Bornocu Ersan 11 Kasım 2015 Çarşamba



Türk Masonluğu içinde patlamalara, bölünmelere sebep olan «1965 Olayları» hakkında, bunları yaşamış olan kardeşlerime ve gelecek kuşaklara bilgi vermek, bu hususta ilerde incelemeler ve çalışmalar yapacak olanlara, Arşivlerimiz içinde neyi nerede bulacaklarını göstermek gerektiğini Mimar Sinan dergisindeki bir mesajımla duyurmuştum.

Her hangi bir tarihi olay hakkında kesin hüküm verebilmek için, aradan muayyen bir zamanın geçmesini, bu olaylarda rol oynamış kimselerin sahneden çekilmelerini, direnilen görüşlerin ve ihtirasların yatışmasını beklemek lâzımdır.

Bu sebeple burada, 1965 Olayları hakkında şahsî hiç bir mütalâa ileri sürmeksizin, Büyük Loca Arşivinde bulunan belgeleri (yazışmalar, tamimler, Genel Kurul ve Büyük Görevliler Kurulu (o zamanki adı ile Büyük Daimî Heyet) tutanakları ve özel tutanaklar) yayınlamakla yetineceğim.

Nedir 1965 Olayları?

Türkiye Büyük Locasından ayrılıp kendilerine göre çalışan bazı eski üyelerimizin ileri sürdüklerine göre, siyasî bir parti içinde cereyan eden liderlik mücadelesinde, rakiplerden biri, diğerinin Mason olduğunu teşkilâtına bildirmiş, o zat da parti kongresine, Türk Yükseltme Cemiyetinde kaydının bulunmadığına dair 14 Kasım 1964 tarihli bir belge tevdi etmiştir (Belge No: 27)

Bu belgeye dayanılarak ileri sürülen kopma sebebi şudur. Yetkisi bulunmadığı halde böyle bir belgeyi vererek gerçek dışı beyanda bulunan zatın cezalandırılması beklenirken, beş altı ay sonra Büyük Üstat seçilmiştir. Böyle bir seçim kabul edilemez bir durum yaratmıştır.

Diğer bir anlayış ve anlatışa göre, 1965 Olayları birden bire çıkmış değildir. Mektup olayı bahanedir. Bölünmenin asıl sebebi, 29 Nisan 1965 tarihinde (mektubun veriliş tarihinden beş buçuk ay sonra) İskoçya Büyük Locası tarafından yapılan «Consecration - Tanzim» töreni ve bunun neticesinde Türkiye Masonluğunun temel felsefesinde husule gelen değişikliktir.

Bir belgenin bölünmeye sebep olduğu fikrini savunanların dayandıkları mesnet aşikârdır. Gerçek dışı bir belge tanzim etmiş olan bir kişinin, Büyük Üstat olması caiz değildir.

İkinci noktai nazarı savunanların fikri ise (kısa da olsa) izaha muhtaçtır. Bunlar şöyle demektedirler; Türkiye'de Millî Masonluk, gerek 1909 tarihinde kurulurken, gerekse 1948 tarihinde uyandırılırken, menşe intizamı gözönünde tutulmamış (Belge No: 3), kuruluş ve uyanış işlemleri, tümüyle birlikte Yüksek Şûra'ca yapılmış (Belge No: 1, 2) ve Türk Masonluğu bu yüzden, Dünya Masonluğu dışında ve Yüksek Şûra'nın sultası altında bırakılmıştır.

İş bununla da kalmamış, bu suretle kurulan ve uyandırılan Büyük Loca, başta «Allah» ve «Ruhun Ölmezliği» prensiplerini reddederek, «Kutsal Kitaplar»'ın bulundurulması esasına da riayet etmemiş, Fransa Grand Orientı'nın ritüellerini ve regalyalarını kullanmak suretiyle kendi kendini dünya açısından yalnızlığa atmış ve Yüksek Şûra'nın himayesi altında çalışmayı kabul etmiştir.

Büyük Locamız, 16 Aralık 1956 tarihinde müstakil Büyük Loca hüviyeti ile dünya Masonluk sahasına çıktığı zaman işte böyle bir ipoteği de beraber getirmiştir.

Bu Büyük Loca, ilk iş olarak dünya Masonluk sahasında muntazam bir Obedyans niteliğine sahip olarak lâyık olduğu mevkii almak için gayret sarfetmeye azmetmiş (Belge No: 20, ve 22) ve uzun çabalardan sonra «Consecration - Tanzim» töreninin yapılmasını başarmıştır (Belge No: 25)

Müstakil hüviyetine rağmen, Yüksek Şûra'nın, Loca seçimlerinden Büyük Görevliler seçimlerine kadar, her türlü faaliyetine sekte veren müdahalelerinden kurtulamayan Büyük Loca, işte bu «Consecration» sayesinde kendine lâyık olan mevkii elde etmiştir. Büyük Üstat seçimlerinde, göreve geldiği takdirde «Consecration» ile Büyük Locanın önünde açılan geniş ufukları gölgelemek, «Consecration»'u hiçe indirip Büyük Locayı yine Yüksek Şûranın sultası altına sokmak amacı ile öne sürülen Şûra namzedi yerine başka bir kardeş (tesadüfen 14 Kasım 1964 tarihli mektubu veren zat) seçilince bu olaylar ihdas olunmuştur.

Olayların ve bölünmenin sebebi olarak gösterilen ikinci iddia da işte budur.

Burada bir parantez açmak mecburiyetini duymaktayım. Bu konudaki anlayış, gayret, cesaret ve yorulmak bilmez çalışmalarından dolayı, görev sıralarına göre Pek Sayın Büyük Üstatlar Ahmet Salih Korur, Ekrem Tok ve Hayrullah Örs Kardeşlere, Büyük Sekreterler İbrahim Hoyi ve Enver Necdet Egeran Kardeşlerle, Büyük Sekreterliğim sırasında ve halâ bugün, kıymetli yardımlarını esirgemeyen Galip Kardam, Albert Arditti, Faiz Poroy, Halûk Bitek, Sadi Aral ve rahmetli Sedat Abut Kardeşlerimize Türk Masonluğu teşekkür borçludur.

Kitabın tertibinde takip olunan metod şudur:

1) Genellikle Büyük Localar ile Yüksek Şûralar arasındaki münasebetlerde takip olunacak yol. Bu iki kuruluşun yetki hudutları. Bu esasların Türkiye'de tatbikatı.

2) İntizama geçiş ve tanışma çabalarımız.

3) Mektup olayı.

4) Şûra ile ihtilâf ve bölünme.

5) Reorganize Türkiye Yüksek Şûrası

6) Son söz.

Bu yazı ; Bornocu Ersan Tarafından yazılmış olup, , kategorisine eklenmiştir. Bu ve buna benzer yazıları RSS 2.0 . ile takip edebilir, ve eğer istersende bu yazıya 1 yorumda sen yapabilirsin!

0 yorum for " Önsöz "

Cevap Bırakın

Reklam