Esasa girmezden önce bir kaç hususu açıklamak ve nirengi noktalarına temas etmek lâzımdır.
Birinci husus şudur :
İyi ve tam düşünen her Mason bilir ki, birkaç kişinin hattâ birkaç Mason'un bir araya gelip, «Bir Masonluk kuralım» demeleri, bazı protokoller tanzim edip, bazı tüzük düzenlemeleri ile «Masonluk» kurulamaz.
Nasıl ki her oyunun, meselâ spor temaslarının bile, kendisine göre kuralları varsa, nasıl ki uluslararası olsa bile, bir yarışma manzumesine «Olimpiyat» denebilmesi İçin bazı lâzımenin yerine getirilmesi gerekiyorsa, fikir çalışmalarının en çetini, ve hakiki bir Mason yaratmaktaki güçlük bakımından en az verimlisi olan «Masonluk»'un da kurulması, gelişmesi ve yaşaması, için tarih boyunca değişmeyen gelenekleri, görenekleri ve dünyayı kapsayan prensipleri vardır (Belge No: 3, 12, 13, 14, 15)
Yeryüzündeki Muntazam Mason Obediyansları arasında mevki sahibi olmak, hakikî Mason yetiştirmek, hakikî bir Obediyans kurmak için de bu geleneklere, bu göreneklere, bu dünyayı kapsayan prensiplere uymak lâzımdır. Aksi halde meydana gelen kuruluş, herhalde Masonluk değildir. Mensuplarının Mason olmadıkları gibi...
Şunu üzüntü ile derhal söyleyeyim ki, İskoçya Büyük Locasınca tertip olunan «Consecration - Tanzim» ve onu takiben İngiltere Büyük Locasınca tanınma işlerinin ikmaline kadar, Türkiye'deki Masonluğumuz muntazam olarak tanınmamış, «clandestin», yani gizli, uydurma, sahte telâkki olunmuştur. Yeryüzündeki muntazam Obediyansları ve onlarla ilgili bilcümle bilgileri veren Şimalî Amerika'da «Pantagraph Printing and Stationery» tarafından yayınlanan «List of Masonic Lodges» ile İsviçre'de yayınlanan «International Bureaufor Masonic Affaires» adlı resmî kataloglarda Türkiye Büyük Locası adının, İskoçya Büyük Locasınca tanınma muamelesinin bitmesine kadar, geçmemesi veya «clandestin» Büyük Localar arasında gösterilmiş olması bunun delilidir.
Bu prensipler ve gelenekler nelerdir? Bizim neyimiz noksan görülmüştür ki, bu "gizlilik, sahtelik" şaibesi üzerimizden atılamamıştır?
Bunların cevabını İngiltere Büyük Locasının yayınladığı ve ona imtisalen bütün muntazam Obediyansların uyguladıkları «İntizam ve Tanışma Beyannamesi»'nde bulmak mümkündür (Belge No: 3) (*)
Türk Masonluğunun dramı bu olmuştur. Kuruluşu sırasında olduğu gibi, uyanması sırasında da Yüksek Şûra himayesinde cereyan eden çalışmalarında bu prensipler, gelenek ve görenekler hiç göz önünde tutulmamış, bunlar bilmemezlikten gelinmiştir. Kökünü, netice itibarile İngiltere Büyük Locasından «Nuruziya» almış bir Locaya veya bir Obediyansa dayayacak yerde, Türk Masonluğu 1909 senesinde bir Yüksek Şûra tarafından kurulmuş, (1935 senesindeki muvakkat tatilden sonra) 1943 senesinde. Yüksek Şûra tarafından uyandırılmış, Locaların patentlerini Yüksek Şûra vermiş, Loca çalışmalarında Yüksek Şûra müfettişleri bulunmuş, açılış ve kapanışlar «Yüksek Şûra Himayesinde ......... Muhterem Locası» diye yapılmıştır.
Dahası da var. Bütün bunlar yapılırken, Dünya Muntazam Masonluğunun amentüsü olan prensipler, (Allah'ın yüce varlık olarak kabulü, ruhun ölmezliğine inanç, Kutsal Kitapların çalışmalarda açık bulundurulması ve yeminlerin bunlar üzerine yapılması) reddolunmuştur.
16 Aralık 1956 tarihinde çalışmaya başlayan Büyük Loca, ne "Menşe İntizamına" ait kaideye, ne de intizam şartı olan bu prensiplere riayet lüzumunu görmeksizin, Yüksek Şûranın tek taraflı iradesi neticesinde «Kendi kendini yönetme niteliğini göstermiş olduğu» lûtufkâr beyanı ile ve «Muhtariyet» bahşedilmek suretile dünya Masonluk sahnesine atılmıştır.
İkinci husus şudur :
1956 yılında başlayan bu tanışma ve intizama geçiş çabaları sürerken, bazı kardeşlerimiz, «Bizi tanımazlarsa ne olurmuş, biz de onları tanımayız. Biz birbirimizi tanıyor ve seviyoruz ya, bu yeter» diyebilmişlerdir. Bunu halâ söyleyebilen «dissident»'ler mevcuttur ama, çok şükür ki bunlar içimizde değillerdir.
Masonluğun Temelini teşkil eden «Anderson Anayasası», «Allah ve Din» başlıklı birinci maddesinde Mason olmanın şartlarını saydıktan sonra «Böylece Masonluk, birbirlerine ebediyyen uzak kalacak insanlar için birlik merkezi, samimî dostluk vasıtası olmaktadır» diyor.
Bu demektir ki her Mason, nerede olursa olsun diğer bir Masonla samimî dosttur, kardeştir. Bu nitelikle her Mason, yeryüzündeki her Mason toplantısına katılmak hak ve yetkisini haizdir ve yeryüzündeki her Mason topluluğu, gelen her Masonu (muntazam Masonu) kabul etmek ve ona samimî dost, kardeş muamelesi yapmakla yükümlüdür. Son olaylara kadar muntazam sayılmayan Türk Masonlar, bu haktan faydalanamamışlar ve «clandestin» bir kaç kuruluşun kapısından gayrı bütün kapıların kendileri için kapalı kaldığını görmüşlerdir.
1956'da çalışmaya başlayan Türkiye Büyük Locası, «Ziyaret Hakkı» denilen bu lâzimeyi sağlamak imkânlarını yaratma yolunu aramış ve bunda başarılı olmuş, Türk Masonluğu bugünkü müstesna yerine ulaşmıştır.
Küba Büyük Locasının gurbetten avdet ederek muntazam obediyanslar arasında yerini alması ile sayısı 107'ye ulaşan muntazam Obediyansların (Küba hesaba katılmazsa) 104'ü ile tanışma işinin tamamlanması çok büyük emekler, uzun uzun yazışmalar, ziyaretler, kabuller, şahsî dostluklarla mümkün olmuştur.
Bunu bütün incelikleri ile birer birer belirtmek bu kitabın gayesi ve hudutları dışındadır. Burada, Büyük Üstat Kemalettin Apak Kardeşin «Türkiye'de Masonluk Tarihi» (Ankara 1958) ve Büyük Üstat Enver Necdet Egeran Kardeşin «Gerçek Yüzüyle Masonluk» (Ankara 1972) adlı kitaplarından faydalanıyoruz ve ister istemez çok kısa bir tarihçe ile yetiniyoruz (Belge No: 26)
Büyük Daimî Heyet (bugünkü adı ile Büyük Görevliler Kurulu) 26 Şubat 1958 tarihli toplantısında, tanışmaların nasıl sağlanacağı, hangi Obediyansların muntazam sayılacağı hususlarını araştırmak lüzumunu görmüş ve teşkil ettiği «Dış Münasebetler Komitesi» için bir «Talimatname» hazırlamıştır (Belge No: 18)
Aynı heyet 1958 senesi Genel Kuruluna sunduğu çalışma raporunda da, dört Obediyansla tanışma işlerinin tamamlandığını tebşir ederken, diğerleri ile (ezcümle İngiltere ile de) bu işlerin yakında neticeleneceğini umduğunu bildirmiştir. Halbuki bu ümidin belirtilmesi ile gerçekleşmesi arasında epey zamana ihtiyaç olmuş, çok çaba ve çok ter sarfedilmiştir.
Bu beyanlar, bu çalışmalar ve yeryüzündeki 107 muntazam Obediyanstan hiç birisi ile «Dostluk Münasebeti» kurulamamış olması, Yüksek Şûraca kurulan ve yönetilen Büyük Locanın dünya Masonluğunca ne denli Masonluk sayıldığını göstermeye kâfidir.
Eski kardeşlerimiz, A.M.I. (**) diye anılan bir örgütün 1932 senesindeki Kongresini İstanbul'da yapmış olmasını iftiharla söylerlerdi. Halbuki bu bir kuvvetin değil bir zaafın gösterilmesi, perçinlenmesi idi.
Bakınız, «Lennhoff/Possner, Internationales Freimaurerlexikon» (Amalthea Verlag, Wien - München, 1975) sahife 57/59'da ne diyor:
«A.M.I., Fransa, İtalya, Hollanda, Portekiz, İsviçre ve Türkiye Meşriklerince 23 Ekim 1921 tarihinde Cenevre'de kurulmuş olup gayesi, Obediyanslar arasındaki «İntizam» kıstaslarını kaldırmak, «Ziyaret Hakkı»'nı kendi Obediyansı içindeki Locası ile intizam halinde olan her türlü Obediyans ve Loca mensubunu şâmil olacak şekilde genişletmektir.»
Derhal anlaşılıyor ki A.M.I.'nin gayesi «Allahın yüce varlık olduğuna, ruhun ölmezliğine, Kutsal Kitapların çalışmalarda açık bulunmasına ve yeminlerin bu kitaplar üzerine yapılmasına» müteallik olan prensipleri, dolaylı bir şekilde tesirsiz bırakmaktır. Hareketin öncüsü, başta Fransız Grand Orient'ı olmak üzere yukarda sayılan birkaç Büyük Meşriktir. İngiltere'nin ve onu takip eden diğer muntazam Obediyansların enerjik tutumları sebebiyle önce Hollanda, sonra İsviçre (Alpina) Büyük Meşrik ve Locaları A.M.I.'den ayrılmışlardır.
Nerelerden geçip bu günümüze geldiğimizi göstermek için açmak zorunluluğunu duyduğum bu parantezden dolayı özür dilerim.
Üçüncü husus şudur :
1965 olaylarının cereyanı sırasında, yani Yüksek Şûra, Büyük Loca içindeki faaliyetlerinden dolayı bir Büyük Üstada bir sene, diğer bir Büyük Üstada da ebediyen Masonluktan tard cezaları verirken, o Şûranın söz sahibi bir üyesi Büyük Üstad'a, «Biz sizi Yüksek Şûralara şikâyet ederiz, onlar da Büyük Localarına emir verirler, bu Büyük Localar da sizinle münasebetlerini keserler, görürsünüz gününüzü» demiştir. Dahası da var. Nice emekler karşılığında Türk Masonluğunun eriştiği şerefli mevkiden dolayı sevinecek ve iftihar edecek yerde, onu kendi sultaları altında tutabilmek için, bu ihbarı bütün Yüksek Şûralara hakikaten yapmışlardır (Belge No: 9)
Tutulan bu yolun ne derece hatalı olduğunu anlamak için kendilerine verilen cevapları, cevabı verenlerin şahsiyetlerine de dikkat ederek, incelemek kâfidir (Belge No: 10 ve 11)
Yüksek Şûralar şu veya bu sebeple Remzî Localar kurabilirler mi?
Yüksek Şûraların kendi mevzuatlarında onlara böyle bir imkân tanıyan hükümler mevcutsa bile, bu şekilde kurulmuş olan Remzî Localar ve bunların teşkil edeceği Büyük Localar hiç bir zaman «muntazam» telâkkî edilemez :
- İngiltere Büyük Locası, İntizam ve Tanınma Beyannamesi'nde bunu açıkça ifade etmiştir (Menşe intizamı), (Belge No: 3)
- İrlanda Büyük Locası, Yüksek Şûra tarafından kurulmuş olmamız sebebiyle bizi muntazam saymadığını bildirmiştir (Belge No: 12)
- İngiltere Büyük Locası ile tanışmadıkça bizimle münasebet kurulamayacağını bazı Büyük Localar açıkça söylemişler (Belge No: 14 ve 15) ve isteklerimizi cevapsız bırakmışlardır.
İngiltere Büyük Locası ile tanışma ise, 1909 senesinde Türkiye Büyük Meşrikine dahil olan Resne Muhterem Locası'nın, İngiltere Büyük Locasından Patent almak suretiyle menşe intizamını haiz Mısır Büyük Locasının bir rüknü olarak bize katılması ve bu muntazam Locanın eski üyelerinden bir çoğunun şimdiki Büyük Locamıza mensup Localara dahil bulunduklarını ispat etmekle mümkün olmuştur (Belge No: 20, 21) Bu sebepten Türkiye Büyük Locasının kuruluş tarihi (Consecration değil) Büyük Maşrıkın kurulduğu 1909 senesi olarak kabul edilmiştir. Bundan sonra ikisi hariç, bütün muntazam Obediyanslarla tanışma işlerimiz karşılıklı olarak tamamlanmıştır. (Belge No: 26)
İlgi çekici bir tatbikat da şöyle olmuştur. İsrail Yüksek Şûrası, Türkiye Yüksek Şûrası ile münasebete girmek için kendi Büyük Locasından müsaade istemiş ve İsrail Büyük Locası da Büyük Locamızın muvafakatini almak zorunluğunu duymuştur (Belge No:16)
Bir Yüksek Şûranın muntazam sayılabilmesi için diğer şartların yanında, üyelerini aldığı Remzî Masonluk kaynağının da muntazam olması gerekmektedir.
Hal böyle iken, Yüksek Şûra "Loca kurabilirmiş" iddiasına artık yer var mıdır?
Türk Masonluğu bu gibi İddialardan masun olacak derecede olgundur. Bazı Yüksek Şûra idarecilerinin yukardanberi anlatmaya çalıştığımız bu tutumları karşısında birçok Yüksek Şûra üyesi kardeşimiz tepki duymuşlar, ellerinden geldiği kadar aşırı hareketlere mani olmaya çalışmışlardır. Bunlara rağmen raporlar gönderilmiş, Büyük Loca İşlerine müdahale edilmiş, cezalar kesilmiş ve nihayet kopma olmuştur. Masonluğu iyi bilen sağduyu sahibi bu kardeşlerimiz de müfrit düşünce sahiplerini kendi hallerine bırakmışlar ve Yüksek Şûrayı reorganize etmişlerdir. Türkiye Yüksek Şûrası bugün, Türkiye Büyük Locası gibi, dünyadaki Yüksek Şûralar indinde itibar gören, sözüne önem verilen ve sevilen bir Şûra haline bu kardeşler sayesinde getirilmiştir. Bugün Türk Masonluğu, Büyük Locası ve Yüksek Şûrası ile yeryüzünde tam ve mükemmel bir Mason örgütü olarak çalışmaktadır.
Bu giriş kısmının birçok yerlerinde Yüksek Şûradan, eleştirici bir şekilde bahsedilmiş olması, bu olaylara karışan Yüksek Şûranın kendi yetki sahasını aşmış olmasından ötürüdür. Masonlukta, Büyük Locanın da Yüksek Şûranın da yetki hudutları kesinlikle belirtilmiştir.
Her iki örgüt de bu hudutları bilmek ve onlara riayet etmek zorunluğundadır. Bugün Türk Masonluğunun böyle bir problemi yoktur.
Ulu Mimar, bugünkü ve gelecek kuşakları teşkil edecek Kardeşlerimi bu hatalı yollara düşmekten korusun.
Son söz olarak 25 Temmuz 1973 tarihli mesajımı tekrar ediyorum.
Dipnotlar
(*) İngiltere Büyük Locası hiçbir Obediyansı bu beyannameyi uygulaması için zorlamamaktadır. Yalnız demektedir ki «Benim bir Obediyansı muntazam saymaklığım için şu ve şu şartların tahakkuku lâzımdır. Her Obediyans buna uyup uymamakta muhayyerdir. Uyan Obediyansla ben kardeşlik ilişkilerimi devam ettiririm, uymayanlarla keserim. Benim kardeşlik ilişkim olmayan bir Obediyansla ilişki kuran Obediyans da benim için gayrı muntazamdır.» Biz bunun tesirlerini gördük (Belge No: 12, 13, 14, 15)
(**) Association Masonique Internationale