.
Bu olay Mabedin açılışından 476 yıl, altı ay ve on gün sonra meydana gelmişti. Kudüs'te kalabilen Büyük Skoçyalılar, Tam ve Âli Masonlar büyük bir cesaretle saldırıya karşı koymaya çalıştılar, ama sayı ve kuvvet bakımından çok üstün olan saldırganlarla başa çıkamadılar. Bu Masonlar varlığa, hazinelere pek az önem veriyorlardı; bütün düşünceleri Kutsal Kubbenin altında toplanıyor ve burasının bulunup ortaya çıkacağından korkuyorlardı. Gösterdikleri mukavemet ve cesaretle orada nöbet tutan askerleri korkutup kaçırınca, Masonlar Kutsal Kubbe altına girdiler, Levi'nin oğlu Goath'ın ölüsüne rastladılar ki, bu adam Tam ve Ali bir Mason olarak tanınmakta idi.
"Goath" Mâbedin düşman eline geçtiği sırada, geceli gündüzlü kandillere bakmak ve Tarifi İmkansız Sembolü göz altında tutmak göreviyle yükümlü olarak Kutsal Kubbenin bekçisi idi. Bu adam 400 yıl önce üstadların kullandığı Kutsal Kelimeyi başkalarına vermektense ölümü göze alan Hiram Abi gibi olup kendisine emanet edilen hazinenin bulunarak barbarların eline düşmesine göz yummaktansa, Mabedin yıkıntıları altında gömülmeyi göze almıştı.
Tam ve Ali Masonlar kubbe altına girer girmez «Tanrıya hamdolsun onu bulduk» diye bağrıştılar. Bu sırada gösterdikleri sevinci anlatmak pek zordur; hemen işe koyuldular; Kutsal Kelimeyi okunmayacak ve dinsizlerin bulamayacağı gibi sildiler; kanun levhalarını ihtiva eden altın plâkayı ve öteki değerli, hazineleri kubbenin altına koydular, akik taşından oyulmuş mikâp taşı taşıyamayacaklarını gördükleri için onu kırdılar; kaidesini devirdiler ve bunların hepsini 27 ayak derinlikte kazdıkları bir kuyuya attılar; Goath'ın üzerindeki Levi'lerin tanınmasına has ince ketenden rahiplik elbisesini çıkardılar ve Jabulum; Yohaber ve Stolkin'in kutsal Enok harabelerinde buldukları mermer levhanın altına sakladılar. Büyük Adı zihinlerinde saklamaya ve ancak gelenekler yolu ile gelecek nesillere aktarmaya karar vererek oradan memnunlukla ayrıldılar. İşte kelimeyi harf harf hecelemek ve birden telâffuz edip söylememek âdeti o zamandan kalmıştır. Mâbed Keyhüsrevin emri üzerine yeniden kurulduktan sonra bu âdet bir usul olarak yerleşmiştir.
Baş Rahip kelimeyi küçük bir Tam ve Âli Masonlar topluluğundan kurulu ittihat zinciri ortasında heceler ve orada bulunanların bunu duymaması için elden geldiği kadar çok gürültü çıkarmalarını halktan isterdi. Bu sakınca yüzünden yazmak ve söylemek âdeti kayboldu; öylesine ki kelimeyi tamamlayan harfler bile belirsiz bir biçim aldı, bunların söylenmesi ancak Büyük Skoçyalı Tam ve Âli Masonların yetkisi içinde kaldı.
ÜÇ DEFA MUKTEDİR - Menkıbenin basitliği ve saflığı onu ilk defa duyan Büyük Skoçyalıları hayrete düşürmüş olsa da, biz öyle umuyoruz ki, elverişli ve uygun zamanlarında bununla uğraşacaklar ve kazanacakları her derecenin felsefesini arayıp bulacaklardır.
Locaların Yönetimi
Madde 72 - Loca Görevlileri(1) Locanın, kendi üyeleri arasından belirlenen 16 görevlisi vardır:1. Üstad-ı Muh...
Üyelik İşlemleri
Madde 93 - Locaya Giriş Yolları(1) Bir Locaya tekris veya tebenni ile girilir.(2) Bir Kardeş, Büyük Locanın m...
Son Hükümler
Madde 123 - Yorum(1) İşbu tüzüğü yorumlama yetkisi Büyük Locaya aittir. İhtiyaç olan durumlarda, Büyük Görevl...

İLLUMİNATİ SEMBOLLERİNİN BULUNDUĞU RESİMLER
Bunların bilinen sembolü baykuş. İnci sözlükte bolca kullanılır.Şeytana ve diğer küçük şeytanlara taparlar. M...
Atölyenin Adı: Olgunlaşma Locası.Başkanın Unvanı: Pek Muktedir veya Melik Süleyman.Birinci Nazırın Unvanı: Ad...
4.Derece Ritüeli: "Çalışmanın Açılışı"
Pek Muktedir - Sayın Adonhiram Kardeşim, toplantımıza katılan Kardeşlerin hepsi Ketum Üstad mıdırlar?Adonhira...
4.Derece Ritüeli: "İykaaf"
Pek Muktedir - Gündemimizde 4. dereceye alınmaları uygun bulunan Kardeşlerin iykaafı vardır. Kâtip Kardeşim b...
Üstadı Muhterem ve Sevgili Kardeşlerim. Bugün burada sunacağım konferansın konusu çok geniş ve kapsamlı olduğ...
Landmarklar
Bugünkü sohbetimiz "Landmarklar" üzerine olacaktır. Bu bir derleme çalışma olup yorum yoktur. Konuya girmeden...
Türkiye'de Masonluk Tarihi (1909 - 1970)
Türkiye'de masonluğun tarihini genel olarak üç ana bölüme ayırarak incelemek bugüne kadar alışılagelmiş bir y...

İLLUMİNATİ SEMBOLLERİNİN BULUNDUĞU RESİMLER
Bunların bilinen sembolü baykuş. İnci sözlükte bolca kullanılır.Şeytana ve diğer küçük şeytanlara taparlar. M...

14.Derece Ritüeli: "Talimat"
Atölyenin Adı: Büyük Seçilmişler, Tam ve Âlî Masonlar Atölyesi veya Gizli Kubbe.Başkanın Ünvanı: Üç defa Mukt...

15.Derece Ritüeli: "Talimat"
Atölyenin Adı : Doğu ve Kılıç Şövalyeleri ŞapitriBaşkanın Ünvanı : Büyük ÜstatGörevlilerin Ünvanı : Her görev...

Eski ve Kabul Edilmiş Skoç Riti'nin Tarihçesi
Operatif Masonluktan, Spekülatif Masonluğa geçişin ilk defa İngiltere'de gerçekleştiği bilinmektedir. Bunun s...

Fethullah Gülen Ermeni Soyundan mı
O formdan annesinin adının “Rabin” olduğunu öğreniyoruz! Halbuki, annesinin ismi “Refia” olarak bilin...