9.Derece Ritüeli

9.Derece Ritüeli: "Derecenin Talimatı"

Atölyenin Adı: Seçilmiş Dokuzlar Şapitri.Başkanın Ünvânı: Pek Muktedir. Birinci Nazırın Ünvânı: Stolkin veya ...

14.Derece Ritüeli

    14.Derece Ritüeli: "Talimat"

    Atölyenin Adı: Büyük Seçilmişler, Tam ve Âlî Masonlar Atölyesi veya Gizli Kubbe.Başkanın Ünvanı: Üç defa Mukt...

    14.Derece Ritüeli: "İykaaf"

    ÜÇ DEFA MUKTEDİR - Merasim Üstadı Kardeşim, Adaylar Atölye kapısına geldiler mi? Lütfen bakınız; geldilerse o...

15.Derece Ritüeli

    15.Derece Ritüeli: "Talimat"

    Atölyenin Adı : Doğu ve Kılıç Şövalyeleri ŞapitriBaşkanın Ünvanı : Büyük ÜstatGörevlilerin Ünvanı : Her görev...

    15.Derece Ritüeli: "İykaaf"

    (Kapıya Tam ve Âli Mason derecesi ile vurulur: 3+5+7+9)MUHAKKİK - Kimsiniz?MERASİM ÜSTADI - Mikâp taş üzerind...

Eski ve Kabul Edilmiş Skoç Riti

Eski ve Kabul Edilmiş Skoç Riti'nin Tarihçesi

Operatif Masonluktan, Spekülatif Masonluğa geçişin ilk defa İngiltere'de gerçekleştiği bilinmektedir. Bunun s...

Rit Nedir?

Masonlukta en yaygın kavramlardan biri rittir. Rit, Fransızca ve İngilizce'de Rite, Almanca'da Ritus yazılır....

Nizam (Order) Nedir?

Türk Masonluğunda, order veya eşdeğeri bir terim henüz olmasa bile Masonluk kurumları arasında rit dışında ço...

Yeminlerin Anlamı ve Önemi

Eski ve Kabul Edilmiş Skoç Riti için 1762 ve 1786 Anayasaları ve Tüzükleri, her memleketteki EKSR Yüksek Şûra...

Yüksek Şuraların Sihirli Sayısı: 33°

Masonluktaki 33 sayısı sadece Masonların arasında değil, Masonluğa meraklı, hevesli ve teşne haricîler arasın...

Hür ve Kabul Edilmiş Masonlar Türkiye Büyük Locası

    Locaların Yönetimi

    Madde 72 - Loca Görevlileri(1) Locanın, kendi üyeleri arasından belirlenen 16 görevlisi vardır:1. Üstad-ı Muh...

    Üyelik İşlemleri

    Madde 93 - Locaya Giriş Yolları(1) Bir Locaya tekris veya tebenni ile girilir.(2) Bir Kardeş, Büyük Locanın m...

    Son Hükümler

    Madde 123 - Yorum(1) İşbu tüzüğü yorumlama yetkisi Büyük Locaya aittir. İhtiyaç olan durumlarda, Büyük Görevl...

illuminati ve Gerçekleri

İLLUMİNATİ SEMBOLLERİNİN BULUNDUĞU RESİMLER

Bunların bilinen sembolü baykuş. İnci sözlükte bolca kullanılır.Şeytana ve diğer küçük şeytanlara taparlar. M...

Ketum Üstad

Atölyenin Adı: Olgunlaşma Locası.Başkanın Unvanı: Pek Muktedir veya Melik Süleyman.Birinci Nazırın Unvanı: Ad...

4.Derece Ritüeli: "Çalışmanın Açılışı"

Pek Muktedir - Sayın Adonhiram Kardeşim, toplantımıza katılan Kardeşlerin hepsi Ketum Üstad mıdırlar?Adonhira...

4.Derece Ritüeli: "İykaaf"

Pek Muktedir - Gündemimizde 4. dereceye alınmaları uygun bulunan Kardeşlerin iykaafı vardır. Kâtip Kardeşim b...

Masonik Konferans

Üstadı Muhterem ve Sevgili Kardeşlerim. Bugün burada sunacağım konferansın konusu çok geniş ve kapsamlı olduğ...

Landmarklar

Bugünkü sohbetimiz "Landmarklar" üzerine olacaktır. Bu bir derleme çalışma olup yorum yoktur. Konuya girmeden...

Türkiye'de Masonluk Tarihi (1909 - 1970)

Türkiye'de masonluğun tarihini genel olarak üç ana bölüme ayırarak incelemek bugüne kadar alışılagelmiş bir y...

Gizli örgütler

İLLUMİNATİ SEMBOLLERİNİN BULUNDUĞU RESİMLER

Bunların bilinen sembolü baykuş. İnci sözlükte bolca kullanılır.Şeytana ve diğer küçük şeytanlara taparlar. M...

14.Derece Ritüeli

14.Derece Ritüeli: "Talimat"

Atölyenin Adı: Büyük Seçilmişler, Tam ve Âlî Masonlar Atölyesi veya Gizli Kubbe.Başkanın Ünvanı: Üç defa Mukt...

15.Derece Ritüeli

    15.Derece Ritüeli: "Talimat"

    Atölyenin Adı : Doğu ve Kılıç Şövalyeleri ŞapitriBaşkanın Ünvanı : Büyük ÜstatGörevlilerin Ünvanı : Her görev...

33.Derece Mason
Fethullah Gülen
Bornocu Ersan 11 Kasım 2015 Çarşamba



13.Derecenin efsanesi değişik şekillerde dile getirilmiştir.

Bizimki de dahil olmak üzere, bazı ritüellerde yer alan ve Kabala'ya istinad eden birinci anlatış şekline göre, Kral Süleyman'ın ölümünden sonra, develere binmiş üç gezgin, artık çöl haline gelmiş olan Kudüs'e varırlar. Bunlar mukaddes yerleri ziyaret maksadiyle yola çıkan üç bilgindir. Mabed harabelerinin bir köşesinde bir kuyu dikkatlerini çeker. Kuşaklarını birbirlerine bağlayarak başkanlarını aşağı indirirler.

Gerçekten ikinci kalfa tarafından yaralanınca Hiram Abi, boynundaki bijuyu bu kuyuya atmıştır. Altından yapılmış olan bu biju bir delta şeklinde idi ve 77 halkalı bir zincire raptedilmişti. Bir tarafı düz, diğer yüzünde ise Telâffuzu imkânsız Kelime yazılı idi. Bilgin kuyuya inince, zeminin halka şeklinde 10 bölmeye ayrıldığını ve her bölmedeki taşların değişik renkte olduğunu görür. Bijuyu alır, yazının Telâffuzu imkânsız Kelime'ye ilişkin olduğunu anlar. Bir dehlize girer ve karanlıkta bronzdan yapılmış olduğunu sandığı bir kapıya çarpar ve hemen kuyunun ağzında kalmış olan iki arkadaşının yardımı ile yukarıya çıkar. Gördüklerini onlara anlatır ve bu sefer üçü birden ellerinde birer meşale olarak kuyuya inerler, inişte üzerinde Jakin ve Boaz kelimelerinin yazılı bulunduğu taşlar görürler. Zemine vardıklarında bronz bir kapı ile karşılaşırlar. Başkanları kapının üstünde etrafında 22 nokta bulunan bir kabartma görür ve «Malkuth» kelimesini söyler; kapı açılır. Bilginler üç basamak inince, üçgen şeklindeki bir sahanlığa gelirler; sola dönerler, 5 basamaklı bir merdivenden inerler ve yine üçgen şeklindeki bir başka sahanlığa varırlar. Buradan daha önce 7 sonra 9 basamaklı iki merdivenden inince, üzerinde köşeli bir taştan yapılmış bir kabartma bulunan bir başka bronz kapı ile karşılaşırlar. Bu sefer başkan «Lesod» der, bu kapı da açılır ve tavanı kemerli bir odaya girilir. Bu odaya 10 kapı açılmaktadır, her kapının üzerinde de bir kabartma vardır. Başkan doğru kelimeyi söyleyince bu kapılar birer birer açılır. Kapıların üzerinde sırası ile şu kabartmalar bulunmaktadır: 22 nokta, köşeli bir taş, ışık saçan güneş, cetvel, kavis şeklinde bir çizgi, bir göz, kanunları ihtiva eden bir kâğıt, bir kral kordonu.

Kapıları açan kelimeler 10 Sefirot'un adlarıdır. Kabala'ya göre Sefirotlar Allah'ın veya Esas Varlığın on vasıf veya sıfatıdır. Bu vasıf veya sıfatlar, Arza adetâ ışınlanırlar ve bütün dünyaya yayılırlar; aynı vasıf veya sıfatlar dünyadan tekrar onları ışınlayan merkeze, yani Esas Varlığa dönerler ve böylece bir devri daim meydana gelir: on Sefirot hem yukarıdan dünyaya yayılan, hem de dünyadan merkeze avdet eden prensiplerdir ve derecede başkan tarafından söyleniş sırasına göre, şunlardır: Malkuth (Krallık), Lesod (Temel-Esas), Hod (Şan ve Şeref), Nizah (Zafer), Tiphereth (Güzellik), Pechad (Kuvvet), Khesed (Zarafet), Binan (Zekâ), Chochmah (Hikmet) ve Kether (Taç). Her kapı, tavanları kemer şeklinde bir odaya götürmektedir. Odalar 11 dirsek boyunda olup, her biri üç mum taşıyan üç kollu üç şamdanla aydınlatılmıştır. Bilginler meşalelerini söndürürler ve ayakkabılarını çıkardıktan sonra, 9 defa eğilirler ve şamdanlara yaklaşırlar. Orada 3 şamdanın meydana getirdiği üçgenin ortasında küp şeklinde bir mihrap görürler. Mihrabın üstünde Adonay kelimesini ihtiva eden akik bir taş bulurlar.

Bu kelimeyi okuyunca Başkan öğrencilerine «Sizi tam birer inisiye yapacak olan son tedrisatı öğrenmemizin zamanı gelmiştir. Bu isim En Yüce Kavramı tam manasıyla izaha kifayet etmeyen bir sembolden başka bir şey değildir» dedikten ve akik taşı eline alarak çevirdikten sonra «Bakın, işte En Yüce Kavram budur, siz de bu Kavramın tam ortasındasınız» der. Öğrenciler taşın üzerinde lod, He, Vav ve He harflerini okurlar. Tam bu harflerden oluşan kelimeyi telâffuz edecekleri sırada, Başkan «Susun. Bu, kimsenin ağzından çıkması mümkün olamayan, Telâffuzu İmkânsız Kelimedir» der. Bundan sonra bu taşın Süleyman tarafından değil de, tekris eden ve edilen ilk insan, yani Süleyman'dan çok önce yaşamış bulunan Enoch tarafından mihrabın üzerine konulduğunu söyler. Bu odada 11. bir kapı daha vardır. Öğrenciler bunu da açmasını Başkandan isterler. Başkan bunu kabul etmeyince ona karşı gelirler ve akıllarına gelen kelimeleri söyleyerek kapıyı açmaya kalkışırlar. İçlerinden biri «Sonsuzluk» anlamına gelen «En-Soph» kelimesini söyleyince, kapı büyük bir gürültü ile açılır. İçeri esen şiddetli rüzgâr bütün mumları söndürür. Başkan kapıyı güçlükle kapattıktan sonra, 3 bilgin elele tutuşarak dönüş yolunu ve merdivenleri zorlukla bulurlar. Kuyunun ağzına gelince Başkan şöyle der «Aşağıda gördüğümüz 10 daire, 9 kemerle merdivenin toplamını remzeder. Son kapı, 11 rakamına tekabül etmekte idi, onun dışında felâket rüzgârı eser. Ondan ötesi sonsuzluk, yani sınırsız göktür». Bu sözleri ve gördüklerini düşünerek üç bilgin Babil'e dönerler.

Enoch anlatışı denilen ve bizim ritüelimizde birinci anlatış şekline bağlanan ifade tarzına göre, efsane şöyledir: Hz. Adem'in altıncı kuşağından füruu olan Jared'in oğlu Enoch, rüyasında zirvesi göğe kadar yükselen bir dağa çıktığını görür. Orada Allah Enoch'a kendi ismini terkip eden harflerin üzerinde kazılı olduğu altından mamul bir üçgeni gösterir, fakat bu ismi hiçbir zaman telâffuz etmemesini emreder. Ancak bu ismin nasıl telâffuz edileceğini Enoch'un kulağına fısıldar.

Bundan sonra Enoch birbiri üzerine inşa edilmiş olan 8 kemerin altından geçerek 9. kemerin altına gelir. Burada aynı altın üçgeni görür ve yanına alarak Dünyaya döner ve uyanır.

Bunun üzerine Enoch Tufan'ın yakın olduğunu bildiği için yerin dibindeki bir mahzende rüyada gördüğüne benzeyen 9 kemer inşa eder, kıymetli taşlarla süslenmiş aynı üçgeni yapar ve akik bir taşın içine yerleştirir ve rüyasında 9 kemerin altında gördüğü harfleri bu üçgene yazar ve bunu beyaz mermerden bir kaidenin üzerine koyar. Bu 9 kemerin içine iki de sütun inşa eder. Bronzdan yapılmış olan birinci sütunun üzerine, o zamana kadar bilinen sanatları ve masonluğun âletlerini ve üçgene kazıdığı harfleri yazar. Mermerden olan ikinci sütuna ise bu harflerin nasıl telâffuz edileceğini, yani sessiz dört harfin arasında yer alan sesli harfleri yazar.

Tufan olunca, bu yerin altındaki mahzen de sular altında kalır. Sular mermer sütun üzerindeki yazıları eriterek sildiği için, kelimenin nasıl telâffuz edileceği yine bilinemez. Sadece bronz sütun üzerindeki harfler kalmıştır. Şu halde kelimenin sessiz harfleri okunabilmekte, fakat sesli harfler bilinmediği için telâüfuzu yine mümkün bulunmamaktadır.

Süleyman, Mabedin inşası bitince Jhaoben, Stolkin ve Jabulum adındaki üç üstadı bu eski mabedi bulmak ve orada gizlenmiş olan hazineyi getirmekle görevlendirir. Bu üç Kardeş, kazıları yaparken ortasında demirden bir halka bulunan bir taş görürler. Taşı kaldırınca kemer şeklinde bir tavanla karşılaşırlar. Jabulum aşağı inmeyi teklif eder. Diğer ikisi onu bir iple kemerin altına indirirler. Jabulum ikinci ve üçüncü kemerlerin altından geçen bir yolun olduğunu görünce, korkar ve kendisini yukarı çektirir. Kalbine kuvvet gelen Jabulum tekrar mahzene iner, bu sefer 6. kemere kadar gider ve yine döner. Nihayet üçüncü inişinde 9. kemere kadar gider ve orada kıymetli taşlarla süslenmiş altın bir plâka bulur; bunun üzerine dizlerinin üstüne çöker ve hayranlık ve ibadet işaretlerini yapar. Gördüklerini anlattığı arkadaşları da mahzene inmeye karar verirler. Aynı hareket ve işaretleri yaparlar ve yere kapanmış olan Jabulumu koltuk altlarından tutarak ayağa kaldırırlar. Üzerinde Telâffuzu İmkânsız Kelimenin harflerinin yazılı bulunduğu taşı Kral Süleyman'a götürmeye karar verirler.

Taş Mabede götürülür ve En Mukaddes yere konur. Süleyman burasını korumak üzere bir arslanı görevlendirir ve mahfazanın anahtarını da Arslanın ağzına koyar. Süleyman da bu 3 Kardeşi mükâfatlandırmak için 9. Kemer veya Royale Arche derecesini ihdas eder. Daha sonra Süleyman bu derecenin 26 Kardeşten terekküp etmesine karar verir. Bu karar diğer Masonlar arasında kıskançlığa yol açar. Onlar da, ellerinde meşalelerle, mahzene inerler, fakat büyük bir sarsıntı olur, kemerler üst üste yıkılır. İhtirasları ve kıskançlıkları sebebiyle cezalandırılan bu Masonlar, kelimeyi bulamazlar.

İykaaf merasimi iki safhada cereyan eder. İlk olarak aday mahzene benzetilen tavanı kemer şeklinde bir odaya alınır. Odanın tavanı beyaza boyanmış dokuz kemere oturtulmuştur. Her kemerin üzerinde Allah'ın Tevrattaki 9 sıfatından biri yazılıdır. Sırası ile bunlar; Jod (Başlangıç), Yaho (Varlık), Jah (Allah), Eheyah (Ben olacağım), Eliyah (Kuvvetli), Yaheb (Müsamahalı), Adonay (Efendi), El Hannain (Merhametli), Jobel (Sevinçli) kelimeleridir. Odanın ortasındaki bir kaidenin üstünde şeffaf bir piramit bulunur. Dört yüzünde Telâffuzu İmkânsız Kelimenin bir harfi yazılıdır.

Her merasimde iykaaf edileceklerin sayısı üçten az olamaz. Her aday Merasim Üstadı tarafından mahzene bir iple ayrı ayrı indirilip çıkarılır. Sonra üçü birden ellerinde bir meşale olarak inerler ve her üçü de kaidenin üzerindeki kübik taşa ankastre olan piramitte yazılı harfleri okurlar ve dizlerinin üzerine çökerler. Merasim Üstadı koltuk altlarından tutarak onları ayağa kaldırır. Adaylar küp taşı alarak yukarı çıkarlar.

Bundan sonra iykaafın ikinci safhası başlar. Mabed, Kral Süleyman'ın odasını remzeder. Buraya giren adaylar küp taşı bir kaidenin üstüne koyarak diz çökerler ve izin almadıkça kelimeyi oluşturan harfleri kimseye söylememeye yemin ederler ve iykaaf merasimi biter.

Pek Muktedir Büyük Üstad adını alan Başkandan maada, Sur Kralı Hiram'ı temsil eden bir tek Nazır vardır. Işıklar dokuz, eşarp mavi, biju bir üçgendir. Önlük altın renginde olup ortasında bir üçgen, bunun da içinde kelimenin 4 harfi bulunur. Darbe ve alkış 2+3 yani 5'tir. Yaş üçün karesinin 7 katı olan 63'tür. Hazine Emini bir kordon takar; kordunun ucundaki altın anahtarın üzerinde IVIOL kelimesi vardır. Manası inveni verbum in ore leonis (Kelimeyi arslanın ağzında bul) dur.

Mukaddes kelime harf harf söylenen Telâffuzu İmkânsız Kelimedir. Mürur kelimesi ise yoktur. İki işaret vardır. Hayranlık işareti; Bir diz yere değdirilir, baş sola eğilir ve eller göğe kaldırılır. İbadet işareti; İki dizin üzerine yere çökülür.

Dokunuş karşısındakini yerden kaldırmak istercesine koltuk altlarından tutma şeklindedir. Bu sırada (çalışmayı mükâfatlandırmak iyidir) anlamına gelen Tub-Baani-Amal-Abal kelimeleri söylenir. Çalışmalar akşamüstü başlar, sabahleyin biter.

Derecenin EKSR'nde öğretisi şudur. İnsan gerçeği aramak için, yerin dibindeki bir mahzen şeklinde remzolunan, kendi vicdanını araştırmalıdır. Esasen Mason 1. derecede buna davet edilmiş, yine bir mahzeni remzeden tefekkür hücresine konulmuş, oradan alınıp Mabede çıkarılmıştı. Tefekkür hücresinde karşılaştığı bir yazı vardı, o da sadece bazı harflerden oluşmakta idi. VİTRİOL. Manası «visita interiora terrae, rectificandoque invenies occultum lapidem». (Arzın derinliklerine git, araştırarak gizli taşı bulacaksın). Şu halde gerçeğin bulunduğu yer Arzın derinliklerinde, yani insan vicdanının içindedir. Bu sebepledir ki 1. derecede mürur kelimesi nasıl yoksa, 13. (ve 31.) derecede de mürur kelimesi yoktur, zira gerçeği aramak için yola çıkmış olan insanın önüne hiçbir engel dikilmemeli, onun araştırmaları zorlaştırılmamalıdır.

Bundan başka kemer sembolü, bize köprü fikrini verir. Köprü bir boşluğun üzerinden geçen insanın sağlam bir zemine ulaşmasını remzeder. 9 kemerle üzerinden geçilen 9 boşluk, insanın 9 kusurunu veya nakisesini temsil eder ki, bunların başta geleni cehalettir. Şu halde gerçeğe ulaşmak için insan kendini yenmeli, kusurlarının üstünden geçmesini becerebilmelidir. Bundan başka köprü fikri, birbirine bağlanan iki ayağı da aklımıza getirir. Bu iki ayaktan biri J sütunu diğeri ise B sütunudur. Demek oluyor ki, şimdiye kadar birbirlerinden ayrı olan bu iki sütun, 13. derecede bir köprü ile birleşmektedir. Bu köprü sütunları yalnız üstten değil, alttan da birleştirmektedir, çünkü yerin dibine dikilmiş olan bu iki sütunun kaideleri, Arzın derinliklerinden geçen, göremediğimiz bir başka köprü ile birbirine bağlanmaktadır.

Mason bu 9 ihtirasını yenerken şaşmaz bir rehbere bir yol göstericiye muhtaçtır. Bu derecedeki rehber, Telâffuzu İmkânsız Kelime ile remzedilen Allah'tır, zira Allah bütün bilgilerin kaynağı, bütün ihtiras ve kötülüklerin mağlup edilmelerini sağlayan köprülerin mimarıdır. O'na güvenenin, O'na varmak için yola çıkanın yenemeyeceği güçlük yoktur. Hatta Sonsuzluğun ötesinde de O vardır. Ancak Allah insana bilebileceği kadarını öğrenmek iznini verir. 11. kapıyı açıp sonsuzluğu araştırmasına, harflerini okuduğu kelimeyi telâffuz etmesine henüz izin vermiş değildir.

İşte Mason, Allah'ın izni ile edinebildiği bilgileri, bütün insanlığın hizmetine sunan kimsedir. Nasıl ki mahzene inen üç aday, üzerinde Telâffuzu İmkânsız Kelimenin yazılı bulunduğu üçgeni havi akik taşı oradan alıp yukarı çıkarmış ve Mabeddeki Kardeşlerine göstermişlerse, Mason da edindiği bilgileri kendine saklamak yolunu tutamaz, bunu Kardeşlerine yani bütün insanlığa yaymak, herkesin bunlardan yararlanmasını sağlamak zorundadır.

Demek oluyor ki 13. derecede Mason, Allah'ın rehberliğine inanmak, gerek dünyevî ve gerek uhrevî hayat hakkında edindiği bilgiler sayesinde gerçeği kendi vicdanında devamlı olarak aramak ve elde ettiği neticeleri Kardeşlerine iletmek zorundadır. Yine bu derecedeki Mason ihtiras ve günah denizlerinde boğulmadan bunların üzerinde kurulmuş olan köprülerden başarı ile geçmesini bilen ve bu hüneri de Kardeşlerine öğreten kimsedir. Böylece Mason bilginin her şeklini edinebilecek, J ve B sütunu nasıl iki kemerle alttan ve üstten birleşmişlerse, ilimle dini, felsefe ile ilahiyatı da telif etmesini başaracak ve bunların hiç de birbirlerini nakzeden bilgiler olmadığını, aksine birinin diğerini tamamladığını anlayacaktır. Esasen Jod, He, Vav, He kelimelerini (İbranice yazılışta olduğu gibi) sağdan sola değil de, tersine, yani soldan sağa okuyacak olursak, ilk harfin He olduğunu görürüz. He ise (ibranicede Hi ve Ho şekillerinde) O, yani Allah demektir ve aynı harf İslâmda da (Hu, Hü ve Hüve şekillerinde) Allah'ı ifade eder. Çünkü insan nefes alır ve verirken, içinden He harfine mahsus sesi çıkarır. Şu halde bu harf nefes alıp vermenin, yani hayatın, yani canlılara hayatı vermiş olan Allah'ın sembolüdür. Şu halde Hi-Ho-Hu-Hü mukaddes bir harftir. Bu harfin manasını bilen kişi dini inkâr etmeyen, dinle ilmin birbirlerine düşman olmadığını anlayan kimsedir.

Mahzende bulunan iki sütunu bir defa daha düşünelim. Bronzdan yapılmış olan sütunun üzerine Enoch insan tarafından kendi çalışması sayesinde, elde edilen bilgileri haketmişti. Bunlar arasında Telâffuzu İmkânsız Kelimeyi teşkil eden harfler de mevcuttu. Mermerden olan ikinci sütuna ise Enoch, Allah'ın kulağına fısıldadığı bilgiyi, yani kelimenin nasıl telâffuz edileceğini yazmıştı. Şu halde bu iki sütunu alttan ve üstten birbirlerine bağlayan kemerler her iki kaynaktan gelen bilgilerin birbirlerini tamamladıklarını da remzeder.

İşte 13. derecenin nihaî öğretisi burada saklıdır. Dini inkâr eden ilim noksan kalmaya nasıl mahkûmsa, ilmi inkâr eden din de öylece noksandır. Tam ve Kâmil Mason bu ikisini telif etmesini becermiş, ilim yolu ile edindiği bilgilerle dini daha iyi anlamaya ve dini buna sızdırılmak istenilen hurafelerden arındırmaya ve din sayesinde ilim yolunda daha çok ilerlemeye muvaffak olmuş olan kimsedir. Dinsiz ilim veya ilimsiz din birbirlerini tanımayan, birbirlerinden habersiz olan iki ayrı sütundur; tam ve kâmil insan ise bu iki sütunu üstten ve alttan birleştiren, Royal Arch'ı kendi iç âleminde kurabilmiş olan 13. dereceli Masondur.

Bu yazı ; Bornocu Ersan Tarafından yazılmış olup, , kategorisine eklenmiştir. Bu ve buna benzer yazıları RSS 2.0 . ile takip edebilir, ve eğer istersende bu yazıya 1 yorumda sen yapabilirsin!

0 yorum for " 13.Derece Ritüeli Açıklaması "

Cevap Bırakın

Amerika ve Masonluk İlişkisi

Paralel Yapı'nın Kökeni

İslam Düşüncesi içerisinde siyaset her zaman bulunmakla birlikte “Modern Siyasal İslam Düşüncesi” 19.Yüzyılın...

Bir "Tüccar Terzi" Olarak IŞİD

Yukarıda da vurgulandığı gibi, IŞİD'i anlamak için yapılan değerlendirmelerde en sık düşülen yanlışlardan bir...

ÇOBANLAR VE KOYUNLAR

Yalnızca Türkiye’de değil dünyanın birçok ülkesindeki insanların giderek “koyunlaştığı”na ilişkin ciddiyet at...

Beyonce illuminatiye üye mi?

  Daha önce bu konuda sorulan sorulara cevap vermemeyi tercih eden 32 yaşındaki şarkıcı, içini yakı...

SCİENTOLOGY TARİKATI

Farklı bir tarikatı tanıtacak bu sefer Bu yapının düşüncesi çok saçma ama nasıl inanıyorlar insanlar anl...

Reklam

Please wait 10 seconds...
Close